Aslında dünya hükümetlerine yerli halkların insan haklarını kabul ettirmek için verilen mücadele Birleşmiş Milletler'in (BM) 1995-2004 arasındaki on yılı yerli halklara adamasından çok daha önce başlamıştı.
BM'nin, dünya devletleri ve sayıları kabaca 350 milyonu bulan kabileler, yerli ya da aborjinal halklar arasında bir "ortaklık" olarak tanımladığı bir insan hakları metnini tamamlaması, geride bıraktığımız on yıllık dönemin ana amacıydı.
On yıl önümüzdeki hafta sona erecek ve BM'nin "İnsan Hakları ve "Yerli Halkların Temel Özgürlükleri Üzerine Taslak Bildirisi" ile ilgili 45 maddesinden sadece iki tanesi kesinleşebildi.
Umutsuz bir eylem değil
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) kökenli Uluslararası Kızılderili Antlaşması Konseyi yöneticisi Carmen ve beş arkadaşının, bildiri metni üzerine son görüşmelerin yapıldığı Cenevre toplantısı sırasında açlık grevine başlamalarının nedeni de bu. Carmen bir röportajda bunun sadece "umutsuz" bir eylem anlamına gelmediğini açıkladı.
"Demeç vermek gibi sıradan hareketlerden daha fazlasını yapmak istediğimizi hissettik... Orada bulunmayan dünyadaki diğer yerli halkların da seslerini duyurabilmesi için bir yol bulmamız gerekiyordu."
Carmen, bu hareketin işe yaradığını ve dünyadaki diğer yerli halklara mensup insanlarından yüzlerce destek mektubu aldıklarını söylüyor. Carmen ver arkadaşları daha sonra bu mektupları BM binasındaki bir bülten panosuna astılar.
Bir on yıl daha
Başka sonuçlarda alındı: Dünyanın farklı yerlerinden gelen yetkililer Carmen ve arkadaşlarını 1994'te BM'nin Ayrımcılık Engelleme ve Azınlıkların Korunmasıyla ilgili İnsan Hakları Alt Komisyonu tarafından onaylanan taslak bildiriyi İnsan Hakları Komisyonu'nun 2005'te devam edecek olan görüşmeleri için bir referans noktası olacağı konusunda güvence verdiler.
Yani referans noktası, yerli halklar, BM uzmanları ve hükümetler arasında on yıl süren tartışmaların ürünü olan orijinal metin olacak asıl metinin sulandırılmış versiyonu olan basit bir çalışma da olmayacaktı.
BM Genel Kurulu 1 Ocak itibariyle 2. Uluslararası Dünya Yerli Halkları on yılının başlayacağını bildiren bir çözümü benimsedi. Bu süreç sonucunda 191 BM üyesi devlet, bildirinin nihai taslağını mümkün olan en kısa sürede tamamlamak ile yükümlü olacak.
Bireysel hakların önemi
Sömürgeciliğin oluşturmuş olduğu bunca toplumsal mirasın, ters yönde değiştirilmesinin çok uzun zaman alması ve bu konudaki ilgili devletlerin sabırlı politik kararlılıklarına gereksinim duyulması, oldukça sıkıntı vericidir. İlginçtir ki, bu devletlerden bazıları bu değişiklikler için son derece arzulu görünürken, diğerleri kesin hoş görüsüzlükle bunu yapmayı reddetmektedirler.
Taslak bildirge yerli halkların toprak ve doğal kaynaklar gibi kolektif haklarını tanısa da, özellikle Birleşik Devletler Britanya, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi bazı hükümetler yerli halklara sadece bireysel haklar tanınması konusunda ısrar ediyorlar.
Nisandaki İnsan Hakları Komisyonu toplantısında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) delegesi Luis Zuniga Washington'un yerli halka "kendi iç kararlarını belirleme hakkı" ve içinde vergilendirmenin, eğitimin, doğal kaynakların yönetiminin ve üyelik kararlarının da bulunduğu bir dizi diğer hakkı tanımaya hazırlandığını belirtti.
"Bu anlamda, taslak bildirisi bir insan hakları aracı değil" diye ekliyor: "Devletlerin yerli halklarla ilişkilerinde nasıl davranması gerektiğini söyleyen bir tasarı... Biz egemen demokratik bir devlet bünyesindeki içsel ilişkileri düzenliyormuş gibi yapan bir taslak bildirisini destekleyecek değiliz."
Bildiri üzerindeki anlaşmazlıklara rağmen Carmen, BM on yılının olumlu etkileri olduğunu da söylüyor. "Birkaç değişik konuda çok önemli etkileri oldu. Diğer uluslararası heyetlerin, doğal kaynaklar ve toprak üzerindeki hakları, ve kendi kararlarını alma hakkı gibi yerli haklarını tanımasının, tartışmaların uluslararası platformda önemli bir etki yarattığı kanaatindeyim. Kısacası, müzakerelerin kendisinin bile, uluslar arası arenada bir ses getirdiğine inanıyorum."
Uluslar arası düzeyde düşünmek
Bu tartışmalar olmasaydı yerli halkların haklarını gündemlerine alan ülkeler bile bunu yapmayacaklardı. Bazen bu devletlerin esas önceliklerinin yerli halklarla savaşmak olduğu izlenimi doğuyor, ancak artık onların bunu, "ertelenebilir" bir konu gibi görmekten, ya da "Bu insanlar çok uzun yıllar önce öldüler ve şimdi onları düşünme zorunda değiliz" gibi düşüncelerinden vazgeçmeye başladıkları görülüyor.
