Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu yolsuzluk soruşturmasına dair haberlere getirilen yayın yasağına itiraz için Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurdu.
P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu da yasağa itiraz edeceklerini açıkladı.
Tanrıkulu dilekçesinde Anayasa’nın 28. Maddesinde yer alan “Basın hürdür, sansür edilemez” ifadesini, 26/2 maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini, AİHM’in yayım yasaklarıyla iligli Türkiye aleyhine verdiği kararları hatırlattı.
Tanrıkulu dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
Kamusal meselelerle ilgili bilgi edinmek de kamu yararınadır.
“Kamuoyu, hükümetin siyasi kararlarını, eylemlerini ve ihmallerini basın yoluyla öğrenir. Bunlar, basın yoluyla denetlendiğinde yurttaşların karar alma sürecine katılımı kolaylaşır ve demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi güvence altına alınır.”
Esas olan özgürlükler olup özgürlüğün sınırlanması istisnadır.
“Hukukta istisnalar dar yorumlanır. Bu bakımdan hâkimler tarafından verilecek yayım yasağı kararları, her olayda ve kolaylıkla değil, çok zorunlu ve istisnai anlarda verilebilir.”
Sınırlamanın sınırları vardır.
“Anayasa ve yasaların yargıçlara yayım yasağı yetkisi tanımış olmaları, bu yetkinin keyfi şekilde kullanılabileceği anlamına gelmez. Basın özgürlüğünün ve kamusal tartışmanın demokratik toplumdaki kritik yeri, bir yasağın toplumsal bir ihtiyaç baskısı oluşturmasını, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik gibi unsurlara uygunluğunu gerektirir. Olay hassas olabilir. Ancak hassasiyet sadece güvenlik açısından değil, özgürlük açısından da vardır.
“Bu nedenle hakimlerin böyle bir karar vermeleri durumunda, genel yayım yasağından daha yumuşak, dolayısıyla ölçülü tedbirleri uygulamaları ve eğer daha yumuşak tedbirleri uygulamıyorlarsa bunun nedenlerini ayrıntılı ve ikna edici şekilde gerekçelendirmeleri gerekmektedir. Ne yazık ki, çoğu olayda olduğu gibi son olayda da bu gerekçeler yer almamaktadır.
“Bu aşamada özellikle belirtmek gerekir ki, yasal dayanak dışında, sınırlandırmanın meşru bir sebebi olmalı ve bu meşru sebep sınırlandırma için Anayasa'nın 13. maddesinde gösterilen koşulları yerine getirmelidir. Yani sınırlama ölçülü olmalı, hakkın özüne dokunmamalı ve demokratik toplumda zorunlu olmalıdır. Bunu sağlamak için bir Mahkeme bir yayın yasağı kararı aldığında, koruduğu menfaat karşısında sınırlandırdığı ifade özgürlüğü değerini ve kamunun bilgi alma ve verme haklarını da dikkate almalıdır.
“İşbu başvuru kapsamındaki yasak ile taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında getirilecek sınırlamaların sınırı ağır şekilde aşılmıştır.”
Tanrıkulu yasak kararını veren Ankara 7.Sulh Ceza Hakimliği’nin hükmünün kararı insan temel hak ve özgürlüklerini orantısız şekilde kısıtlayan, hukuki dayanaklardan uzak ve atıf yaptığı kanun maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde kabul edilemez nitelikte olduğunu vurgulayarak yasağın kaldırılmasını istedi. (EA)