bianet'in görüşünü aldığı Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu önce Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) geçen yıl sonunda yapılan değişikliğin, ardından bu değişikliğin uygulamasını tanımlayan bu yönetmeliğin "CMK avukatlığında devlet avukatlığı yolunu açan, avukatlığın bağımsızlığına büyük bir darbe indiren, savunmayı iddia makamının uzantısı haline getiren bir düzenleme" olduğunu söylüyor.
"Avukatın baroyla bağını ortadan kaldırıyor. Avukatın görevlendirilmesinden itibaren, savunmayla ilgili denetim görevi savcılığa ve mahkemeye geçiyor."
Tanrıkulu: Kötü muamelenin, işkencenin önü açılıyor
Tanrıkulu, hem yasa değişikliği hem de yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle savunma hakkının ve adil yargılanma hakkının nasıl zedeleneceğini şöyle açıklıyor:
Birçok şüpheli zorunlu avukatlık hizmetinden yararlanamayacak: "19 Aralık'ta CMK'de yapılan değişiklikten sonra, bu yönetmeliğin çıkarılacağı kabul edilmişti. O değişiklikle, zorunlu avukatlığın kabul edildiği suç sayısının yarıdan fazla azaltıldığını görüyoruz. Eskiden alt sınırı 5 yıl olan bütün suçlar bakımından zorunluydu, şimdi üst sınırı beş yıl olan suçlar. Bu şu demek: Eskiden Asliye Ceza Mahkemesi'nin kapsamındaki suçların hemen hemen tümü, Ağır Ceza Mahkemesi'nin görev alanındaki suçların tamamı zorunlu müdafilik kapsamındaydı. Şimdi, kapsamda Asliye Ceza hemen hemen hiç yok; Ağır Ceza'nın görev alanındaki vakaların yaklaşık yarısı kapsam dışında."
Karakola göre avukat: "Kolluk aşamasında görevlendirmenin ne şekilde yapılacağı ortaya konmadığından, bizim bin bir güçlükle önlediğimiz, önüne geçtiğimiz 'karakola göre avukat' uygulaması yeniden başlayabilir."
Kötü muamelenin, işkencenin önü açılıyor: "Diyelim kollukta bir şüpheli var. Üzerine atılan suç zorunlu müdafilik gerektirmediği için kolluk 'avukat istemiyoruz' diyebilir ve şüpheliye belge imzalatabilir. Dolayısıyla gözaltında bulunan şüpheliler güvencesiz hale geldi. Bu kötü muamelenin, işkencenin önünü açıyor."
Ücret düzenlemesi şüpheliyi avukat istemekten uzaklaştırabilir: "Ücret yargılama gideri haline getiriliyor ve mahkum olması halinde avukatın ücreti müvekkili tarafından ödeniyor. Bu durumda, kolluk şüpheliye özellikle 'Mahkum olursan avukatına para ödeyeceksin' diyebilir. Bu da şüphelilerin avukat talebini azaltacaktır. Türkiye gibi hak ihlallerinin bu kadar yoğun olduğu ülkelerde, savunma hakkı kişinin kendi takdirine bırakılmayacak kadar önemlidir." (TK)