Yolda İskenderun gibi hoş ve dev bir ilçe ve hatta kocaman Bizim Deniz olsa da... Ne yazık ki Antakyaya artık nişan-düğün veya maalesef cenazeler için gitmek durumundayım.
Bir de Suriyeye giderken mecburi bir durak Antakya. Bilmeyen de sanki her ay Suriyeye gidiyormuşum sanacak, ömrü hayatımda topu topu en fazla on kez gitmişimdir Suriyeye.
Bu kez sekizincisi düzenlenen Samandağ Kültür Sanat Festivaline katıldım. Bu nedenle Antakyada az kaldım. Ama arkadaşım, meslektaşım (Hem gazeteci hem çevirmen) Bereket Karın, bağımsız sol adayın seçim merkezine gittim.
Antakyanın nefis yemeklerini, baharatçılarla kuyumcuların buluştuğu şahane kapalı çarşısını ayrı bir doktora konusu teması olarak zamanım elverirse yazarım.
Hem eski hem yeni sol
Bugün merkezimiz Samandağ. Eski bir Ortadoğu kasabası. Sarı, tozlu, eski ama ruhu canlı. Deniz kenarında. Olağanüstü rahat ve neşeli insanları. Keyif ruhlarına işlemiş. Pazar sabahı kebapla rakı içip kahvaltımızı yaptık.
İşin esas zevkli yanı, Samandağ herhalde en az 40-50 yıldır doğal olarak solcu bir mecra. Türk solunun yeni eski tüm fraksiyon, grup ve partileri orada. Kimi zaman kendimi zaman tünelinde, bir başka deyişle ideoloji müzesinde sandım ama sağcılığın, milliyetçiliğin, neo-liberalizmin kol gezdiği ortamlara oranla yine de hoş bir ilçe Samandağ.
70ine yaklaşmış bir arkadaş, 1967deki üniversite işgallerini anlatıyor hevesle, bir başkası Filistin davasına nasıl hizmet ettiğini açıklıyor şevkle. Solun, dayanışmanın, barışın hala ayakta durabildiğini görmek güven veriyor insana.
Hele Pazar günkü söyleşi sırasında yaşı 50lerde bir arkadaşın kalkıp son derece rahat bir üslupla Yani şimdi biz Marksistler olarak... diye cümleye başlaması, benim kimi mekanlarda rastladığım öyle dogmatik, paslı küflü, bilgiden çok inanca dayalı atmosferden uzaktı.
Çünkü Samandağda solcu olmak son derece doğal ve normal bir kimlik, bir ruh hali. Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) ilçede seçim bürosu açması da şaşırtıcı.
Wallahi yani...
Samandağda sokakta, evlerde insanlar, Ümmü Gülsümün o işlek, o melodik dilini konuşuyor. Hatta bizim Bereket seçim kampanyasında Arapça konuşulan yörelerde seçmenlerine kendi anadillerinde hitap ediyor. Yerel radyolar Arapça müzik de çalıyor.
Samandağ festivaline son yıllarda Suriyeden müzisyenler de davet ediliyor. Meryem Meryem şarkısı artık Arapça da rahatça söyleniyor. Samandağlı arkadaşlar bu Arap Aleviliği hakkında ayrıntılı siyasal, toplumsal tahliller yapıyor. Kimliklerini iyi bir şekilde koruyup geliştiriyorlar.
Sol ideoloji sayesinde Kürt meselesine bakışları da son derece olgun. Antakya ve çevresi etnik olarak çok zengin. Musa Dağı, Samandağ ile Antakya arasında. Ermeni köyü Vakıflı, Hrantı hala bekliyor.
Antakya kapalı çarşısındaki kuyumcu İstefan, Ortodoks olduğunu söylüyor, ardından da AKPyi desteklememiz gerekiyor diyor. Türk, Kürt, Ermeni, Hıristiyan Hatayda barış içinde, huzur içinde yaşayabiliyor.
MHPnin yükselişinden rahatsız olanlar çoğunlukta. Dört gün kaldım bölgede, iki asker cenazesi geldi o dört gün içinde.
CHP zor durumda
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise kalesi olarak gördüğü Antakyada bu sefer zor durumda. Hem listelerin hazırlanmasında sorun var, hem de CHPnin MHPye yaklaşması buralarda büyük sıkıntılar yaratıyor.
Geleneksel CHP seçmeni genel başkanları Deniz Baykalı cezalandırmanın yollarını arıyor. Ama mesela kıdemli bir CHPli Galiba MHPye vereceğiz dedi de ateşli bir tartışma başladı. CHPye vereceğin oy zaten sonuç olarak MHPye gidecek cümlesi o kesimlerde tereddüt yaratıyor.
Sol örgüt açısından hem çok hem çoğul olan Samandağ, sol içi sorunlarını da nispeten düzgün ve uygar bir şekilde çözüyor.
Mesela bu yılki festivali Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği ile Samandağı Kalkındırma Derneği birlikte düzenledi. Kısıtlı imkanlara ve çeşitli engellemelere rağmen, son derece düzgündü her şey.
Elektrikler de kesilmese
Kendi vatandaşının tapusuna el koyan devlet, geceleri kumsaldaki 2030 bin insanın katıldığı konserlerde (Kızılırmak ve Kardeş Türküler), adeta sabote etmek için en heyecanlı yerinde elektrikleri kesmese daha da iyi olacak.
Bu yılki festivale Yılmaz Odabaşı, Sennur Sezer, Perihan Mağden, Lale Müldür, Handan Koç, Celal Başlangıç, Metin Bakkalcı gibi yazar ve aydınlar katıldı.
Alevilik, halk sağlığı, küresel ısınma, Asi nehri, kadın hakları, edebiyat-siyaset ilişkisi ve medya gibi yerel, ulusal ve global sorunlar tartışıldı. Samandağlılar siyasi konulara özel ilgi gösteriyor, ya da her konunun siyasal boyutu ile daha çok ilgileniyor.
Canlı ama son derece efendice, nazik tartışma kültürüne sahipler. İki gün üst üste yaklaşık ikişer saat medya meseleleri tartışıldı mesela, benim çok hoşuma gitti.
Akşamları da kumsalda güzel konserler yapıldı. Evvel Temmuz (Yazın Gelişi) Şenlikleri Hazreti Hıdırın türbesinin orada geleneksel Hrisi yemeğinin dağıtımı ile sonuçlandı.
Samandağ, aslında bir mozaik laboratuarı. (RD/BA)