İstanbul Cihangir Otel'de 18-19 Eylül'deki İfade Özgürlüğü atölyesi "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kişisel Başvuru Yolu", "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve İfade Özgürlüğü", "Kişilik Hakları- Manevi tazminat davaları ve cevap hakkı", "Yazılı basın ve hukuki düzen, RTÜK kararları, Anayasa değişiklileri ve Uyum Yasalarının ifade özgürlüğü açısından değerlendirilmesi" başlıklarıyla gerçekleşti.
Danışman Nadire Mater'in BİA2 anlatımıyla başlayan çalışmada Medya Özgürlüğü Gözlem Masası yönetmeni Erol Önderoğlu da Fikret İlkiz danışmanlığında yürütülen Hukuk Birim faaliyetlerini aktardı.
İfade özgürlüğü atölyesi 2005 ve 2006'da olmak üzere yeni katılımlarla iki kez daha tekrarlanacak.
Tanrıkulu : "Mahkeme, yazılmamış tarihi yazdı"
Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kişisel Başvuru Yolu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi" başlıklı sunumunda deneyimlerini aktardı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin geldiği süreç ile ilgili bilgi verdi.
İş hacmi nedeniyle AİHM'in dönüşüme gittiğini belirten Tanrıkulu, gelinen noktada AİHM'in hem gerekçeli karar yazmaktan kurtulmak hem de Türkiye aleyhindeki kararları azaltmak için saatlerce avukatlarla telefonda görüşüp onları dostane çözümü teşvik ettiğini savundu.
Mahkemenin önemine de işaret eden Tanrıkulu, "Güneydoğu'da yaşanmış ama yazılmamış bir tarihin bu mahkemenin icraatlarıyla yazılı hale gelmesi, ihlale karışan devlet görevlililerinin Türkiye'de yargıdan kaçarken bu mahkemeye ifade vermeleri işlevselliği de ortaya koyuyor" dedi.
Gemalmaz : "Hukukçu 10. maddeyi dar yorumluyor"
Prof. Dr. Semih Gemalmaz, "AİHM ve İfade Özgürlüğü" başlığıyla bir başlıklı sunumunda yoğun reform çalışmalarının yapılanları anlamada hukukçuya zorluk çıkardığını savunarak, "Biz profesyonel hukukçular, içerikteki bu yoğunluk nedeniyle süreci tam anlamadığımız için bu hızlı değişimi kestirmeden olumlamayı tercih ediyoruz" dedi.
Türkiye'de bazı avukatların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğünü güvence altına alan 10. maddesinin sınırlandırıcı hükümlerini inkar ettiğini ifade eden Prof. Dr. Gemalmaz, hukukçuların, ifade özgürlüğüne müdahaleleri AİHM'e taşırken AİHS'nin 10. maddesini dar yorumladıklarını söyledi.
Prof. Dr. Gemalmaz, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamına giren sorunların veya "Ben bu sanatın içine tükürürüm" sözlerinin de bu kapsama girebileceği söyledi.
Gemalmaz "Yatay sorumluluk" olarak nitelendirdiği, iki vatandaş arasında yaşanan fakat devletin sorumluluğu da içeren durumların da AİHM'de hak aramaya konu olabileceğini ifade etti.
Keskin : "Muhaliflik, tahrik gerekçesi yapılıyor "
Avukat Eren Keskin "Kişilik Hakları, Manevi Tazminat Davaları ve Cevap Hakkı" başlıklı sunumunda, İnsan Hakları Derneği (İHD) çalışmaları çerçevesinde ve avukat olarak yaşadığı mağduriyetlerle ilgili örnekler verdi.
Muhaliflerin açtıkları davaların daha da önemsenmesi gerektiğini savunan Keskin, Yargıtay'ın "haksız kışkırtma" ilkesine dayanarak tazminat tutarında indirime gittiğini, muhalif düşüncenin de indirime gidilmesine gerekçe oluşturduğunu söyledi.
Keskin, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle "Hürriyet" gazetesi yazarı Fatih Altaylı'ya açtığı 2 milyar liralık manevi tazminat davasının 500 milyon lira tazminat ile sonuçlanmasını şöyle açıkladı : "Mahkeme, 'devlet aleyhindeki sözleri', 'geçmişte cezaevinde kalmamı' tahrik olarak değerlendirdi".
