Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, bianet'e rektörlük seçimlerini ve YÖK sistemini değerlendirdi.
Yeşildere "YÖK üniversiteler tarafından seçilmiş rektör aday adaylarını hangi kriterlere göre eleme yapıyor? Bir üniversitede en yüksek oyu alan adayın listreye giremiyor bunun kriteri nedir? Öğretim üyesinin oyunun anlamı yok mudur?" diye sordu.
Yükseköğretim Genel Kurulu (YÖK) dün 21 üniversitenin rektör adaylarını belirledi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayı için Çankaya Köşkü’ne gönderdi.
ntvmsnbc.com'un haberine göre Gazi Üniversitesi’nde yapılan seçimlerde 732 oyla birinci sırada yer alan Prof. Dr. Kadri Yamaç YÖK Genel Kurulu’nun Çankaya Köşkü’ne gönderdiği liste yer almadı.
Dicle Üniversitesi’nden gelen listede ilk sırada yer alan Prof. Dr. Naime Canoruç da liste dışı kaldı.
hurriyet.com.tr'nin haberine göre Uludağ Üniversitesi'nin rektörün eşi olan kadın rektör adayı ve en yakın rakibinden iki kat fazla oy alan Gazi Üniversitesi’nin şimdiki rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç, Cumhuriyet Üniversitesi’nde ilk sıradaki Prof. Dr. Mehmet Bakır’ın isimleri listeye girmedi.
362 oyla en çok oyu alan İstanbul Teknik Üniversitesi Rektör Prof. Faruk Karadoğan listede üçüncü sırada gösterildi.
Yeşildere Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği olarak "rektör seçim ve atamaları sistemini benimsemediklerini, rektörlerin YÖK tarafından ve cumhurbaşkanı tarafından belirlendiğini" söyledi.
"Öğretim üyelerinin oylarının fazla bir değeri yok. Üniversitelerde en çok oyu alan altı aday YÖK'e bildiriliyor. YÖK de altı adaydan üçünü Cumhurbaşkanına sunuyor. Cumhurbaşkanı üçünden birini atıyor, en düşük oy alan bile atanabiliyor."
"En yüksek oyu alan aday listesine giremiyor"
"Bu sistem rahatlıkla siyasi mekanizmalara da açık. Bir üniversitede en yüksek oyu alan aday listeye giremiyor, bunun kriteri nedir?"
"Aday adaylarının bilimsel nitelikleri, demokrasi ve özgürlüklere bakış açıları, insan haklarına özgürlüklere öğrenci haklarına, özgürlüklerine verdiği değer üniversitede eğitim öğretimin niteliğinin artırılması konusunda vereceği mücadele kriterler içinde yer alıyor mu?"
"Türkiye kendine özgü yüksek öğretim modelini geliştirmeli"
Yeşildere "Türkiye'nin kendine özgü yüksek öğretim modelini geliştirmesi gerektiğini" söyledi.
"Rektörler iki turlu seçimle mi gelir, üniversite çalışanlarının, araştırma görevlilerinin, öğrencilerin seçime katılmasıyla mı seçilir, bunlar tartışılarak uygun bir sistemin Türkiye'ye yerleşmesi gerekir."
Yeşildere "sistemin başına gelen kişilerle değilmediğini, sistem kişileri kendisine uydurduğunu" söyledi.
İstanbul Üniversitesinin rektörlük seçimleri Aralık'ta yapılacak. Dokuzu İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nden, dördü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden, iki Orman Fakültesi'nden, 11 aday var.
Aday öğretim üyesi: YÖK'ü yeniden değerlendirmek lazım
Rektör aday adaylarından İstanbul Tıp Fakültesi'nden bir öğretim üyesi bianet'e rektörlük seçim sistemini şöyle değerlendirdi:
"Rektör seçimine seçim sonuçlarının doğrudan yansıması en demokratik yöntem. Burada sadece öğretim üyeleri oy kullanıyor, her üniversitede yardımcı doçent, profesör dışında araştırma görevlileri var yüksek lisans, doktora yapıyorlar, lisans öğrencileri var ve üniversitenin idari personeli de var belirli oranlar da bu grupların oy kullanmasının sağlanması lazım. Bunu sadece rektör seçimi olarak düşünmemek lazım, tüm YÖK'ü yeniden değerlendirmek lazım." (NZ/EZÖ)