Bebek acil hastalarını anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek ölümlerine sebep oldukları iddia edilen 57 sanığın yargılandığı “Yenidoğan Davası” davasında 6. duruşma bugün görülüyor.
9 Eylül’de yapılması planlanan duruşma, mahkeme kararıyla öne çekilerek 4 Eylül’de (bugün) Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Duruşmada, hayatını kaybeden 10 bebek için ayrı ayrı hazırlanan ve dava dosyasına giren Adli Tıp Kurumu (ATK) raporları gündeme alındı.
Raporda bebeklerin ölüm nedenleri, olası tıbbi uygulama hataları, sanıkların ihmali olup olmadığı, tanı ve tedavi süreçlerine ilişkin bulgular yer alıyor.
Mahkeme heyeti, bugün yapılan oturumda sanıkların ATK raporlarına yönelik savunmalarını dinliyor.
"Hiçbir bebeğin katili değilim”
Esenler Güney Hastanesi'nde Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşiresi D.A. Mahkemede yaptığı savunmada ATK raporlarındaki suçlamaları kabul etmedi. A. özetle şöyle konuştu:
“Aleyhime verilen ifadelerin hiçbirini kabul etmiyorum. Raporun bu şekilde geleceğinden emindim. Ancak ben Kaya bebek veya hiçbir bebeğin katili değilim. Yapmadığım hiçbir suçun cezasını çekmek istemiyorum. Artık sağlığımı kaybettim, tahliyemi talep ediyorum.”
Öte yandan A., Dr. R. K.nin çocuk doktoru olmadığını işe başladıktan kısa sonra öğrendiklerini söyledi.
“İlker vefat etti benim de ölmemi istiyorlar”
S.'nin savunması özetle şöyle:
"Bu bebeklere gerekenler yapıldı. Bu dava başından bu yana bir algı ile yönetildi. Bu salondaki yargı mensupları, avukatlar dahi “bebek katilleri” olarak bakıyor bize. Çünkü medyada kamuoyuna öyle yansıtıldı.
ATK raporuyla iddianamedeki kurgunun yinelenmesini yaşıyoruz. İlker vefat etti, şimdi benim intiharımı istiyorlar. Ben de ölürsem kapanacak dosya.
Bu dosya 200 klasör değildir dedim, iddianame 15 sayfa… Aynı kurguya uzman görüşü eklendi ve bu algı etrafında dönüyoruz, kimsenin yeni bir şey söylediğini düşünmüyorum.
Sağlık Bakanlığı uzman görüşünü okudu mu merak ediyorum. Dilekçe yazdım. Bu uzman görüşünü sordum, Sağlık Bakanlığı “oraya gönderdim buraya gönderdim” diye yanıt veriyor. CIA ile istihbarat ile alakam yok. Dosyada 22 açık var. Çarşaf çarşaf.. Bu tapelerin ham verilerini biz de dinleyelim,
Biz gerçekten tapelerdeki konuşmaları o şekilde mi yaptık? Tape kayıtları delil niteliğini kaybetmiştir.
6 ay izlenmiş bu bebekler, her seferinde denetlemeye gidilmiş, neden otopsi yapılmadı? SGK ile ilgili yolsuzluk soruşturması sürüyordu neden denetleyip gelmediniz? O hasta orada yatarken gelip denetleseydiniz, bir algı oluşturuldu
Dosyanın arkasında karanlık güç vardı. Deniz Vatan şubede benle aynı hücrede kaldı. Neden kaldı?
Yandal uzmanı neden dosyaya dahil edilmedi? Görüşlerine başvurulmadı neden? ATK raporunun tape kayıtlarından bağımsız olması gerekir. Böyle bir dosya olmamalı."
Duruşma bir sonraki gün devam edecek.
Davanın geçmişi
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklarca hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'dan yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların, uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın büyük kısmının sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi yerine maddi açıdan en fazla kazancın elde edilmesi olduğu iddianamede yer alıyor.
İstenen cezalar
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
"Ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı"
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Öte yandan Yenidoğan Davasına ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.
Bu arada, davanın sanıklarından İlker Gönen, Antalya'da tutuklu bulunduğu cezaevinde 1 Şubat'ta intihar etmişti.
Ana dosyayla birleştirildi
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca Yenidoğan Davası'na yönelik Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının fezlekesi doğrultusunda hazırlanan 57 sayfalık iddianamede ise 13 kişi "şüpheli", Sosyal Güvenlik Kurumu "suçtan zarar gören" olarak yer alıyor.
Firari hemşire Serenay Şenkalaycı'nın iki dosyada da şüpheli olarak yer aldığı iddianame, Yenidoğan Davasına ilişkin Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması devam eden ana dosyayla birleştirilmişti.
Öte yandan mahkeme başkanı, cumhuriyet savcısını tehdit eden sanık Mustafa Kemal Zengin'in dosyasını ayırmış, davadaki sanık sayısı 57 olmuştu.

"Yenidoğan Davası" davasında 5’inci duruşma: 19’u tutuklu 58 sanık yargılanıyor

'Yenidoğan davası' haberi nedeniyle gazetecilere dava
(GÖ/EMK)











