* Milli Güvenlik Kurulu toplantısında yaşanan gerginlik, sonuçları itibariyle faturası yine emekçi halkın sırtına yüklenen bir krize dönüştü .
* Ülke kaynaklarının açıkça talan edilmesi ve yağmalanması boyutlarına ulaşan yolsuzluklara karşı duyarsız kalınması, hatta -bilerek, bilmeyerek-yolsuzlukların odağı konumunda görülen çevrelere sahip çıkılması, devam eden yolsuzlukların mağduru durumundaki geniş halk kesimlerinden yana tavır gösteren "kişi"yi,-doğal olarak-aşırı tepki göstermek durumunda bıraktı.
* Bu tartışmada biçim yerine; "Bu ülkede yolsuzluk var mıdır, yok mudur?", "Yolsuzlukların üzerine gereği gibi gidiliyor mu?", " Yolsuzlukların üzerine bir şekilde gidilmiyor, ya da gidilemiyor mu?", "Yoksa yolsuzlukları önlemekle görevli olanlar da yolsuzlukların içinde mi?" soruları üzerinde yoğunlaşılmalıdır.
* Bu soruların cevapları aranmadığı sürece , "Cumhurbaşkanı'nın tavrı sonucu çıkan kriz, piyasalara olumsuz yansıdı; bu yüzden ekonomi 5 milyar dolar zarara uğradı!" gibi değerlendirmelerde bulunmak akıl dışıdır.
Açıklamada, adaletin mutlaka bir bedeli olduğu ve hiç kimsenin bu bedeli tartışma hakkına sahip olmadığı belirtildi. Platformun açıklamasında Krizi yalnızca piyasalara olumsuz yansıması boyutuyla ele alanların, yolsuzluğun odağındakiler ve onların suç ortakları olduğu, ifade edildi .
KESK Samsun Şubeler Platformu'nun değerlendirmesinde, "Krizin ekonomiye olumsuz yansıması konusunda sorumlu tutulması gereken kişinin Cumhurbaşkanı değil, kendisine duyulan güveni tamamen yitirmiş olan bir bakan ve onun Başbakanı'dır " dendi.(ME/YV/YÖ)