Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 29 Mart yerel seçim döneminde gerçekleşen insan hakları ihlallerini raporlaştırdı.
Rapora göre, yerel seçim döneminde, 26 insan öldü; 370 insan yaralandı. Ayrıca, vakfın ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik ihlaller kapsamında değerlendirdiği 99 gözaltı, 79 tutuklama gerçekleştirdi.
Partilere 95 saldırı
TİHV raporunda, seçimlerden iki ay öncesinden başlamak üzere siyasi partilere ve mensuplarına yönelik toplam 95 saldırının olduğu bilgisi de yer alıyor.
DTP'ye 45, AKP'ye 22, CHP'ye 15, MHP'ye 7 saldırı gerçekleşti. DTP'ye yönelik saldırıların 10'u Doğu illerinde, kalan 35'i Batı'da meydana geldi. AKP'ye yönelik saldırıların da 2Si Diyarbakır'da, 20'si Batı'da gerçekleşti. TİHV, bu durumu "DTP'nin bir siyasi rakip olarak görülemeyeceği Batı'daki illerde bu kadar çok saldırıya uğraması düşündürücü" ve "AKP'nin seçimler öncesinde ve sonrasında kendilerinin Doğu'da baskıya maruz kaldıkları iddiası gerçeği yansıtmıyor" diye yorumluyor.
Seçim öncesi yasa değişikliğiyle rant dağıtmada yeni yapılanma
TİHV, seçim ortamını belirleyen etkenlerden birinin de seçim öncesi yasa değişiklikleri olduğu kanısında. Özellikle İl Özel İdare Kanunu'ndaki değişikliğe dikkat çekiyor:
"İl özel idareleri, sınırlı yetki ve kaynağa sahip yerel yönetim birimleriyken yasada yapılan değişiklikle birlikte önemli yetki ve kaynaklara sahip oldu.
"İl genel meclisleri valilerin başkanlığında yılda iki kere toplanan kurumlarken değişlikle birlikte kendi başkanını kendisi seçen ve önemli yetkileri olan karar organları haline geldi. Özellikle Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün yetki ve kaynaklarının il özel idarelerine devredilmesiyle birlikte halihazırda var olan siyasal yandaşlara rant yaratma ve dağıtma mekanizmaları daha da güçlendirilmiştir.
"Dolayısıyla tüm bu gelişmeler, il genel meclislerine seçilebilmek için yarışan adayların sayısında bir patlamaya ve adaylar arasında ise büyük çekişmelere yol açmıştır."
Seçimin güvenilirliğini zedeleyen gelişmeler
Rapora göre, 6 milyondan fazla yeni seçmen sayısına yol açan seçmen belirleme yöntemi, Yüksek Seçim Kurulu'nun yasaklamasına karşın AKP hükümetinin beyaz eşya ve kömür dağıtmak gibi "yardımları", eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in "hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara'dan geçiremiyor" sözleri gibi açıklamalar seçimin güvenilirliğini zedeledi.
Erdoğan'ın üslubu
TİHV, gerilim dozunu AKP'nin benimsediği siyaset yapma biçiminin de yükselttiğini söylüyor. "Özellikle, Başbakan Erdoğan'ın seçim kampanyası boyunca ortaya koyduğu bir hayli gergin ve öfkeli tarzın yanı sıra sık sık 'ya sev ya terk et' söylemine başvurmasının seçim sürecine yansımadığını ileri sürmek mümkün değildir. AKP gerilimi arttırıcı tutumları seçim sonrasında da devam etmiş, özellikle de DTP'nin güçlü olduğu ve başarı elde ettiği illerde DTP'lilerin AKP üzerinde baskı kurduğunu ileri sürerek seçim sonuçlarını gölgelemeye çalışmıştır." (TK)