Beyazıt’ta 30 yıl önce 7 öğrencinin ölümü, 50 öğrencinin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıya ilişkin 3 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul Sultanahmet Adiyesi, 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Latif Aktı ile Özgün Koç katılmadı.
Gıyabi tutuklu olarak aranan eski polis memuru Mustafa Doğan ise yakalanamadığı için duruşmada hazır edilemedi. 5 yıldan beri davayı protesto amaçlı izlemeyen müdahil avukatlar Cem Alptekin ve Hilmi Hanta’nın da aralarında bulunduğu 25 avukat da duruşmada hazır bulundu. Davaya müdahil yaklaşık 100 avukat var.
Alptekin, delil toplanmasına ilişkin talepleri kabul edilmesine karşın MİT ve İçişleri Bakanlığından talep edilen belgelerin gönderilmediğini ifade ederek, mahkemenin yargılamayı yürütüp sonuçlandırmasının önünün bağlanmak istendiğini öne sürdü.
Hazırladığı 23 sayfalık yazılı dilekçesini özetleyerek okuyan avukat Hanta da 16 Mart olayının ülkenin içinde bulunduğu koşullardan bağımsız olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, suçun sadece cinayet olmadığını kaydetti.
Hanta, mahkemenin bu davada basit bir cinayetten fazlasını araştırdığını belirterek, davalara katılmadıkları son 5 yıllık zaman sürecinde sadece yakalama kararı bulunan sanığın akıbetinin sorulduğunu ifade etti.
Yeni TCK’de zaman aşımı süresinin 45 yıl olduğunu anımsatan Hanta, “Bu dava kapatılmamalıdır. Bu, haksız yere hayatlarını kaybedenlere borcunuzun gereğidir” dedi. Mahkeme heyeti de avukat Hanta’nın talebini yazılı dilekçesiyle ibraz ettikten sonra naip hakim konusunda talebin değerlendirilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
16 Mart Katliamı
30 yıl önce İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde, öğle saatlerinde, üniversiteden çıkan bir grup solcu öğrenci üzerine bomba atıldı. Saldırı sonucu, Hatice Özen, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl ve Murat Kurt olay yerinde, Cemil Sönmez kaldırıldığı hastanede ölmüş, 50 kişi de yaralanmıştı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 20 Mart'ta "Faşizme İhtar" adıyla işi bırakma eylemi gerçekleştirdi. Polis Memurları Dayanışma Derneği (Pol-Der) İstanbul Şubesi Başkanı, bombalı saldırı istihbaratının olaydan 10 gün önce üniversitedeki polis amirliğine bildirildiğini açıkladı.
Bu uyarıyı dikkate alması gerekenlerden biri de üniversitedeki polis noktasında görevli Reşat Altay'dı . Fakat Altay, o gün öğrencileri genel uygulamanın aksine, ön kapıdan çıkmaları için yönlendirdi. Rütbe almayı sürdüren ve son olarak Trabzon Emniyet Müdürü olan Altay, Hrant Dink cinayetinde "ihbarı" değerlendirmediği gerekçesiyle görevden alındı.
Olayın sanıkları olduğu ileri sürülen geçtiğimiz günlerde ölen eski Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili Mehmet Gül'ün de içinde bulunduğu beş ülkücü delil yetersizliğinden beraat ettiler. Zamanaşımına bırakılan dosya, bir grup avukat tarafından 16 Mart 1995'de yeniden açıldı, yargılama sürüyor. (EZÖ)
* Bu haberi Ntvmsnbc.com'dan yararlanarak derledik.