Yeni Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) Yasa Tasarısı Önerisi tartışılmaya devam ediliyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜÖÜD) tarafından düzenlenen, öğrenciler, öğretim üyeleri, işten çıkartılmalarla karşı karşıya olan İstanbul Teknik Üniversiteli (İTÜ) asistanlar, sendikalar ve sivil toplum örgütleri katıldığı toplantı, dışarıdaki öğrencilerin "YÖK'e hayır" sloganları eşliğinde yapıldı.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu yaptığı açılış konuşmasında YÖK yasasının değişmesini dört gözle beklediklerini, yeni yasa çalışmalarının tamamen ilkesel, özerk, özgür bir yüksek öğretim sistemi oluşturmayı hedeflenmesini istediklerini belirtti.
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, 12 Eylül sonrası ortaya çıkan merkeziyetçi yapıya sahip ve o günün vesayet rejiminin ürünü olan 2547 sayılı kanunun değişmesi gerektiği konusunda herkesin hemfikir olduğunu belirtti.
Çetinsaya, yasa taslağındaki kalkış noktasının, 21. yüzyılda Türkiye'nin ve dünyanın dinamiklerini karşılayabilmek ve buna uygun politika üretebilmek için yükseköğretim alanını nasıl yaratabiliriz ve yeniden yapılandırmanın araçlarından biri olarak yasa nasıl çıkarılabilir soruları olduğunu ifade etti.
Çetinsaya taslakta yer alan sistemin şu beş temel esasa dayandığını belirtti: "Çeşitlilik", "Kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik", "Performans değerlendirmesi" ve "Rekabet", "Mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı, kalite güvencesi."
"Yasa eskisinden daha merkeziyetçi"
Öğretim Üyeleri Derneği'nden Fikret Adaman yeni yasa hazırlama girişiminin olumlu olduğunu belirtirken yasa hazırlığında farklı görüşlerin dinlenmesinin daha geniş zamana yayılması gerektiğini, sürecin nasıl işleyeceğinin netleşmesini, merkeziyetçi unsurların temizlenmesini ve yönetişimsel anlamdaki vurgunun demokratik katılımcı, saydam ve hesap verebilir yapılar şeklinde olması gerektiğini söyledi.
YÖK'ün merkeziyetçi olmakla eleştirildiğini ancak yeni yasada merkeziyetçiliğin daha da derinleştiğini belirten Adaman, üniversite konseyi fikrinin kabul edilemez olduğunu üniversitelerin rektörlerini kendilerinin seçmelerini istediklerini söyleyerek taslaktaki piyasa ve faydacılığa yönelik vurguyu da eleştirdi.
"Yasayla orman bekçiliği yapmak isteniyor"
Öğretim Üyeleri Derneği'nde Reşit Canbeyli YÖK başkanının eski YÖK yasasının merkeziyetçi olmasını söylemesinden yola çıkarak, "Yenisinin öyle olmayacağı anlaşıyor ama kötü bir haberim var, bu doğru değil" diyerek başladığı sözlerine bir anekdotla devam etti:
"Slaytlar izletilen iki gruptan birine orada otobüs var mı diye sorulurken diğer gruba otobüsün rengi neydi diye soruluyor. Birinci grup otobüsün varlığını tartışırken ikinci grup bunu hiç düşünmeden rengini tartışıyor. Bize de otobüs gösterip rengini soruyorlar. Kusura bakmayın otobüs yok orada."
Performans puanlama sistemini eleştiren Canbeyli bu sistemle üstlerin astlara baskı yapacaklarını belirterek üniversal kavramının sayılara ve askeri standartla indiren yasayı kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi.
"Üniversite bir ağaçtır, yeşertilmesi gerekiyor. Bu yasa üniversitelere üniversite olarak bakmıyor, bir orman olarak görüyor ve orman bekçiliği yapmak istiyor."
"Yasada akademinin dili yok"
Öğretim Üyeleri Derneği'nden Nihal Saban "KCK, Ergenekon davaları, üniversite içinde ve dışında şiddetin yaşandığı koşullarda yasa tartışacak halimiz yok. Toplumsal barışa ulaşıp silahlar sustuktan sonra yasayı tekrar tartışmaya ihtiyacımız var" diyerek başladı konuşmasına.
Yasaya akademinin dilinin yansımadığını ve hukukçu eli değmediğini söyleyen Saban, taslağın Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanmış gibi olduğunu belirterek, üniversitelerde daha çok siyasi baskı yaratacağını vurguladı.
Üniversitelerin ayrımcılık, cinsel ve psikolojik taciz ile homofobiye karşı ciddi duruş sergilemesi gerektiğini belirten Saban konuşmasını "Ağlama anne ben güzel yerdeyim" belgeseline atıfta bulunarak, "Roboski'den başlamak gerekir belki" diyerek bitirdi.
İş güvencesiz şirket üniversiteleri
Eğitim-Sen 6 No'lu Üniversiteler Şubesi adına konuşan Meryem Kurtulmuş, taslağı, üniversitelerin şirketleşmesine yol açması ve iş güvencesini yok etmesi yönünden eleştirdi.
