Uluslararası Şeffaflık Derneği “Türkiye’de Yolsuzluk: Neden, Nasıl ve Nerede?” başlıklı kamuoyu araştırmasını açıkladı.
Türkiye’nin tüm bölgelerinde 2 bin kişiyle yapılan kamuoyu araştırmasında yolsuzluğun en yaygın olduğu kurumlar, yolsuzluğun nedenleri, yolsuzluk ve oy tercihleri ilişkisi, yolsuzlukla ilgili kişisel deneyimler ve yolsuzlukla mücadelede en güvenilir kurumlar araştırıldı.
Yarısı yolsuzluğun arttığını düşünüyor
Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin Türkiye’de Yolsuzluk araştırmasına göre, katılımcıların yüzde 55’i, son iki yılda yolsuzluğun arttığını düşünüyor, yüzde 60’ı da önümüzdeki iki yılda azalmayacağını düşünüyor.
Katılımcıların yüzde 39’u ise mevcut hükümetin yolsuzlukla mücadeledeki çabalarını yetersiz buluyor. Raporda AKP seçmeninin yüzde 79'unun hükümetin yolsuzlukta mücadelede etkili olduğunu düşündüğünü ancak hükümetin sorumluluğuna doğrudan vurgu yapmayan biçimde sorulduğunda yüzde 47'sinin son iki yılda yolsuzluğun azalmadığını düşündüğü ifade edildi.
Dokunulmazlık, cezasızlık, denetleme eksikliği
Yolsuzluğun yaygınlaşmasını nedenleri sorulduğunda yüzde 64'ü dokunulmazlıklar ve cezasızlık, yüzde 62 bilinç yetersizliği, yüzde 55'i denetleyen ve önleyen kurumların yetersizliğini, yüzde 48 yargının tarafsız olmamasını gösterdi.
İfade özgürlüğü tehlikede
Kurumların yolsuzluk sıralamasına bakıldığında ise medya, yerel yönetimler, siyasi partiler birinciliği paylaşıyor, arkasından meclis geliyor. Raporda denetleme ve eleştirme görevi olan medyanın ilk sırada yer almasının ifade ve haber alma özgürlüğünün tehlike altında olduğuna bir işaret olduğu belirtildi.
Ekonomiyi etkilerse oy tercihi değişiyor
Yolsuzluk ve oy tercihi arasında arasındaki ilişkiye bakıldığında ise katılımcıların yüzde 42’si yolsuzluk iddialarının oy tercihini olumsuz etkilemeyeceğini söyledi. Yolsuzluk iddialarının ancak ekonomik gidişatı etkilemesi durumunda oyunu etkileyeceğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 57.
Yolsuzluk en çok ihale, imar ve gümrükte
Yolsuzluğun en yaygın olduğu kurumlar sorulduğunda katılımcıların yüzde 50’si kamu ihaleleleri, yüzde 48’i imar işleri, yüzde 44’ü gümrük ve dış ticaret. Raporda bu ilk üç sıranın halkın büyük vurgunlara açık bürokratik süreçlere güvenmediğini gösterdiği ifade edildi. Yine bunu destekleyen başka bir veri ise katılımcıların yüzde 81’i özel sektörün rüşvet, hediye gibi usulsüz ödemelerinin kamusal işlemler ve hukuki düzenlemeler üzerinde etkili olduğunu düşünmesi.
Tanıdık yoksa kamuda işler yürümüyor
Rapora göre toplumun önemli bir ölümü son bir yılda sosyal hizmete erişimde usulsüz ödeme ve hediye talebiyle karşılaştı. Bu talebe karşılık veren kurumların başında eğitim kurumları ve imar işleri, belediye ve sağlık kurumları geliyor. Raporda yüzde 6 ile yüzde 9 arasında değişen oranların kurumsallaşmış demokrasilerle karşılaştırıldığında çok yüksek olduğu belirtildi.
Yine katılımcıların yüzde 75’i kamu kurumlarında işlerinin halledilmesi için kişisel bağlantı/tanıdığın etkili olduğunu belirtti.
Kamu kurum ve kuruluşlarında usulsüz ödeme ve hediye talebi ile karışılaşan katılımcılaırn yüzde 45’i yasal bir şikayette bulunmanın durumu değiştirmeyeceğini ya da olumsuz etkileyeceğini düşünüyor. (NV)
Aktar: Yapısallaşmış yolsuzluk varElite World Hotel’de yapılan toplantıda açıklanan araştırmanın sonuçlarını yorumlayan Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı Oya Özarslan, katılımcıların büyük çoğunluğunun sistemin işlemediği ve böyle süreceğini düşündüğü göz önüne alındığında büyük bir bunalımla karşı karşıya olduğumuzu söyledi. Türkiye’de dokunulmazlık ve cezasızlık nedeniyle baştan yukarı yapısallaşmış bir yolsuzluk olduğunu belirten Prof Dr. Cengiz Aktar, denge ve denetleme sisteminin çökmesinin herkeste aşırı bir özgüven oluşturduğunu, tüm işlerin ahbap-çavuş ilişkisi ile sürmesine neden olduğunu ifade etti. |