Avrupa Birliği (AB) sürecinde önemli tartıışma konularından biri olan Vakıflar yasası nihayet çıktı.
Yasa öncelikle, Vakıflar Hukuku alanında ikili yapıya son verdi. Çünkü bu yasanın tüm vakıfları medeni kanun ile eşitlemesi öncesinde iki hukuk uygulanıyordu: Biri Osmanlı'dan kalan vakıflar hukuku, diğeri ise medeni kanuna göre kurulmuş vakıflara uygulanan hukuk.
Yeni Vakıflar kanunu, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veto ettiği dokuz maddenin Meclis Genel Kurul'unda kabul edilmesi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onaylamasıyla yürürlüğe girmişti.
Yabancılar vakıf kurucusu olabilecek
Yeni yasayla yabancılara vakıf kurucusu ve yöneticisi olmanın yolu açıldı, ayrıca bu güne kadar izne tabii olan birçok uygulama konusunda da Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bildirim yeterli kılındı.
Ancak Cemaat vakıfları açısından Yasanın hâlâ tartışmalı maddeleri var. Öncelikle azınlıklar konusunu "mutakabiliyet" esasına bağlayarak gayrımüslim Türkiye vatandaşlarına rehine muamelesi yapılması uygulamasının izleri bu yasada da mevcut. Yani vatandaşlara mutakabiliyet uygulaması hala geçerli.
Yabancılara izin, gayrımüslim vatandaşlara engel
Yasanın 5. maddesi, "Yeni vakıflar; Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre kurulur ve faaliyet gösterirler" diyor. Medeni kanun'un 101/4. maddesi, "cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla vakıf kurulamaz" diyor. Bu da uygulamada yabancılara yeni vakıf kurma izni verilirken, gayrımüslim vatandaşlara vakıf kurmanın önünde engel teşkil edebilir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı en üst seviyedeki karar organı olan Vakıflar Meclisi'nin oluşumu da sorunlu görünüyor. Yeni bir organ olan bu Meclis, on beş üyeli olacak. Bürokrasi ağırlıklı bu karar organında, vakıf temsiliyeti oldukça azınlıkta.
El konulan mallara ne olacak?
Yasa, mahkeme kararıyla azınlık vakıflarının elinden çıkan malların iadesini öngörüyor. Ancak mazbataya alınan vakıf mallarının iadesini içermiyor. Çok sayıda mazbut vakfı bulunan Rum cemaati için olumsuzluk teşkil ediyor.
Geçici 7. madde, Vakıflar Meclisi'nin olumlu kararını almak ve 18 ay içinde başvurmak şartıyla, azınlık vakıflarının bazı malları kendi adlarına kaydettirebileceğini söylüyor:
"1936 Beyannamelerinde kayıtlı olup, halen tasarruflarında bulunan nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar..."
Yani 60 sonlarından itibaren gasp edilmiş ve 3. şahıslara satılmış malların üzerine azınlık vakıflarının soğuk su içmesi gerekiyor. Prof. Dr. Baskın Oran'ın İletişim yayınları'ndan çıkan Türkiye'de Azınlıklar adlı kitabındaki verilere göre 2002'den beri bu vakıfların tapuya kaydettirmeye muvaffak oldukları bütün malların oranı yüzde 21,8'den ibaret. (MÇ/GG)
* Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) Eski Vakıflar Mevzuatı'yla Yeni Vakıflar Kanunu hükümlerini karşılaştıran bir çalışma yaptı. Çalışmanın tam metni için buraya tıklayınız.