İzmir-Bergama-Ovacık, Kazdağları, İzmir-Efemçukuru, Uşak-Eşme-Kışladağ, Eskişehir-Kaymaz, Gümüşhane-Mastra, Sivas-Kangal-Bakırtepe, Erzincan-İliç-Çöpler, Tunceli-Ovacık, Manisa-Turgutlu-Çaldağı, Ulukışla-Tepeköy, Ordu-Fatsa, Giresun-Bulancak, Trabzon-Tonya, Artvin-Cerattepe, Kütahya Dulkadir…
Yukarıda sayılan yerler altın, gümüş ve nikel madenleri çıkartılan ya da çıkartılmak istenen bölgeler.
Farklı illerden madenciliğe karşı mücadele yürüten yerel örgütlenmeler yolsuzluk operasyonuyla gündeme gelen maden ruhsat ve izinleriyle ilgili iddialar üzerinden maden aramalarının durdurulması için bir kez daha bir araya geldi.
Hatırlanacağı gibi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 23 Aralık'ta isim vermeden "Bunların maden ruhsatları ellerinden alınınca bas bas bağırıyorlar. Altın ağalığı yaparken iyiydi. Bunların hepsini açıklayacağım” demişti.
Ardından Koza-İpek Grubu'nun İzmir'in Bergama'daki Çukuralan ve Gümüşhane'deki Mastra Altın Madeni'ndeki faaliyeti durdurulmuştu. Çukuralan daha sonra mahkemenin yürütmeyi durdurmasıyla yeniden açıldı.
"İki maden kapatmakla olmaz"
Makine Mühendisleri Odası'nda yapılan toplantıda yerel örgütlerin ortak hazırladığı basın açıklamasında, yolsuzluk operasyonuyla Türkiye'de altın madenciliğinin ve ticaretinin "yolsuzluk, hukuksuzluk ve talana yol açtığının" gözler önüne serildiği ve maden ruhsat izinleri verilirken toplumsal çıkarın yerini "rant ve siyasi çıkarın aldığı"nın ilk ağızlardan itiraf edilmeye başlandığı belirtildi.
"Bizler, musluklarından arsenikli, ağır metalli su akan, havadan siyanür soluyan, tarlalarından ürün alamaz hale gelen, hayvanları sakat doğan, kanserlerle baş etmeye uğraşan, kendi topraklarında yabancı muamelesi gören, şirketlerin kirli oyunlarıyla sosyal dokuları zehirlenmeye çalışılan, milyonlarca ton siyanürlü atıkla yüzlerce yıl yan yana yaşamak zorunda bırakılan, tarihi ve kültürü yok edilen, hukuki güvenlikten mahrum kalan halkız."
Açıklamada, devlet içindeki çatışmada birkaç maden sahasının kapatılması ve bunun tehdit unsuru olarak kullanılmasının bir "çözüm" olarak kabul edilmeyeceğine dikkat çekilerek her türlü arama, sondaj ve işletme faaliyetlerinin durdurulması talep edildi.
"Bakırtepe kutsaldır"
Bakırtepe Çevre Platformu'ndan Hacer Elçi: Bakırtepe Ermeni, Süryani, Alevi ve Kürtler için kutsal ve mistik bir mekan. Burada siyanürlü altın aranmak isteniyor. 1,5 yıldır mücadele ediyoruz. Yürütmeyi durdurma kararı çıktı ancak bakanlık itiraz etti. Şu anda keşif yapılma aşamasında. Bu altın madenini zaten 50 yıldır bölgede demir madeni işletmeciliği yapan Koç Demir Export yapacak. Bu şirketin halka arsenikli su içirdiğini biliyoruz.
"Tonya'da çimento istemiyoruz"
Tonya Çevre Platformu Burhan Öztürk: Tonya, 6 bin nüfusluk bir Trabzon ilçesi. Halka açık merada 17 adet taş ocağı ve çimento fabrikası yapılmak isteniyor. 3 tane de HES projesi var. Kadınların önde olduğu güçlü mücadelemizle henüz tek kazma vurulamadı. Çimento fabrikası için ÇED raporuna karşı davamız devam ediyor. Ancak biz hukuktan öte bu mücadelenin halkın meşru gücüyle kazanılacağını düşünüyoruz.
"Munzur boyunca madene karşıyız"
Munzur Çevre Platformu Mehmet Soylu: Munzur'da 60 kilometre dağlar boyunca madencilik sorunu var. Dersim'in doğası Osmanlı'dan beri yok edilmek isteniyor. Ancak buna izin vermeyeceğiz.
"Yeraltı parçalanırsa herkesi zehirler"
Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, altın aramada hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın sondaj çalışması başladığı anda yeraltı katmanının parçalandığını belirterek bunun doğayı mahvettiğini ve dokunan herkesi zehirlediğini belirtti. (NV)