YOyu hepimiz tanıyoruz artık. Sadece 7 yaşında bir çocuk değil YO. Kızılaydan alınan kanın verilmesi sonucu HIV taşımaya başlayan, herkes için uzak durulması ve uzak tutulması gereken bir öteki. YO, bizden olmayan, bizim gibi olmayan. YO, bir tehdit.
Ya ben olsaydım?
YOnun okula başlaması ve velilerin çocuklarını aynı sınıfta okutmak istememesiyle birlikte herkesin aklına gelen tek bir soru vardı Ben olsam çocuğumu aynı sınıfta okutur muydum? Ve tabi ki cevap Hayır. Neden mi? Çok açık Bu telafisi olan herhangi bir yanlış karar değil çünkü, sonunda ölüm var.
Hangi anne baba kendi çocuğunu, canlarından bir parça olan, dünya tatlısı, üzerine titreyip gözlerinden bile sakındıkları 7 yaşındaki çocuklarını ateşe atabilir ki? Çocukları virüs kaparsa bunun vicdan azabını nasıl taşıyabilirler ki? Şaka değil ki bu. Sonunda ölüm var. Anlaşılabilir bir kaygı
Ancak anlaşılmayan, hak verilip mazur görülemeyen bir taraf var bu olayda. Neden insanların aklına gelen ilk ve hatta tek soru Ben olsam, çocuğumu bir HIV taşıyıcısıyla aynı sınıfa gönderir, aynı ortamı paylaşmasına razı olur muydum? sorusu oluyor? Neden hiç kimsenin aklına Ya benim çocuğum HIV taşıyıcısı olsaydı . sorusu gelmiyor? Hatta başkası üzerinden konuşmaktansa doğrudan kendimizden yola çıkarak Ya ben HIV taşıyıcısı olsaydım sorusunu sormuyoruz?
Neden teşhis konulmamış binlerce HIV taşıyıcısıyla farkında olmadan aynı ortamlarda bulunduğumuz ihtimalini göz ardı ediyoruz? Neden şu anda farkında olmasak bile sevgilimizin, kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın, kendimizin bu virüsü ya da daha tehlikeli daha kolay bulaşan başka bir virüsü taşıyor olma olasılığını görmezden geliyoruz? Neden?
Dışlamaların, gözden uzak tutmaların, yok saymaların tarihi
Neden sorusuna karşılık ilk aklıma gelen cevap korku oluyor. Ötekine benzeme korkusu. Dışlanana, bizden olmayana benzeme korkusu. Öteki olma korkusu
Bu korku yüzünden yüzyıllarca bizim gibi düşünüp bizim gibi davranmayanları, bizim gibi olmayanları cezalandırıp, dışlamadık mı? Engelli insanlardan tutun da akıl hastalarına, aynı kandan, aynı dinden, aynı renkten olmayanlardan tutun da sadece kendi olmak isteyen insanlara kadar İnsanlık tarihi tüm bu dışlamaların, istememelerin, gözden uzak tutmaların, yok saymaların, cezalandırmaların tarihi değil mi aynı zamanda?
YOyu öteki diye damgalatan şey aslında, virüs taşıyıcısı olmasının ötesinde kendisine teşhis konulmuş olması, taşıyıcı olduğunun bilinmesi. Dışlanması gerektiğini düşündüğümüzün varlığından haberdar değilsek, bilmiyorsak sorun değil tabi. Biliyor ve ona göre bir ilişki kuruyorsak, birlikte yaşamayı öğrenip yaşayabiliyorsak en güzeli. Biliyor ama rahatsız olup onu dışlıyorsak, istemiyorsak Bunun adını siz koyun.
Sağlık Bakanlığının sorumluluğu
Olayın üzerinde durulması gereken ve yine görmezden gelinen başka bir boyutu da YOnun bu virüsü Kızılay Kan Bankasından alınan kandan kapmış olması. Ve aynı şeyin hepimizin başına gelme olasılığının bulunması. Sağlığımıza kavuşmak için gittiğimiz bir sağlık merkezinde hepimiz birer YO olabiliriz.
Tabi yüksek bir maddi bedel ödeyerek özel hastanelerde tedavi görme lüksüne sahip değilsek. Ödediğimiz maddi bedel yüksek değilse her an manevi değeri yüksek bir bedel ödemek zorunda kalabiliriz. Nedense olayın bu yönü de irdelenmiyor.
Sağlık Bakanlığının Kızılaya bağışlanan her kanın tüm testlerden geçirilmesi uygulamasının yürürlüğe konduğunu; hatta, testler sonucunda hastalık taşıdığı belirlenen kişilere geri bildirimde bulunularak ücretsiz tedavilerinin sağlanacağını açıklaması gerekmez mi? Açıklamakla yetinmeyip bunların hayata geçirilmesinin denetçisi olması gerekli değil mi?
Velilerin ikna olup çocuklarını Yiğitle aynı sınıfta okutmaları önemli tabi ki. Ama 40 öğrencinin tamamının aynı sınıfta öğrenim görmesi, ötekine karşı duyduğumuz korkunun sona ermesini ve sağlık uygulamalarındaki problemlerin çözülmesini sağlayacak mı? Evet diyebilmek ne güzel olurdu .
Ne yazık ki, olayları sadece görmek istediğimiz taraflarıyla görüp diğer taraflarıyla ilgilenmedikçe ancak tek tek olayların çözümü sağlanacak ve temel sorun ortadan kalkmayacak. (Eİ/BB)