Şirketleşmenin özgür, bilimsel çalışmaların yapılmasını engelleyeceğini söyleyen Kurtulmuş, üniversitelerin şirketleşmesiyle akademik özgürlükle doğrudan bağlantılı olan iş güvencesinin kaldırılıp öğrencilerin müşteri haline getirileceğini ifade etti.
Batı ve ABD örneklerinin gösterildiğini ancak buralarda Bologno süreciyle yapılan değişikliklerin eleştirildiğini belirterek olumlu örneklere bakılması gerektiğini belirtti.
"Evrensel ilkeler yasada yok"
Türkiye'de 50 üniversiteden 400'ü aşkın akademisyenin imzasıyla kurulan Türkiye'de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu (GITTürkiye) adına konuşan Meltem Toksöz yasadaki akademik ve bilimsel özgürlük, kurumsal özerklik ve katılım, bilimsel özerklik gibi ilkelerin devletin güvencesi altına alınması yerine uluslar arası tavsiye metinlerine uygun şekilde korunması gerektiğini belirtti.
"Tasarı uluslararası tavsiye metinleriyle uyumlu değil ve evrensel ilkelere atıf yok."
Esas olanın piyasanın değil akademik özgürlüğün güvence altına alınması olduğunu ifade eden Toksöz, tasarının geçmişteki denetim mekanizmalarını hafifletmeyip yeni denetim mekanizmaları ortaya çıkarmasının tehlikeli olduğunu söyledi.
Yasa sil baştan hazırlanmalı
Toplantının tartışma kısmında, herkesin yasanın değişmesinde hem fikir olduğu ancak bu taslağın bir kenara konulup üniversitenin tüm paydaşlarının katılacağı bir tartışma süreci sonucunda bir yasanın hazırlanması gerektiği ve merkezi YÖK yetkilerinin kısıtlanması gerektiği vurgulandı.
İşten çıkarmalarla karşı karşıya olan İTÜ'lü araştırma görevlileri iş güvencesinden yoksun olan taslağın provasının İTÜ'de başladığını belirtti.
Öğrenciler YÖK'e karşı
Söz alan öğrenciler, YÖK başkanının "Öğrenciler daha önceki YÖK'ü protesto ediyorlar" tespitine karşı çıktı.
Öğrencilerden Umut Kocagöz, taslakta öğrencilerin olmadığını ifade ederek öğrencilere kalan tek şeyin tasarıya direnmek olduğunu belirtti. Kocagöz, bu amaçla farklı üniversitelerden öğrencilerin 6 Kasım'da yaptıkları forumda kendi üniversite ilkelerini belirlemeye başladıklarını söyledi. İlk forumda özgürlük, özyönetimi kamusallık, eşitlik, dayanışma ve korunma ilkelerinin konuşulduğunu ifade eden Kocagöz, öğrencilerin kendi ilkelerini oluşturmasını ve bunu paylaşmalarını önemsediklerini belirtti.
Kolektiflerden yumurtalı protesto
Öğrenci Kolektifleri adına yapılan konuşmada ise daha önce YÖK başkanıyla yapılan görüşmede taleplerini ilettikleri ancak talepler üzerine yapılacak diğer görüşmenin geçiştirildiği belirtildi.
Üniversitelerdeki soruşturmalara ve tutuklamalara dikkat çekilen konuşmada, öğrencilerin eski ve yeni YÖK'ü ve tasarıyı protesto ettikleri ve YÖK'ün kaldırılmasını istedikleri ifade edildi.
YÖK başkanının daha önce "Yumurta atmayın, tweet atın" demesi üzerine taleplerini tweet'lerle dile getirdiklerini ancak karşılık alamadıklarının belirtildiği konuşma sonunda YÖK başkanına yumurta atıldı. Yumurta atan öğrenciler güvenlik görevlilerinin sert müdahalesiyle dışarı çıkarılırken dışarıdaki öğrencilerin rektörlük binasına girmesi engellendi.
Çetinsaya: İki ayrı paradigma var
Toplantı sonunda değerlendirme yapan Çetinsaya, konuşmalarda geçmiş örneklerden kaynaklı önyargı ve güvensizlik olduğunu gördüğünü belirtti. Tasarıdaki muğlaklıkla ilgili eleştiriler için, bilinçli olarak henüz olgunlaşmamış fikirleri açtıklarını belirten Çetinsaya, anayasaya uygun olmayan maddeler ile ilgili de kendilerini kısıtlamak istemediklerini belirtti.
Meslektaşlar yönetimi ve Türkiye ve dünyadaki gelişmeler bağlamında bu modelin değişmesi gerektiğini savunan bir ekol olarak iki ayrı paradigma olduğunu belirten Çetinsaya, taslağın ikinci ekole göre hazırlandığını belirtti
Çetinsaya, farklı coğrafi ve sosyal koşullardaki üniversitelere standart getirmenin zor olduğunu belirterek farklı koşullardaki üniversiteler gerçeğinin akademik kültürle birlikte inşa etmedikçe ideal yasa oluşturulsa bile uygulanmasının zor olacağını söyledi.
Esnek istihdam modelinin özellikle tıp ve hukuk dalındaki öğretim üyelerinin dışarıda da çalışmalarını sağlamak için önerdiklerini belirten Çetinsaya, üniversite konseyinde vergi rekortmenin yer alması önerisinin değiştirilip kaldırılabileceğini ekledi. (BK/EKN)