"Yüseköğretim Kurulu (YÖK), Adalet ve Kalkınma Partisi'yle (AKP) birlikte kapitalist sisteme entegre olmanın gerekliliklerini yerine getiriyor."
bianet'e YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın açıklamalarını değerlendiren, Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fuat Ercan, "YÖK'ün benimsediği politikları iktidarın verili siyaseti üzerinden değerlendirmek gerek, YÖK toplumsal ilişkilerde egemenlik kurmada AKP için önemli" dedi.
Milliyet gazetesinin haberine göre Özcan, "İdeali, belli sayıda insanı üniversiteye taşımak; bedava okul da olmaz" demişti.
"Kaynak yoksa, neden olmadığı sorulsun"
Ercan'a göre üniversitelerde kaynak sorunu varsa bunun nedenleri sorgulanmalı:
"Üniversitelerin önünde kaynak bulmak için iki yol gözüküyor. Bunlardan biri üniversitenin kendi kaynaklarını harekete geçirmesi, diğeri de öğrencilerin bedel ödemesi. Çünkü 80'lerden itibaren kamusal alanda eğitime daha fazla kaynak aktarılacağına, tersi oluyor."
Üniversitelere her yıl 1,5 milyon öğrenci geldiğini aktaran Ercan, kamu bu öğrencilere hizmet sunamadığı için özel üniversitelerin yaygınlaştığını vurguluyor. Ercan'ın aktardığı bir diğer noktaysa, iş dünyasında üretim sürecinin değişimiyle eleman ihtiyacının farklılaşması; eğitim ve emek sektörünün bağlantısı da burada kuruluyor.
"Eskiden diploma almak yeterliydi. Artık mezunlara 'Sertifika verelim' deniyor; yaşam boyu eğitim yaygınlaşıyor. Diploma almak için de, sertifika almak için de öğrencinin kendi kaynaklarını yaratması gerekiyor. Bu da eğitime sınıf yapısının yansıması demek. Piyasadaki rekabet anlayışı üniversitelerde de görülüyor."
Ercan, araştırma görevlilerinin konumunu da bu açıdan değerlendiriyor:
"Akademi, bir iş yeri, bir istihdam tarzına çevriliyor. Halbuki bilgi üretim süreci zaman alır, usta-çırak ilişkisi içinde evrilir. Rekabet sonucu 'Ayakta kalan devam etsin' denirse, eğitimin gereklerinden çok işletme mantığı gündeme gelir."
"Kamu üniversiteleri dünyanın dört bir yanında"
Olanakların yetersiz olmasının öğrencinin de akademisyenin de mesleği için gerekli malzemeleri kendisinin temin etmesine yol açtığını ifade eden Ercan, öğretim üyelerinin akademik faaliyetlerden çok, ısınma sorunu gibi teknik imkanları tartıştığını belirtti.
"Özcan 'Dünyanın hiçbir yerinde parasız eğitim yok' derken yanılıyor. Hollanda, Fransa, Almanya... Dünyanın pek çok yerinde kamu üniversiteleri öğrencilerin yüzde 90'ını kapsıyor. Zaten dünyanın dört bir yanında kamu üniversiteleri özelleşiyor olsa bile Türkiye'nin buna teslim olması gerekmez."
Dünya Bankası politikalarının eğitimi parası olmayanlar adına devletin satın almasını öngördüğünü söyleyen Ercan, bu sistemde yoksul öğrencilerin sonradan geri ödemek üzere devletten destek aldığını anlattı.
"Her şeyi piyasa yapsın dili tutmadı. Özel şirketlerin ürettiği eğitimi devlet vatandaş adına alsın deniyor. Bu da iktidarın güçlenmesine ve piyasa merkezli cemaat mantığının toplumun tüm hücrelerine yayılmasına yol açar." (GG/EÜ)