Garajistanbul nasıl ortaya çıktı?
Türkiye'de 1990'lı yılların ortasıyla birlikte gelişmeye başlayan çağdaş gösteri sanatları kültürünün yapı taşlarından olan Beşinci Sokak tiyatrosunun kurucularından Mustafa Avkıran ve Övül Avkıran kendi tiyatrolarının onuncu yılı için bir mekan bakarken bu garajı buldular. Daha sonra bu garajı hepimizin kullanabileceği bir yere dönüştürmek istediler. Sanatçı, destekçi arkadaşlarını, seyirci arkadaşlarını yanlarına katıp Garajistanbul projesini gerçekleştirdiler.
Garaj İstanbul'un yönetim yapısı nasıl?
Garajistanbul şu anda 20 sürekli çalışanı olan, içinde 200-250 tane sanatçının iş yaptığı, 100'den fazla kurumsal ve bireysel destekçiye sahip. Garaj'ın bugüne kadar 15 bin seyircisi oldu, basında 512 kere görüldü. Garajistanbul Avrupa'da üç tane ortağı olan ama Hollanda hükümetinin en özel destek verdiği ve şu anda uluslararası bir kültür alanına dönüşen bir yapı. Garajistanbul'u Türkiye'nin sivil kültürel projesi olarak adlandırıyoruz.
Garajistanbul'un duruşu, iddiası nedir?
Bağımsızlık, bağımsız kalabilmek ve bugünü şimdiyi ifade edebilmek. Politik olmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz, bundan kastımız siyaset yapmak değil. Biraz homopoliticus, kişi olarak farkında olmak. Farkındalık en önemli meselemiz. Bedeninin farkında olması, bedeninin ilişki kurduğu çevrenin ve dünyanın farkında olması. Mesela bir kadın oyunu sergilenecek "Oyunu bozuyorum' diye, bu senenin en sert oyunlarından biri olacak. Çünkü oyunu bozduklarında kadınlar kendi bedenlerine ve cinsel organlarına nasıl sahip çıkmak istediklerini anlatacaklar.
Garajistanbul çok farklı kesimlerin yan yana durabildikleri bir otopark. Nasıl ki arabalar markalarına ve plakalarına bakmaksızın garajda yanana duruyorsa, Garajistanbul'da da yan yana durmak mümkün. Bu çoğalarak büyüyen bir proje oldu ve buranın de en önemli tarafı bir kooperatif olması, Garajistanbul sanat üretimi ve pazarlama kooperatifi. Kar amacı gütmeyen bir kuruluş.
Mekan olarak neden Beyoğlu?
Pera, Anadolu ve İstanbul'un aslında Avrupa kapısı olmuş hep, Anadolu'nun birikimi bir şekilde İstanbul'dan Avrupa'ya akmış, bunun da çıkış kapısı Pera olmuş. Türkiye'de gösteri sanatı denilen şey de Pera'da başlamış, ilk Türkçe tiyatro Naum tiyatrosunda Pera'da oynanmış. Tüm bunları birleştirdiğimiz zaman bizim bir ayağımız Pera'da ve bir ayağımız da Avrupa'yı Anadolu'yu dolaşıyor. Bir ayağımızın İstanbul ve Pera'da olması, bizlere hem kadim değerlerle hem de yeni olanla ilişki kurmamızı sağlayabilmesi açısından önemli bir olanak sunuyor.
Hedef kitleniz kimler?
Bizim hedef kitlemiz yok, aslında bizim hedef duygumuz var. Biz çeşitliliği görmek ve çeşitliliğin dil bulabilmesini istiyoruz. Biz Garajistanbul'da bugüne kadar çok farklı ülkelerden, Türkiye'nin içinde çok farklı kültürlerden insanlar gördük ve bugüne kadar benim garajda gördüğüm kimse beni şaşırtmadı. Hiç kimsenin bugüne kadar garajda birini görüp de 'bunun burada ne işi var?' dediğini görmedim. Burada gelip bir konserde halay çeken işçileri, türbanlı kızları, işadamlarını da aynı çatı altına görebilirsiniz. Garajistanbul bir buluşma noktası olabildi.
Çok kültürlülüğün yer aldığı işlere yer verecek misiniz?
Mustafa ve Övül Alkıran'ın tasarımını yaptıkları Aşure oyununda 12 farklı Anadolu Dilinde 25 adet türkü söyleniyor ve Aşure oyunu bu sene burada devam edecek. Aşure zaten çokkültürlülüğün dert edileceği bir oyun olarak sahnelenecek. Biz çokkültürlülüğün yaşatılmasını savunuyoruz, kültürel çeşitlilik çok önemli bir zenginlik.
