bianet 'in görüşlerine başvurduğu Avukat Mehmet Nur Terzi, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Eren Keskin ve Kadir Has Üniversitesi'nden sosyolog, Prof. Dr. Nilüfer Narlı suça neden olan toplumsal, ekonomik kökenlerle mücadele edilmedikçe, polisiye önlemlerin tek başına işe yaramayacağını söyledi.
Kuşkulardan biri, sistemin özel yaşamın dokunulmazlığıyla ilgili ihlallere zemin sağlayabilecek olması. Bir diğeri de, kayıtların nasıl saklanacağı, bilgilerin hangi taraflarla paylaşılacağı konusu.
Terzi: Sadece kamerayla suç önlenmez
bianet'e konuşan İzmir Barosu avukatlarından Mehmet Nur Terzi, asıl sorunun suçun kaynağını yok etmek olduğunu, sadece kamerayla suçun önlenemeyeceğini söyledi:
"Suçun kaynağı, ekonomik, kültürel, toplumsaldır. Polisiye önlemler tek başına yeterli olamaz."
Terzi, sistemin kötüye kullanılmaya çok açık olduğunun da altını çizdi.
"Bu veriler özel yaşama müdahale anlamında kullanılmamalı. Paylaşılmamalı. Sistem, hangi amaç için kullanılıyorsa, o amaç için geçerli olmalı.
Kayıtların nasıl saklanacağı, nasıl kullanılacağı konusunda şeffaf yönetmelikler gerek. Kim kontrol ediyor, bilinmesi gerek. Bütün bu düzenlemelerin kamuoyuyla paylaşılması gerek."
Narlı: Sosyal projeler olmadan bataklık kurumaz
Prof. Dr. Narlı da, projeyi "beklendiği şekilde işlerse, suçla ilgili caydırıcılık açısından olumlu bulduğunu" söylüyor, ancak suç oranlarındaki artışın toplumsal, ekonomik nedenlerine dikkat çekiyor.
"Bunun için rehabilitasyon projelerinin geliştirilmesi gerekir. Suç çetelerinde 18 yaş altı çocuklar kullanılıyor. Sosyal projeler olmadan, bataklık kurutulamaz."
Emniyet Müdürlüğü'nün MOBESE (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu) projesi kapsamındaki elektronik takip sistemi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle devreye girmiş, Erdoğan, sistemle ilgili şunları söylemişti:
"Türkiye, yıllarca ne yazık ki sorunların kaynağıyla değil de sonuçlarıyla uğraşmıştır. Bataklığı kurutmak yerine sinek avıyla uğraşmıştır. Artık sivrisineklerle uğraşmaya vaktimiz olmadığına göre, herkes sorunların kaynağına kafa yormaya mecburdur.
Modern güvenlik sisteminin temeli, sanıktan delile gitmek değil, delilden sanığa gitmektir. Bu projeyle insan hakları alanında aldığımız mesafenin sahada tatbikine imkan verilmiş olacaktır. Bu sistem emniyetin otokontrolünü de hızlandıracaktır."
Keskin: Devlet kendi bataklığını kurutsun
İHD İstanbul'dan Eren Keskin, suçun önlenmesi amacıyla kurulduğu söylenen sistemin, bu amaçla kullanılacağını düşünmüyor.
"Suçu ve suçluyu tanımlama biçimi önemli. Türkiye'de demokratik muhalefet alanında çalışan tüm kesimleri suçlu ilan edebilecek bir sistem bu.
Sorun sadece kapkaçmış gibi düşünülüyor. Kapkaç çetelerinin başındakiler yakalanmıyor, zavallı insanlar yakalanıyor. Kapkaç neden gelişti, devletin payı ne? Bunların sorulması gerek. Mardin Dargeçit'e de 20 adet kamera konulmuş. Orada da mı kapkaç var? Bu sistem bireyi değil, devleti korumak amaçlı.
Asıl bataklık Susurluk'ta, devletin derinlerdeki yapısında. Onu kurutmadan, hiçbir şey kurutulamaz. Devlet kendi bataklığını kurutmadan başka bataklığı kurutamaz."
Takip sistemleri pazarı
Keskin, takip sistemlerinin küresel bir pazar olduğuna da dikkat çekiyor:
"Devlet bizim vergilerimizle bizi kontrol ediyor."
Şahin Artan, da 2001'de yazdığı " Manhattan Kamera Savaşları " başlıklı yazısında, bu tür sistemlerin Londra için geçerli olan pazar büyüklüğüne işaret etmişti:
"Closed Circuit Television (kısaca CCTV) olarak adlandırılan bu uygulamanın 11 Eylül'le ilgisi olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. O facia yaşanmadan çok önce CCTV sistemleri kurulmaya başlamıştı. Sadece Manhattan'da da değil. Mesela Londra, kişi başına düşen kamera açısından dünyanın önde gelen şehirlerinden bir başkası. 1999'da CCTV sistemleri satışının hacmi 9 milyar dolara ulaşmış. Bu rakam 2001'de yüzde 33 artıp 12 milyar dolara çıkmış."
Takip kamerası performansları
Takip kameralarının dünyadaki ilk ve en yaygın kullanım alanlarından biri, New York. New York'lu sivil itaatsizlik grubu "Takip Kameraları Oyuncuları" (Surveillance Camera Players-SPC), yıllardır bu kameraların karşısında, ellerinde pankartlarla "takip kamerası temsilleri" düzenliyor.
Pankartlarda bazen "Eve gidiyorum, bir şeyler atıştırıp döneceğim", bazen daha sert mesajlar yer alıyor. Bazen de, parmaklarıyla muhtelif işaretler yapıyorlar.
Sitenin ana sayfası dönemin NYC Emniyeti komiserlerinden Howard Safir'in şu sözleriyle başlıyor: "Ancak devlete tamamen güvensiz biri izleme kameralarıyla yaptıklarımıza karşı çıkar."
Altındaysa SPC'nin yanıtı var: "Devlete tamamen güvensiziz!" (TK/EÜ)