Keskin'in sunuşu, atölyeye katılan hukukçuların manevi tazminat davalarında "tazminat yoluyla zenginleşme" ve "caydırıcılık" unsurlarının tartışılmasını sağladı.
İlkiz : "TCK Tasarısı 'Uyum'u aratacak"
İletişim Hukukçusu avukat Fikret İlkiz, atölyenin ikinci gününde "Yazılı Basın ve Hukuki Düzen; RTÜK Kararları ve Karar Değerlendirmeleri; Anayasa ve Uyum Yasaları ile Yapılan Değişiklikleri ve İfade Özgürlüğü Açısından Değerlendirilmesi" başlığıyla bir sunuş yaptı.
Geçmişte 5680 Sayılı Basın Kanunu'ndan yapılan yargılamalara beş yıl görev yaptığı yazı işleri müdürlüğü döneminden örnekler veren Av. İlkiz, bu davalarda para cezalarının ağırlığına dikkat çekti.
9 Haziran'da kabul edilen 5187 Sayılı Yasanın ifade özgürlüğünü genişleten bir düzenleme olmadığını savunan Av. İlkiz, "TCK Tasarısındaki düzenlemeler Uyum Yasaları ile gelinen noktayı aratacak düzeydedir" dedi.
Elektronik ortamdaki yayınlarla ilgili de İlkiz, "elektronik posta mesajları, İnternet gazeteleri de TCK Tasarısında basın yayın araçları tanımına giriyorlar" diye konuştu.
İlkiz, TCK Tasarısında, "İntihara özendirme", "haberleşmenin gizliliği", "hakaret", "özel hayatın gizliliği", "kamu barışına karşı suçlar", "müstehcenlik", "fiyatları etkileme", "adliyeye karşı suçlar", "genital muayene", "devletin organlarını aşağılama", "halkı askerlikten soğutma", "temel milli yararlara karşı hareket", "devlet sırrı" gibi başlık ve kavramlara ilişkin düzenlemelerin basın ve yayın organlarına ceza getirdiğini belirtti.
İlkiz, bu düzenlemelerin gelecekte basın için önemli sorunlara yol açacağı uyarısı yaptı.
Günaydın : "Sansüre yol açabilir"
İlkiz'den sonra söz alan Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Araştırma Görevlisi Barış Günaydın, son olarak yürürlüğe giren 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun önceki yasaya göre olumlu ve olumsuz yanlarını aktardı.
Karşılaştırmalı analizinin ardından Günaydın, 5187 Sayılı Kanuna göre, beyannamelerin Savcılığa vermesinin yanlış olduğunu, "yargıyı etkileme" maddesinin sansüre yol açabileceğini, para cezaların ağır olduğuna ve bazı kavramlarının da net olmadığını ifade etti.
Katılımcılar
Atölyeye, Ulaş Karan (Düşünce Suçuna Karşı Girişim), Derya Hayva (Van Prestij Gazetesi Hukuk danışmanı), Barış Günaydın (Anadolu Üniversitesi), Meriç Tümer (Adana Barosu), Muhammet Tokat (Muğla Barosu), Nuray Özdoğan (Ankara Barosu), Zeki Tezel (Çanakkale Barosu), Fatma Özbay (İstanbul Barosu), Fethiye Çetin (İstanbul Barosu), Meriç Eyüboğlu (İstanbul Barosu), H. Kemal Elban (İstanbul Barosu), Gamze Özdemir (Bursa Barosu), Meryem Kavak (İstanbul Barosu), Reşit Yalçın (Diyarbakır Barosu), Sabih Ataç (Batman Barosu), Mustafa Bayram Mısır (Ankara Barosu), İsmail Kıray (Edirne Barosu), Hüseyin Aygün (Tunceli Barosu), Leman Yurtsever (İnsan Hakları Derneği), Bedri Kuran (Mersin Barosu), Zeynep Alar (Diyarbakır Barosu), Sabri Çepik (Şanlıurfa Barosu), F. Veysel Sönmezsoy (Siirt Barosu), Ş. Can Atalay (İstanbul Barosu), Mehmet Ali Koç (İzmir Barosu), Ertuğrul H. Yeşildal (Alanya-Antalya Barosu) katıldılar. (EÖ)