TMMOB Çevre Mühendisleri Odası son günlerde yerleşim yerlerinde yaşanan sellerin birincil nedenlerinin plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile kentlerin rant politikalarına teslim edilmesi olduğunu vurguladı.
“Kentsel alanların büyük bölümü asfalt ve betonla kaplandığı için, düşen yağış toprak tarafından emilemiyor ve doğrudan akışa geçiyor; çarpık kentleşme sonucu, dere taşkın alanları ve dere yatakları yapılaşmaya açılıyor; hızlı nüfus artışından dolayı kentlerimizin altyapısı yetersiz kalıyor. Özellikle büyük kentlerimizde bulunan birleşik kanalizasyon sistemleri, aşırı yağışlarda yetersiz kalıyor.”
Yeşilden uzak yol
“Plansız ve çarpık kentleşme, tarım arazileri üzerine uygulanan yerleşim planları, yok edilen orman alanları, bilinçsizce müdahale edilen dere yatakları ve kıyılar ile gelinen noktada yağışlar maalesef can, mal ve toprak kayıplarına neden olan sel felaketlerine dönüşüyor.”
Odanın verdiği bilgiye göre, çim alan ya da orman veya park alanına düşen 100 kg yağışın yaklaşık olarak 75-95 kg arasındaki miktarı toprak altına geçiyor ve sadece 5-25 kg su yüzey akışı olarak derelere ulaşıyor.
Ancak eğer 100 kg’lık yağış asfalt ya da beton alanlara düşerse, yağışın sadece 5-30 kg arası toprak altına geçerken, geri kalan 70-95 kg’lık miktarı yüzey akışıyla derelere ulaşıyor. Çok büyük bir kısmı yüzey akışına geçerek derelere ulaşmaya çalışan yağış sel ve taşkınlara neden oluyor.
Metro istasyonları riskli
Çevre Mühendisleri Odası metro istasyonlarının yağmur suları ile dolmasının ciddi bir risk oluşturduğunu belirterek can kaybı yaşanabileceğine dair uyarıda da bulundu.
“Olası elektrik kaçakları istasyonda bekleyen yurttaşlarımızın canına mal olabilir.
“Ankara'da, Atatürk Orman Çiftliği’nde, yalnızca başkanlık inşaatı için 3000 ağaç kesilirken, olası sonuçları hiç düşünülmedi.
“Aynı şekilde İstanbul’da 3. Köprü ve 3. Havalimanı inşaatları için milyonlarca ağaç kesilirken, sorumluluk alması gerekenlerin söylediği yalnızca yerine ağaç dikecekleri oldu. Bilimsellikten uzak bu ifadeler devam ettiği sürece ne yazık ki, hem sel ve taşkınlar hem de kuraklık önümüzdeki günlerin ve yılların birinci gündem maddesi olacak.”
İklim değişikliği
Çevre Mühendisleri Odası’nın açıklamasında, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin değerlendirme raporları hatırlatılarak Akdeniz havzasının iklim değişikliğinden büyük ölçüde etkilenecek bölgeler arasında olduğu da belirtildi.
“Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkemizin de aşırı yağışlar, kuraklık ve su kıtlığı gibi sorunlarla daha fazla karşılaşması bekleniyor.”
Önlemler
Odanın yağışların sel felaketlerine dönüşmemesi için önerdiği önlemler şöyle:
* Ülkemizde yaygın olarak kullanılan birleşik kanalizasyon sistemleri sistemleri yerine, acil olarak ayrık kanalizasyon sistemleri kurulmalı.
* Belediyelerde yağmur suyu projeleri bir an önce projelendirilmeli ve projelerine uygun olarak inşa edilmeli.
* Doğal drenaj yerleri olan dere, kum dere yataklarına yapılan bilinçsiz müdahaleler önlenmeli ve dere ıslahları sağlanmalı.
* Aktif ve aktif olmayan dere yatakları, taşkın saha sınırları belirlenerek haritalara işlenmeli, bu bilgiler imar planları yapılırken göz önünde bulundurulma ve yapılaşmaya kapatılmalı.
* Belirlenen taşkın saha sınırları içinde kalan alanlarda yapılaşma kesinlikle yasaklanmalı. Taşkın saha sınırları içinde kalan konutlar bir an önce kamulaştırılmalı ve bu alanlar yeşil kuşak olarak yeniden planlanmalı.
* Ağaçlandırma ve erozyon önleme çalışmalarına öncelik verilmeli.
* Kentler için afet master planları geliştirilmeli ve kentlerimiz afete güvenli bölgeler haline getirilmeli. (YY)