Üç dava kapsamında verilen tazminat cezaları nedeniyle 2 Nisan günü yaklaşık 21 milyar 226 milyonluk icra emri tebliğ edilen gazeteci Aktaş'a, 50 milyara yakın işlem daha yapılması bekleniyor.
Tüm siyasi ve bürokratik kurumların kendilerine karşı ittifak oluşturduğunu savunan gazeteci Faruk Aktaş, "Gücümüzü geniş bir okuyucu kitlesinden alsak da, bu güç odakları bizim bağımsız duruşumuzdan rahatsız oluyorlar" dedi.
"Vurgun" ve "ihale" haberine ceza
Muş Valliliği Sosyal Yardımlaşma Vakfı Başkanı İbrahim Küçük'ün açtığı ve son duruşması 9 Mart'ta Muş Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada gazeteciler, toplam 24 milyar tazminata mahkum oldular.
12 Kasım 2003'te yayımlanan "İlde soygun ilçede vurgun" başlıklı haber nedeniyle gazeteci çifte hem maddi hem de manevi tazminatla cezalandırıldılar.
"İlde soygun ilçede vurgun" başlıklı yazıda, "Valilikte engelli vurgunu", "Engellilerin sırtından yiyorlar" alt başlıklı haberde, Muş Valiliği'nin yolsuzluklarla çalkalanmakta olduğu, engellilerle ilgili proje kapsamında 100 milyarlarca paranın birilerinin cebine aktığı, Valiliğe bağlı Özürlüler Dayanışma Bürosunu babalarının çiftliği gibi kullananların Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan istedikleri kadar parayı çektikleri ve bunun büyük bir kısmının cebe aktarıldığı, yine çok sayıda özürlünün 'bizim adımızı programlar düzenleyip paralar alıyorlar' dedikleri şeklindeki iddialara yer verildi.
18 Kasım 2003'te çıkan "İhaleye Fesat Karıştırıldı" başlıklı yazıda ise ihaleye giremediğini açıklayan Mehmet İdeko'nun iddialarına yer veriliyor.
Haberde İdeko, İl Özel İdare Müdürlüğü'nün köye dönen kişilere verilmek üzere malzeme alımı için 20 Kasım'da bir ihale yapıldığı, en düşük teklifi vererek ihaleyi kendisinin kazandığı, bunun için kutlandığı, buna karşın ertesi gün ihalenin ikinci düşük teklifi sunana verildiğini iddia ediyor.
"Yerel medya gelişmemiş, basın örgütsüz"
Yanlış gördükleri herşeyi gazetede işlediklerini belirten Aktaş, Bianet'i ziyaret ederek Muş'ta habercilik koşullarıyla ilgili şu bilgileri verdi:
* Muş'ta basın örgütlenmesinden söz edemeyiz. Zaten yerel basın gelişmemiş durumda.
* Orada bir tek elle yıldır yayın yapan bir gazete var. Haber dışında bütünüyle ilan amaçlı yayın yapıyor.
* Kim olursa olsun bürokrasi ve siyasilerle içli dışlı olmayı tercih ediyor; yayınlarımıza karşı da onların yanında yer alarak bizlere saldırmayı tercih ediyor.
* Ulusal gazete ve TV temsilcilerinin büyük çoğunluğu da bu işlerinin yanı sıra devlet memurluğu da yapıyorlar.
* Bu nedenle, bağlı bulundukları kurum ve kuruluşlar aleyhinde yayın yapmaları veya davranmaları da beklenemiyor.
* Açık bir amaç var, o da bizi Muş'tan kovmaktır. Hatta seçimden iki gün önce Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Muş milletvekili Sebahhatin Yıldız, bir radyoda, seçimden sonra Muş Haber gazetesinin kapatılacağını ve bizim Muş'u terkedeceğimizi düşündüğünü söyledi.
* Bu açıkça Muş'ta yaşatmak istemediklerini gösteriyor. Oysa biz bütün gücümüzle bağımsız yayın çizgimizle gazeteciliğimize ve Muş halkına hizmet etmeye devam tmek istiyoruz.
Muş Haber'e 10'a yakın dava
Ağustos-Ekim döneminde yayımlanan "Kamuoyu açıklama bekliyor", "Yardım diye hastanelik ettiler", "Sadece kendilerine yardım yapıyorlar", "Muş Haber susturulamaz" başlıklı haberler ile "Bu kış ucuza ısınacağız" başlıklı röportaj nedeniyle gazetecilere 15'er milyarlık tazminat davaları açılmıştı.
1.5 yıldır yayın yapan gazeteye şimdiye kadar 10'a yakın dava açıldı. (EÖ/BB)