Asya Yerli Ve Kabile İnsan Ağı koordinatörü Suhas Chakma'ın da fikirleri Carmen'inkilere benziyordu. Chakma bu senenin başında IPS'ye meselenin uluslararası düzeyde ele alınması nedeniyle iyimser olduğunu belirtmişti.
Chakma "on yılın bazı BM temsilciliklerini konuya ilgi göstermeye zorladığını" söylüyor ve konuya daha fazla odaklanılması nedeniyle yerel seviye de etki göstereceğini ekliyor.
Kazanımları en aza indirgemek
BM'nin bu on yılının yararlarıyla ilgili olarak neredeyse geçmiş 10 yıllık süredeki gün sayısı kadar farklı görüş vardı. Kanada'nın British Columbia Bölgesindeki İlk Neskonlith Ulusunun eski şefi Arthur Manuel, yerli halkların çabalarının hükümetler tarafından engellenmeye çalışıldığını söylüyor.
"Kanada ve benzeri ülkeler yerli halkların elde edebileceklerini en aza indirgemeye çalışma konusunda önemli bir rol oynadı. Meselenin gidişatıyla ilgili son dört beş yılda yapmış olduklarıma bakarsak bunun açıkça ortada olduğu görünüyor."
Manuel sürdürülebilir kalkınma ve tür çeşitliliği anlaşmasının da içinde bulunduğu bir dizi başlıkla ilgili oturumlarda sıklıkla konuşan biri, ayrıca 2003 yılında BM yetkililerini Neskonlithlere ait bir topraktaki emlak gelişimini gözlemlemesi için kendi topluluğunu ziyaret etmeye davet etti.
"Kanada bu toplantılara birçok temsilci gönderebilir ancak onlara ulaşabilmekte çok zorluk çekiyoruz... Hiçbir zaman düzenli bir finans desteğine sahip olmadık."
Fonlar
Birleşmiş Milletler Yerli Halkları Gönüllü fonunun 2004 raporunda, çeşitli grup ve bireylerden yerli halklar meseleleri ile ilgili olarak 547 fon talebinde bulunulduğunu açıkladı. Bu talepler, "Bildirge Taslağı Üzerine Çalışma Grubu", "Yerli Halklar Çalışma Grubu" ve "Yerli Meseleleriyle İlgili Kalıcı Bir Forum" adları altında faaliyet gösteren 3 çalışma grubunun toplantılarına katılabilmek için talep edilmekteydiler.
Ancak fonun, bu taleplerden yalnızca 110'unu karşılayacak parası mevcuttu.
Yerli organizasyonları ile ilgili olarak BM İnsan Hakları Üst Komisyonunun yaptığı bir araştırmaya katılan kişilerden yüzde 68'i, uluslararası seviyede son 10 yılın olumlu etkileri olduğunu düşünüyorlar. Bunların içinde uluslararası aktivitelere daha kolay katılım imkanı, deneyim alış verişi ve diğer yerli halk organizasyonları ve temsilcileriyle iletişime geçmek var.
Ancak cemiyet çerçevesinde bir gelişme görebilen insanlar sadece yüzde 36 oranında. Bu gelişmeler kalkınma projelerine daha fazla katılım, yerli hakları üzerine daha iyi bilgilendirme, yerel yerli organizasyonların güçlendirilmesi, ve yerel otoritelere yerli halkların katılımı. Ancak araştırmaya katılanların yüzde 44 ü yerel seviyede hiçbir gelişme olmadığını belirtiyorlar.
Yerli halkların insan hakları ve temel özgülüklerle ilgili durumlarını gözlemlemek için kurulan BM Özel Raportörlüğü 10 yıllık süreçte başarılan bir şey olarak sıkça tekrar ediliyor.
İnsan hakları ihlalleri hala
Özel Raportör Rodolfdo Stavenhagen Genel Kurul'a 12 Ağustos 2004'te sunduğu ilk raporunda on yıl boyunca ulusal ve uluslararası düzeyde yerli halkların insan haklarının tanınması ve teşvik edilmesi konusunda gözle görülür bir ilerleme sağlandığını yazıyordu.
Her ne kadar birçok ülke yerli toplumlarının lehine yasamalar yapsa da, ulusal düzlemdeki bu gelişmeler diğer birçok ülkedeki milyonlarca yerli insanın yüzleştiği sorunlar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle gölgelendi.
Ulusal ve uluslararası seviyede kadın hakları ihlallerine ve özellikle birçok ülkede şiddet, sömürü ve ayrımcılığa farklı şekillerde maruz kalan gençlere ve kızlara özel olarak dikkat edilmesi gerekiyor.
Yerli halklar sahip çıkarsa
Manuel geçen hafta ofisinden ayrılarak düşük güçte bir radyo istasyonunun nasıl kurulabileceğini öğrenmek için Birleşik Devletler'e gitti. Manuel'in bunu yapmaktaki amacı kendi toplumunu, Kanada hükümetinin hayatlarını nasıl etkilediği ve bu etkiye nasıl cevap verilmesi gerektiği konusunda eğitmek.
"Federal Hükümetin Kızılderili İşleri Departmanı'nın (DIA) program ve hizmetlerini kullanarak uzun vadede gerçek sonuçlar elde edilemiyor. Çünkü bu projeler gerçekte bağımlı yönelimli projeler ve bağımsızlık sağlamaları mümkün değil."
Manuel, "Yerli halkların her hangi bir seviyede bağımsızlık kazanabilmesi, DIA'nın sadakaları sonucunda değil, yerli halklar olarak kendi haklarımızı inşa etmemizle mümkün olacaktır" diyor. (MG/CC/BA)
* Marty Logan'ın IPS Haber Ajansı'nca geçilen haberini Cihan Cinemre Türkçeleştirdi.