Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kuruluşunun 34. yıldönümünde.
34 yıl önce kurulan YÖK, bugünün öğrencileri için ne ifade ediyor? Akademide yaşadıkları sorunların YÖK’le ilişkisi ne? 34 yıl sonra YÖK ne olmalı?
Farklı üniversitelerden öğrencilere 6 Kasım sebebiyle bu soruları yönelttik.
“Engel”, “Disiplin yönetmeliği”, “Uzaklaştırma cezası”, “Baskı aracı” YÖK’ün öğrencilere ne ifade ettiğine dönük örnekler.
YÖK’ün kaldırılmasını isteyenler çoğunlukta olsa da yeniden yapılandırılması, YÖK yerine üniversiteler arası düzenleme kurulu getirilmesi düşüncesinde olanlar da var.
YÖK 34. yılına girerken öğrenciler anlatıyor:
"Genelde üniversitelilerin zararına"
Fatma Göksu (Konya Selçuk Üniversitesi Gazetecilik Bölümü): YÖK benim için kendi çapında devam eden çıkarları olan bir kurum. Üniversite öğrencilerine pek faydasını görmüyoruz. Yaptıkları çalışmalar genellikle üniversite öğrencilerinin zararına oluyor.
Bizim okula yaz okulu uygulaması geldi. Çoğu öğrenci alttan dersi kalmayacak diye seviniyor ama yaz okulu ücretli.
İngilizce eğitiminde sorun var. Mesleki yabancı dil dersi seçmeli ders olarak var. Bu dersler mesleki yabancı dili kapsamıyor.
Laboratuvarlar eksik. 100 kişilik sınıfız, 1 bilgisayar laboratuvarı var. Sınıf bölünerek derse giriyor, ders saatleri kısalıyor. Okulun televizyonu, gazetesi var. Ama teknik eksiklikler çok.
YÖK yerine bir düzenleme kurulu getirilebilir.
"YÖK engel demek"
Newal Acar ( Muş Alparslan Üniversitesi Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü): 35 yıldır var. Niçin var? Kimin için var? Özgür üniversiteden söz ediyorsak YÖK neden var? YÖK engel demek, özgür üniversitenin önünde kocaman bir engel. Hem akademik kadroyu hem de öğrencileri etkileyen ciddi bir engel.
Basın açıklaması yapınca gelen disiplin cezaları, uzaklaştırma kararları hep “YÖK Disiplin Yönetmeliği gereğince”. Rektör atamaları da sağlıklı değil.
YÖK erkekler kulübü. Benim bölümünde bir kadın akademisyen var. Kadın akademisyenler için görünmez cam duvarlar var gibi. Erkekler birbirini tutuyor.
Kürt dili edebiyatı bölümü güncel politik duruma paralel ilerliyor. Çözüm süreci ile başladı. Göstermelik gibi şimdi.
Kadro açmıyorlar, formasyon yok, kaynak yok. Ben İngiliz dili edebiyatından bu bölüme geçtim, dilimi öğrenip öğreteyim kaygım vardı. Şimdi de gelecek kaygısı yaşıyorum. Kürtler fakir bir halk. Orta sınıf durumu yok, çalışmazsak direk aç kalıyoruz. Bu işi yapmak istiyorsun ama hayatını idame ettirecek kadar kazancın da olsun istiyorsun.
YÖK kalkmalı. Özerk, ücretsiz üniversiteden yanayım. Kendi kendini yöneten üniversitelerden.
"YÖK'ü kaldırmak istiyoruz"
Çağla Bıyıklı (Anadolu Üniversitesi Tarih Bölümü): YÖK darbe zihniyetinin ürünü bir devlet aygıtı. Mevcut hükümete göre de şekillenen bir yapı. Şimdi AKP hükümeti olduğu için üniversitede AKP’ye karşı olan sesleri susturmaya çalışıyorlar.
