Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Konrad Adenauer Vakfı ile 22 Kasım'da gerçekleştirdiği Yerel Medya Eğitim Seminerleri'nin 2008 yılı Değerlendirme Toplantısının bildirgesi yayımlandı.
Bildirgede, "İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özellikle ifade ve haber alma özgürlüğü korunmalıdır. Medyanın bağımsızlığı ve sürekliliğinin sağlanabilmesi için siyasal makamlarca müdahale edilmemesi esastır" denildi.
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde kabul edildiği gibi, herkesin bilgiye ve habere ulaşma, haber alma, elde ettiği bilgi ve haberi yorumlama, tek başına veya toplu olarak özgürce düşüncelerini açıklama, yayma, ifade etme ve eleştiri hakkına sahip olduğu vurgulanan bildirgede, Ceza Yasası'ndaki (TCK) hakarete ilişkin maddelerden gazetecilere açılan hakaret davaları yüzünden para ve hapis cezaları uygulandığına yer verilerek, "Çeşitli güç odaklarınca gazete ve gazeteciler baskı altına alınıyor" dedi.
Tekelleşme ve yabancı sermaye sınırlandırılmalı
TGC'nin İstanbul Cağaloğlu'da bulunan Burhan Felek Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen toplantının bildirgesinde Anadolu'dan çeşitli cemiyetlerin 32 temsilcisi ve TGC'nin 5 temsilcisi imza attı.
Gazetecilerin içinde bulunduğu ekonomik şartlara işaret eden bildirgede, "Yaşam mücadelesi veren yerel medyada basın kuruluşları özellikle mali açıdan yok olma noktasında. Tekelleşmenin önlenmesi ve yabancı sermayenin sınırlandırılması için gecikmeksizin yasal ve idarî düzenlenmeler yapılmalı" mesajı çıktı.
Bildirgede yer verilen tespitler
Gazetecilerin sansür ve oto sansürle mücadelesi desteklenmeli; yürütme organları kamu görevlileri ve yasama organı, halkın bilgi edinme hakkı olan "basın özgürlüğü" ve "ifade özgürlüğü"nü insan temel hak ve özgürlüklerin omurgası olarak kabul etmelidir. Aksi takdirde sansür ve her türlü sınırlandırmanın sürekli arttığı, gazetecilerin yargılandığı veya hapse girdiği, ceza tehdidi altında görev yaptığı bir ülke konumundan çıkamayacağımızı yeniden anımsatırız.
Son dönemde gerek yaygın gerek yerel medya üzerindeki baskı ve tartışmalar ile iktidar yanlısı bir medya yaratma çabaları kaygı ile izlenmektedir.
Ekonomik kriz bahane edilerek gazeteci çıkarılamaz
Gazetecilik mesleğinin kişisel çıkarlar için kullanılması, özellikle seçim dönemlerinde ortaya çıkan ve sadece ilân gelirleri elde etmeyi amaçlayan naylon gazeteler yayınlanmasının önlenmesi için gerekli duyarlılık gösterilmelidir. Bu konuda Basın İlan Kurumu, valilikler ve basın meslek örgütleri daha etkin çalışmalı.
Gazeteciler, 212 sayılı yasayla değişik 5953 sayılı Basın İş Yasası hükümlerine uygun olarak çalıştırılmalı ve yasal iş güvenceleri ile tüm hakları sağlanmalı. Yıpranma hakkı gibi kazanılmış yasal hakları ellerinden alınan basın çalışanlarının, bu hakları iade edilmeli.
Ekonomik kriz bahane edilerek basın sektöründe de işten çıkarmaların başlaması endişe verici. İş kayıplarına karşı gazetecilerin mağduriyetinin önlenmesi konusunda hükümet işveren ve sendikaların sorumlu davranması beklenmektedir. (EÖ)