Gündem Çocuk Derneği’nden Emrah Kırımsoy, YİBO’ların (Yatılı Bölge Okulları) kapalı kurumlar olarak şiddet üretme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayarak kapatılması kararını doğru bir adım olarak niteledi, ama yerine geçecek sistemin kurulmadığı konusunda uyardı ve alternatif olarak sunulan taşımalı eğitimin ciddi sorunlar taşıdığını belirtti.
Radikal gazetesinde çıkan haberde YİBO’ların kapatılacağı, çocukların taşımalı sistemle okula gideceği yazıldı.
Gerekçe olarak da “güvenlik birimlerinin özellike Doğu ve Güneydoğu’daki yatılı okullarda örgütlenme ve propagandaya dikkat çekmesi” gösterildi. Bir diğer gerekçenin de “Başbakan Erdoğan’ın “ısrarla üzerinde durduğu aile meselesi” olduğu belirtildi.
YİBO’ların kapatılma kararını değerlendiren Kırımsoy ise bu kararın aşama aşama gerçekleştirilmesinin gereğini ve taşımalı sistemin alternatif olamayacağını anlattı.
YİBO’ların kaldırılmasıyla ilgili temel sorunun çocukların yakınlarında okul bulunmaması olduğunu hatırlattı ve karardan kız çocukların eğitiminin olumsuz etkileneceğini belirtti.
“Kapalı bir kurum zihniyetine sahip olduğu için YİBO’ların kapatılması ilk aşamada iyi bir adım gibi gözüküyor.
“Çocukların kendi aralarında veya yetişkinlerin çocuklara şiddet göstermesine zemin hazırlaması bakımından bir tehdit bu kapalı kurumlar.
“Ancak aşamalı bir şekilde düzenlenebilirdi. Birden kesilmesi başka şeyler düşündürtüyor. YİBO’ları kapatan bir süreç başlattık, bununla ilgili kurumlar küçültülecek, çocukları erişebileceği okullar açılacak, ekonomik olarak destekleyeceğiz diye stratejik bir planlama gerekiyordu.”
Bu karar kız çocuklarını nasıl etkileyecektir?
Kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili birçok bölgede ailelerin direnci var.
Özellikle karma eğitim sistemiyle de bu doğrudan ayyuka çıkıyor. Namahrem olan iki kişi bir arada olamaz gerekçesiyle kız çocuklarını okula göndermek istemeyen bir aile kitlesi var.
YİBO’ların arasında kız çocukların kaldığı yatılı okullar da var. Onlar da kapanırsa ailelerin çocuklarını okula gönderme konusundaki direnci artabilir.
Benim de yaşadığım bir örnek var, yatılı bölge okuluna giden bir kız öğrenciyle ilgili. Muhtemelen bu durum kesinleşirse seneye okula gidemeyecek.
Genel olarak sonuçları neler olabilir?
Gündem Çocuk’un çocuk politikası çalışmalarında ekonomik, kültürel ve sosyal haklar komitesinin eğitimle ilgili belirlediği bazı unsurlar vardı: Mevcudiyet, erişebilirlik, kabul edilebilirlik ve uyarlanabilirlik.
Sürecin bunları gözeterek aşama aşama, çocuğu önemseyerek planlanması gerekiyor. Ama burada çocuğu önemseyen ya da gözeten bir süreç yok.
Diğer taraftan YİBO’ların bir ihtiyaç nedeniyle oluşturulduğu, özellikle ekonomik sorunları olan çocuklarla ilgili bir yapısı olduğunu da göz önünde tutmak gerekiyor.
O halde?
O halde iki sorun var: Ekonomik sorunlar düzeldi mi ki bu çocuklar YİBO’dan alınacaklar, diğer yandan okullar kuruldu mu ki çocuklar okullara ulaşabilecek?
Bunlar olmadığı için alternatif olarak geliştirilecek taşımalı eğitim çok büyük riskler taşıyor.
Mesela?
Yılmaz Özdil yazmıştı...
15 yaşındaki Musa taşımalı eğitim sisteminde servise binmesi gerekiyor. Çocuğu alması gereken yer rampa, servisin balataları zorlanıyor. Ardından patlıyor ve birçok çocuk hayatını kaybediyor. Musa’nın en yakın arkadaşı da ölüyor...
Bununla ilgili davayı yürüten bir çocuk mahkemesi hakimi “Biz Musa’yı görmedik. O aslında mağdurlardan, servise binen çocuklardan biriydi” dedi.
Bir süre sonra Musa yakın arkadaşının ve çocukların ölümüne neden olduğunu düşünerek intihar etti.
Taşımalı eğitimin bir başka yüzünü gösteriyor bu örnek. Taşımalı eğitimde yaşam hakkının tehdidi var.
Van depreminden sonra oraya gittiğimizde de yeni okul inşası yerine bulunan çözüm okulların kapatılıp taşımalı eğitime gidilmesiydi. Bir dizi servis, ulaşım sorunu oldu, çocuklar çok sıkıntı çekti.
Tümüne baktığımızda çocuğu umursamayan bir yaklaşımla karşılaşıyoruz.
YİBO’lar da daha önce taciz, çocuğa uygun olmayan şartlar, katı kurallarla basında yer almıştı...
Kapalı bir kurum zihniyetine sahip olduğu için YİBO’ların kapatılması ilk aşamada iyi bir adım gibi gözüküyor. Çocukların kendi aralarında veya yetişkinlerin çocuklara şiddet göstermesine zemin hazırlaması bakımından bir tehdit bu kapalı kurumlar.
Bağımsız izleme kurulları yok mu?
Hayır yok. Gerek Milli Eğitim olsun gerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olsun bağımsız izlemeye açık değiller.
Şeffaflığın olmadığı bir kurum YİBO’lar... Hak ihlalleri açısından buralarda bağımsız izleme mekanizmalarının oluşturulması çok önemli. Toplumdan uzak, yalıtılmış kurumlar olmamaları, daha çok bütünleşmeleri gerekirken içlerine kapalı ve şiddet üreten potansiyel merkezler haline geliyor.
YİBO’larla ilgili bilgiler daha çok orada çalışan öğretmenler yoluyla alınabiliyor. EğitimSen’in Ağustos 2012 tarihli bir raporu var. YİBO’ların doğrudan sorun üretmeye devam ettiğini anlatıyor.
Önerileri arasında kapatılmasından ziyade fiziksel şartlar dahil birçok alanda güçlendirilmesi var. Aslında bu yeni hükümet kararı karar vericilerin alandakilerin önerilerini ne derece dikkate aldığı hakkında bir fikir de veriyor.
Radikal’deki haberde YİBO’ların kapatılacak olmasına iki gerekçe gösteriliyor...
Evet. Biri güvenlik, ki bu vurgu barış sürecinde hükümetin çok da samimi olmadığının göstergesi gibi; söyledikleriyle yaptıkları arasında bir tezatlık var.
İkinci gerekçe de çocuğun ailesinin yanında olması...
Elbette aile yanında eğitim görmesi gerekiyor ama devlet bunu desteklemiyorsa, alternatif çözümler bulması gerekiyor.
YİBO’lar kapatılınca eğitime devam edemeyen çocuklarla ilgili ekonomik ve sosyal destek başlatacak mı, diye sorular orta çıkıyor, ki şu anda bunlardan söz edilmiyor.
Bir de maliyet hesabı var...
YİBO’ların kapatılması bir şekilde devletin mali olarak yükümlülüğünü üzerinden atmasını da sağlıyor.
Ama kaliteli bir taşımalı sistem oluşturulursa maliyeti çok daha fazla olacak. (YY)