İstanbul'un yaşam standardı hayli yüksek semtlerinden birinde, lüks evlerin, son model arabaların, antikacı dükkanlarının olduğu "havalı" bir sokakta rastlıyorum Leyla'ya.
Şık bir apartmanın kapısının önünde, elinde faturalarla oturuyor.
Daha tanışır tanışmaz küçük bir şok yaşıyorum, Leyla 37 yaşındaymış, neredeyse 50 gösteriyor.
4 kişilik ailenin aylık geliri 550 YTL
Ev kadını Leyla'nın eşi, şimdi kapısı önünde oturduğu apartmanın kapıcısı. Biri 12, diğeri 15 yaşında iki çocuğu var.
Eşi asgari ücret alıyor, yani dört kişilik aile her ay yaklaşık 550 YTL ile geçinmeye çalışıyor.
15 yıl önce Sivas'taki köylerinden gelmişler bu apartmana Leyla ve eşi.
Kendileri için daha iyi, daha konforlu bir yaşam hayaliyle koyuldukları yolculuğun sonunda, Leyla'nın hayattan tek beklentisi bugün çocuklarının daha iyi yaşam koşullar içinde yaşaması olmuş.
Bodrum katında tek göz odada 15 yıllık yoksulluk
15 yıldır yaşadıkları "kapıcı dairesi" tek göz odadan ibaret. Bodrum katındaki oda güneş almıyor. Tavanları alçak, içinden kanalizasyon boruları geçiyor, duvarlar rutubet içinde...
Evin sokağa bakan penceresi ayak hizasının da altında, çiçeklerin yerleştirildiği bir mazgalın altında. Leyla göstermese o mazgalın altında bir pencere, bir ev olacağını kimse fark etmez.
"Yoksul olmak, zengin olmak?" ne demek diye soruyorum.
Leyla "Yoksulluk istediklerini parasızlık yüzünden yapmamaktır" diyor, ne istediğini sorunca "Çocuklar tek göz odada yaşamak istemiyor, arkadaşlarının evlerine gidip onların ayrı odaları olduğunu görüyorlar, ayrı oda istiyorlar, bilgisayar istiyorlar, yeni moda kıyafet istiyorlar" diyor.
Peki Leyla ne istiyor?
"Apartman doğalgazlı, bizim dairede doğalgaz yok. Soba alamadım, soba alsam kömür yok. Şimdilik havalar iyi idare ediyoruz."
Hâlâ bir kadın olarak, kişisel bir istek duyamadım Leyla'dan ama ısrarlıyım.
"En büyük hayalim, ferah, güzel bir ev, çoluk çocuk rahat edebileceğimiz."
"Ben olamadım kızım doktor olsa keşke"
Soruyu tersten soruyorum: En son kendine ne aldın.
Çok düşünüyor, "Üç ya da dört ay önce bir etekle, penye bluz aldım".
Leyla İstanbul'a geldiğinden beri yani 15 yıldır ne makyaj yapmış, ne kuaföre gitmiş, ne sinema ne de tiyatro görmüş.
Beş kız kardeşi de ilkokulu bitirdikten sonra ailenin durumu iyi olmadığı için eğitimden mahrum kalmışlar. Zaten Leyla'yı da 12 yaşında ilkokula göndermişler.
Şimdi o bir anne olarak çocuklarının, özellikle de kızının okumasını istiyor. O çocukken doktor olmak istiyormuş. "Kızım da yoksul olsun istemem. Kızımın doktor, oğlumun 'deniz subayı' olmasını isterim. Ama kızım dekorasyon mu ne ondan istiyor (iç mimar), oğlum da bilgisayar şeysi (mühendisi) olmak istiyor. Dersleri fena değil."
Bir evi, daha iyi geliri olsaydı bir gün, yani geleceği düşünmediği bir gün kendini mutlu etmek için ne yapardı merak ediyorum.
"Arkadaşlarımla felekten bir gün çalardım. İstiklal caddesinde onca lokanta var, daha birinin içine girmiş değilim. Gezmek isterdim."
Leyla'nın tek eğlencesi televizyonda Yaprak Dökümü dizisini izlemek. Hemen diziyi hatırlıyorum, çeşitli felaketlerin başlarına geldiği, ekonomik durumları iyi olmayan bir aile.
Severek dinlediği şarkıcıları sorunca Belkıs Akkale-İzzet Altınmeşe cevabını veriyor.
Bir araya gelip sohbet ettiği kadın arkadaşları var mıydı acaba?
"Arkadaşlarımın kabul günleri oluyor, paraya sıkışınca temizliğe, yardıma gidiyorum, yemek yapmalarına yardım ediyorum."
"Muhtar adımızı listeye yazmayınca kömür yardımı da alamadık"
Leyla'ya bugünün "Dünya Yoksullukla Mücadele Günü" olduğunu söylediğimde yoksullukla bir kadın olarak mücadele etmenin tek yolunun kendince çalışmak olduğunu söylüyor.
"Diplomam yok, evde yemek yaparım, çocuk bakarım. Ama iş yok. Dışarıda yaptırdıkları işlerde sigorta yok. Ucuza çalıştırıyorlar. Yine de iş olsa ses çıkarmıyorum. Yıllarca çalıştık. İki küçük çocuğumu evde bir başlarına bırakıp işe gittim. Şimdi tek isteğim, içinde rahatça yaşayabileceğimiz bir evimiz ve güvencesi olan bir işimin olması."
"Hükümet" diye soruma başlarken kesiyor beni, "Muhtar Ramazanda adımızı listeye yazmamış. Şimdi hiç olmazsa kömür yardımı alırdık" diyor. (EZÖ/EÜ)
_________________________
* Haberde görüşüne başvurulan kadının gerçek adı kişilik haklarını korumak amacıyla Leyla'yla değiştirildi.