Öğrenciler okutuldukları Yatılı İlköğretim Bölge Okulları'nı (YİBO) anlattı. 2000 Hakkâri Şemdinli YİBO mezunu, 26 yaşında, üniversite mezunu Ajdan Rojbin Yavuz, sorulara şu yanıtları verdi:
Türkçe'yi okulda mı öğrendin?
Türkçe'yi köy okulunda öğrendim. Başka da seçeneğimiz yoktu.
Öğrenme sürecinde zorlandın mı? Öğretmenlerin bu süreçte tutumları nasıldı?
Öğretmenimiz iyi niyetli bir insandı, ancak Kürtçe bilmiyordu. Oldukça zorlandık. Kürtçe'yi evde konuşmaya devam ediyordum ama yatılı okul döneminde Kürtçem çok zayıfladı. Sonra ana dilimden tamamıyla uzaklaştım.
Ders dışında Kürtçe konuşmanıza müdahale ediliyor muydu?
YIBO'da öğretmenler Türkçe konusunda çok sertlerdi. Dersler dışında yatakhane, dolaphane, etüt alanı gibi alanlarda Kürtçe konuşmak hoş karşılanmıyordu. Bazı hocalar derslerimizde başarılı olmak istiyorsak Türkçeyi öğrenmemiz gerektiğini söylüyorlardı. Ailelerimizden uzak olmak, sürekli baskı altında tutulmak, ruh dünyamızı çok yaraladı. Kürtçe konuşulduğunda "şiişt", "lütfen" gibi uyarıları yapılıyordu. Öğretmenler Kürtçe bilmemizin sorun olmadığını ama YIBO'da konuşmamamız gerektiğini söylüyorlardı. Türkçe öğrenmedik sadece, Kürtçe unutturuldu bize. Sorun orada adı konulmamış kurallar olmasıydı, Kürtçe yasağının en yoğun uygulandığı yerlerden biri YIBO'lar.
Okulda ne tip sosyal etkinlikler yapılıyordu?
Çeşitli aktivitelere katılıyorduk. Çoğumuz izin günlerinde eve dönmez okulda kalırdık. Okuldaki imkânlar daha cazip geliyordu.
Diğer okullarla ne gibi farklılıklar gözlemliyordun?
Biz tabiri caizse toplama kampı gibi bir yerde okumuşuz. Yerleşim yerlerinden uzaktı okulumuz. Bize biraz daha farklı bir muamele yapıldığını hissediyorum. Kürtçe konusunda duyduğumuz tuhaf his hep okul günlerinden kaldı. Bir tür tahrifat yapıldı bize.
Şimdi seçme şansın olsa başka bir okulda okumak ister miydin?
Seçme şansım olsun isterdim. YIBO'da olmak; aileden, köyünden, arkadaşlarından ayrı olmak demek bizim için. YIBO'da okumayan arkadaşlarımla aramızda farklar oluştuğunu, beğenilerimin, aksanımın değiştiğini onlara bakınca fark ediyordum. Arada kaldık; hem okula ait olamıyorsun hem de köyüne...
Son yıllarda yürütülen eğitim kampanyaları ile ilgili ne düşünüyorsun?
Elbette kız çocukları okula gitsin, erken evlendirilme ve aile baskısında kurtulsunlar. "Ama başka bir yol var mıydı?" diye soruyorum hala. Kürtçeyi konuşmamız eğitim görmemize engel miydi? Kampanyalar göz boyuyor, bunu bir lütuf olarak sunmak çok çirkin... Dilimizden, kültürümüzden, sosyal ilişkilerimizden kopartılarak bir tür deneye tabi tutulduk gibi hissediyorum. Kampanyalar, batılı bakış açısını yansıtıyor. Afrika'ya misyoner gönderen Avrupalılar gibi, alıyor, değiştiriyor, kendine benzetiyor. (SP)
*"Türk milli kimliğinin tesisinde, kadınlar üzerinden geliştirilen eğitim politikalarının etkisi nedir?" sorusuna cevap aranan bu çalışma, Bahçeşehir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde dönem projesi olarak sunuldu.