7 Haziran’dan sonra üniversitede baskılar iyice arttı. Her gün üniversiteye ÖGB ile birlikte polis giriyor. İzinsiz afiş astığımız gerekçesiyle saldırılara uğradık. Üniversiteler bilimsel eğitimden uzak, sesimizi duyurmaya çalıştıkça okuldan uzaklaştırıldığımız, özellikle kadınların tacize maruz kaldığı, ÖGB ve polisin öğrencilere saldırdığı yerler.
“YÖK kalsın da reformlarla iyileşsin” diye bir tavrımız yok. YÖK’ü kaldırmak istiyoruz. YÖK’ün kaldırıldığı, cinsiyetçi eğitimin kalktığı, bilimsel, anadilinde, eşit, öğrencilerin girişi yasaklanırken okullarımıza çevik kuvvetin alınmadığı bir üniversite istiyoruz. Üniversite bizimdir bizimle özgürleşecek.
"YÖK için değişim gerekli"
Songül Soysal (Karabük Üniversitesi Radyo ve Televizyon Bölümü/Mezun): “YÖK” eşit olmayan şartlarda sınav ve sorumluluklar dayatan, fütursuzca bölümler açılmasına izin vererek, umut tacirliği yapan ve bağımsız olmayan bir kurum. Okullarda açılan bölümlerin akıbetini düşünmeden açılmasına izin veriliyor, üniversiteler gerekli-gereksiz bölümleri açıyor. Öğrenciler önünü göremeden bu bölümlere akıyor. Öğrenim kredileri ile eğitim desteği sağlanmış gibi oluyor fakat öğrenci daha mezun olmadan sadece borçlanıyor. Çünkü mezun olduktan sonra iş bulma ihtimali çok düşük. Bunların evvelinde öğrenciler kesinlikle aynı kulvarda olmadan, aynı şartları paylaşmadan bir ton sınava tabi tutuluyor tabi. Gerçekten üretebilecek insanlar yok oluyor belki. Bunlar sadece birkaçı.
Bence YÖK için tarafsızlığı sorgulanmayan, özerk ve üniversiteleri sermaye olmaktan çıkaran gençlerin fikir ürettiği yerler olarak gören bir değişim gerekli.
"Kaldırılmamalı, iyi bir yapılandırma gerek"
Zeynep Seven (Nişantaşı Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi) : YÖK bazen kanunlarla, kurallarla karşımıza çıksa da aslında hepimizin bildiği gibi yükseköğretimin merkezi konumunda bir kurul. Konu eğitim olduğu için ve bu eğitim insanları meslek ve kültür sahibi yapmayı amaçladığı için alınan kararların, koyulan kanunların bir yerine bin düşünülmesi lazım bence. Kendi adıma YÖK ile ilgili bir sorun yaşamadım henüz. "Henüz" diyorum çünkü yaşanan olaylardan, bazı şikayetlerden haberim olduğu için "acaba ben de bir sorun yaşar mıyım ?" diye düşünmeden edemiyorum.
Bence YÖK kaldırılmamalı. İyi bir yapılandırma ve kadroyla daha da işlevsel bir kurum olabilir. Öncelik olarak öğrencilerin ve akademisyenlerin görüş ve fikirlerinin alınmasının daha iyi olacağını düşünüyorum.
"Özerk-demokratik üniversite"
İlknur Özcan ( ODTÜ, Felsefe Bölümü, Öğrenci Kolektifleri): Üniversiteleri bastırmak amacıyla darbenin ürünü olarak kurulan YÖK 33 yıldır hayatımızda. Üniversitelerden çıkan sesi susturmak için varlığını devam ettirse de kurulduğu günden itibaren üniversiteleri susturmayı başaramadı. 2007 sonrası AKP'nin YÖK’ü haline geldi ve günümüzde de rektör atamaları ile işlevini devam ettiriyor.
Disiplin yönetmelikleri, üniversiteye polisin girebilmesi, müfredatın sermayeye entegre edilmesi ve de gericileştirilmesi, geri çekilmek zorunda kalınan YÖK Yasa Taslağı YÖK’ün son yıllarda yaptıkları arasında. Çözüm ise YÖK’ün tamamen kapatılması ve özerk-demokratik üniversite ve parasız, bilimsel eğitimin inşa edilmesi. (BK)