Sizce İstanbul'daki kültür tüketimi hangi boyutta?
İstanbul şu anda Avrupa'nın en heyecan verici kültür merkezlerinden bir tanesi. Hem yerel sanatçılar hem de yapılan işler için heyecan veriyor. İstanbul'da şu an kültürel ve de alan olarak boşluklar var. İstanbul'da dans yapmak şu an başka yerlerde dans etmekten daha heyecan verici mesela. Şu anda burada dansın üretimi yenilik ve farklılık açısından dünyada başka bir şey söyleyebilecek duruma geldi. Müzik için de öyle, şu an çok farklı ve tuhaf bir ritm var. Bütün bunlarla birlikte büyük bir ticari ve kitlesel kültür tüketimi de pompalanmaya çalışılıyor, orada popüler olan popülist bir tavrın fazla kalıcı olması mümkün olmayan ama aslında büyük şehirlerin de ihtiyacı olan tavırlar var. Sadece bunlar oluyor olsa üzücü olabilir ama bir taraftan da avangard, bağımsız işler oluyor. Bir yandan Garajistanbul gibi bağımsız ama kitlesel, bir taraftan daha kirlenmemiş, steril, kapalı gruplar, sahneler ve gençler var. Bir şeyler yapmak istiyorlar ve tüm bunlar çok heyecan verici küçük sanat alanları da oluşturuluyor.
Bilet fiyatlarını karşılayamayanlara ne gibi kolaylıklar sağlamayı planlıyorsunuz?
Öğrencilere indirimimiz var. Şu anda da bazı destekçilerle görüşüyoruz ve haftanın belirli günleri veya ayın içinde dört-beş günü 'gençlik günü' ilan edip 15-25 yaş arası gençlerin çok cüzi bir miktarla performansları izlemelerini sağlayacak bir destek arayışı içersindeyiz..
Gelen tepkiler nasıl?
Tepkileri değerlendirmek ve bu ağı sağlamlaştırmak istiyorduk. Mesela bir kere bir seyirci bizi arayıp 'dün izlediğim ne biçim bir oyundu, bunu kaldırın' dedi, bu bence çok önemli bir şey. Ben bu tepkileri olumlu veya olumsuz çok değerli buluyorum. Bazı oyunlardan sonra yarım saat ağlayan insan da gördüm. Tepki verilmesi çok önemli, popüler işler bizim tepki ve duygularımız manipüle etmek üzerine kurulu. Toplu bir duygulanım yaratmak üzerine kuruluyor popüler işler. Esas olan tepki verilmesini sağlamak ve bu tepkiyi çıkartabilmek. Biz insanların duygularını manipüle etmek yerine, kendi duygulanımlarını yaşamasını sağlamak istiyoruz.
Gelecek sezon için neler planladınız?
Garajistanbul Pro adlı bir prodüksyon birimimiz var. Ağustos 2007 - Haziran 2008 programını yaptık. İlk başta bu programı uygulayacağız, her Pazartesi ve Salı dans, diğer günler müzik, tiyatro ve arada başka projeler olacak. Biz bu yıl 'kendini yeniye bırak' sloganıyla yola çıkıyoruz. Buraya gelmek cesur bir iş, burada yapılan alışılan, bilinen işler gibi değil, yeni işler, o yüzden kendini yeniye bırak diyeceğiz, seyircilerden de yeniye katılmasını bekleyeceğiz.
Bizi heyecanlandıran bir başka şey ise Garajistanbul'un üst katına da çıkıyoruz ve garaj üst katın da dahil olduğu bir eğitim, üretim ve buluşma mekanına dönüşecek. Seneye atölye çalışmaları yapmak istiyoruz, provaları bir eğitim sürecine dönüştürmek istiyoruz. Bütün gün garajın içersinde vakit geçirilmesini istiyoruz. Şu anda planladığımız atölye çalışmaları var. Bir de aynı zamanda Anadolu'da, Kuzey Ege'de bir akademinin, bir çalışma kampının, uluslararası bir buluşma, çalışma, üretme noktasının hazırlığı içersindeyiz. Ağustos ayında 'Müzik Yeniler' adlı konser serisine ve Eylül'de de 'İyi Dans' projesine yer vereceğiz.(NK/EÜ)
* Garajistanbul'la ilgili daha fazla bilgi ve etkinlik programına ulaşmak için web sitesi: www.garajistanbul.com