"Bu yığınak Hem alan kaydırma, hem daha deneyimli birlikleri çatışmaya sürme, hem de bütün bu yaz ve sonbahar boyunca, ardı arkası kesilmeyecek operasyonlar anlamına geliyor."
Reuters haber ajansı, Türkiye'nin Güneydoğu sınırına 40 bin asker kaydırdığını duyurdu.
Basına yansıyan haberlere göre, böylece Güneydoğudaki asker sayısı yaklaşık 200 bine ulaştı. İzinler de altı ay süreyle kaldırıldı.
Kalyon, Terörle Mücadele Yasası'nda (TMY) değişiklik girişimleriyle birlikte PKK ile çatışmada da bir tırmanış olacağı görüşünde. Bunun da "sertleşmede yeni bir perde" ve sivil hakların "tırpanlanması" anlamına geldiğini söylüyor.
"Çatışma tırmanınca, milliyetçilikler de tırmanacak"
Denklemin 90'lara göre çok farklı koşullarla belirlendiğine dikkat çeken Kalyon, Türkiye'nin yeniden askeri çatışmayı tırmandırma yöntemiyle PKK'yi tecrit edemeyeceğini, bu yöntemin Türk ve Kürt milliyetçiliklerini güçlendireceğini düşünüyor ve ekliyor:
"Koşullar böyle devam eder, Kürt sorunu bütün netliğiyle konuşulmazsa, büyük bir riskle karşı karşıya kalabiliriz. Ülke bölünmeye doğru gidebilir."
"Sorun bütünüyle konuşulmuyor"
Kalyon, "yasadışı silahlı güçten kurtulmak" isteniyorsa, bir an önce, "ona siyasallaşma kanalları açmak gerektiğini" söylüyor.
"Acil adımlar şu an yapılanın tam tersi olmalı: Meseleyi netliğiyle konuşmak gerek. Evet, PKK silah bıraksın. Ama, sorunun diğer yarısı konuşulmuyor. Silah bırakma çağrısını genel af yasasıyla desteklemedikçe, çözümün olmayacağı aşikar. Silah bırakılması için, silahı bırakanlara sosyal, siyasal yaşama katılım kanalları açmanız gerekir."
"Barış yanlıları susarsa, iki milliyetçilik çatışır"
Ordunun askeri hazırlığını, TMY değişiklik girişimini "bir dalgalanma" olarak yorumlayan Kalyon, "Böyle dalgalanmalardan yılmamak, sorunun mümkün tek çözüm yolunu ısrar ve inatla göstermek gerek" diyor.
"Barış yanlıları susturulacak ve susacak olursa, sosyalist hareketin, işçi hareketinin, barış hareketlerinin zayıflığıyla -Türkler ve Kürtler arasındaki yarılma derinleştiği için- köprüler bir bir kopar. İki milliyetçilik kafa kafaya gelir, çatışır."
"Koşullar 90'larınkinden farklı"
Kalyon, "yeni bir perde" dediği denklemin belirleyenlerini şöyle özetliyor:
Kürt sorunu ve Ankara: Türkiye Kürt sorununda nal topluyor. Böylece sorun, her defasında karşısına büyüyerek çıkıyor. Kürt meselesinin çözümünde neredeyse bütün yollar Ankara'ya çıkıyor ama, Ankara'da bunun farkında olan bir refleks, liderlik, kararlılık ve irade yok. Tam tersine ABD'nin ve AB'nin ricacısı bir görünüm sergileniyor.
Ordu: PKK meselesi bir kez ortaya çıktıktan sonra, ordu, bunu bir katalizör olarak kullandı. Kendini reorganize etti, operasyon kabiliyetini geliştirdi. Bu bakımdan kendini dünyanın en deneyimli ordularından biri haline getirdi. PKK varlığını da sınır ötesi operasyonların vesilesi haline getirdi.
Ama PKK'nin böyle kullanılması miadını doldurdu, bundan sonrası bir risk, bölünme riski eşiğidir. Türkiye zaman kaybeder, yeni dinamikler, yeni iradeler devreye girmezse, ülke bölünmeye doğru gitmektedir.
Uluslararası konjonktür de, ordunun eskisi gibi pervasızca davranmasına izin vermiyor.
Milliyetçi tırmanış: Artık her cenaze, asker cenazesi de, PKK'li cenazesi de, bu topraklarda Kürtlerle Türkler arasında oluşmaya başlayan yarılmayı derinleştiriyor. Çatışmanın etnik boyut kazanmasının eşiğindeyiz.
PKK bölgesel bir güç: PKK'nin Ortadoğu denklemi içinde kendine yer edindiği görülmeli. Ortadoğu'daki Kürt nüfuslar içinde varlığa sahip, geniş bir toprak alanını kullanan bir güç. Böyle bir güce karşı operasyonda, ilgili bütün tarafların, yani ABD'nin, Irak yönetiminin, Irak'taki Kürt özerk yönetiminin, İran'ın ve Suriye'nin katılımı ve mutabakatı yoksa, başarı şansı düşük.
Tecrit etmeye çalıştığınız güç, bütün Kürtleri sevk ve idare etmiyor, ama ciddi bir desteğinin olduğu aşikar.
ABD: Irak işgalinin ardından bölgeye yerleşen ABD, Kürt sorununda inisiyatifi elden bırakmak istemiyor. Bu inisiyatif sadece KDP üzerinden doldurulamaz. Kürt coğrafyası ve diasporası açısından büyük güç PKK'dir. ABD bunu görüyor. İran'daki PKK yanlısı partinin 3. parti olduğunu ve askeri çatışmaya girdiğini görüyor ve hesaba katıyor.
Sınır ötesi operasyon olasılığı: Sınır ötesi operasyon şu an gündemde yok. Ama ileride, ABD ve Irak yönetimi, PKK'yi himaye ettiği şeklindeki yaygın kanıyı telafi etmek için "Haydi buyurun, süresi ve sınırları belli bir operasyon için yol açıktır" diyebilir. Fakat buna, ancak "Bak gördün mü, böyle olmuyor"u kanıtlamak için izin verirler.
PKK'nin zeminindeki değişim: Buna Osman Baydemir dikkat çekti. Kürt hareketinin tabanını oluşturmaya başlayan bu yeni kuşak, tamamen başka koşullarda yetişti; kesinlikle daha milliyetçi duygulara sahip, yoksunluktan gelen öfkeyle yüklü. PKK'nin zemini, üniversiteden çıkmış kurucu kadrosunun zemini değil artık.
Varsayalım ki, silahlı gücünü ezdiniz. Bu toplumsal zemine bir çare bulamadığınız sürece, yok ettiğinize rahmet okutacak yeni güçlerle karşılaşabilirsiniz.
Yasal Kürt muhalefeti: Askeri güçlerle yetinilmedi; yasal Kürt muhalefetine de "silahlı Kürt hareketiyle aranıza mesafe koyun" dendi. Ama bu baskı ters sonuç doğurdu. Silahlı Kürt hareketiyle yasal Kürt muhalefeti arasındaki ilişki IRA-Sinn Fein ilişkisine dönüştü. Bu muhalefetin üzerine gittikçe, silahlı hareketi de beslemiş olursunuz. (TK/EK)