Milli Eğitim Bakanlığı iki yıl önce ilk ve ortaöğretim müfredatında aldığı yenileme kararı doğrultusunda bir takım değişiklikleri aşamalı olarak uygulamaya geçiriyor.
Altıncı sınıflar için öngörülen değişiklikler geçen yılki pilot uygulamanın ardından bu yıl Türkiye genelinde geçerli olacak. Yedinci ve sekizinci sınıflar da iki yıl içinde, eski müfredatı tamamen terk edecek.
Hafta sonu açıkladığı "2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu" başlıklı raporunda yeni müfredat uygulamalarını da değerlendiren Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ve uygulanan yeni müfredat programının, piyasacı eğitim politikaların bir ürünü olduğundan, Türkiye koşullarını yansıtmadığı görüşünde.
Eşitsizlik gidermek yerine daha da derinleştiriyor
"Eski müfredatın ezbere dayalı, düşünmeyen, sorgulamayan, tartışmayan bireyler yetiştirmeyi ilke edindiği elbette ki inkar edilemez" diyen Dinçer yeni müfredata yönelik eleştirilerini şöyle sıraladı:
* Yeni müfredat ders konuları Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde, Avrupa ve ABD'de okutulan ders konularından neredeyse bire bir kopya edilmiş.
* Müfredat programının ülkenin sosyoekonomik gerçekleri ile örtüşmemekte, ülkenin her köşesinde aynı koşulların geçerli olduğu varsayımına dayanıyor.
* Eğitimdeki eşitsizlik giderilmek yerine daha da derinleştirilmiş. Eğitim için gerekli araçların çoğunlukla velilerden istenmesi, öğrenci velilerinin ciddi tepkilerine neden oluyor.
* Ders kitabı, çalışma kitabı, defter, sözlük ve yazım kılavuzunun her gün okula getirilmesi, çocukların çantalarında ağırlık yapmış ve ileri yaşlarda çocuklarda kemik hastalıklarının görülmesine davetiye çıkarılıyor.
Amaç "gerçekçi ve çok yönlü insan" yetiştirmek olmalı
Eğitim Sen olarak, müfredat programı uygulanırken piyasasının isteklerinin değil, toplumun gereksinimlerinin dikkate alınmasını istediklerini ifade eden Dinçer, talep ve önerileriniyse şöyle sıraladı:
* Çocuk, bireysel değerlerin (kavrayabilme, beceri geliştirebilme vb.) yanı sıra toplumsal değerlere (eşitlik, adalet, paylaşım, birlikte iş yapma vb.) göre de eğitilmeli. Bu evrensel ilkeler, müfredatın temelini oluşturmalı.
* Müfredatta yer alan konu amaç, hedef, öğretim ilke, yöntem ve kavramların, çocukların sosyal ve kültürel gelişim düzeyine uygun olmasına mutlaka dikkat edilmeli.
* Müfredat programı kesinlikle sınav ve not sistemi üzerine kurulmamalı. Sınav ve not sistemi, geliştiren değil, eleyen ve seçen bir sistemin ürünü.
* Ölçme ve değerlendirme, öğretmen-öğrenci-veli üçgeninde kurulmalı ve sadece nicelik değil, niteliğin ölçülmesine ve geliştirilmesine önem verilmeli.
* Müfredat programının hedefi, "mutlu birey" değil, "gerçekçi ve çok yönlü insan" yetiştirmek olmalı. Çocuklar, istedikleri her alanda bilgilenme, beceri geliştirme ve değer kazanma hakkına sahip olmalıdır.
Yeni müfredatla gelen farklılıklar
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı 2004-2005 öğretim yılında yeni bir öğretim programı yürürlüğe koydu. Yeni program, eski sisteme göre önemli farklar içeriyor:
* Yeni sistemde amaç, öğrencinin yaratıcılığını ortaya çıkarmak . Nihai amaç ise karmaşık sorunların altından kalkabilen bireyler yetiştirmek.
* Öğretmenlere de "takım oyuncularını motive eden koç" rolü biçiliyor. Eski sistemde 5 yılda bilgi küpüne döndürülen öğrenciler şimdi konuları 8 yıla yayılmış olarak görüyor.
* Hangi bilginin, kaç yaşında öğretileceği de düzenlendi. Örneğin ilköğretimin ikinci kademesinde okutulan trafik ve ilkyardım dersi 4 ve 5. sınıf seviyesine alınırken, dil bilgisi konuları daha üst sınıflara kaydırıldı.
* Eski sistemi rafa kaldıran sebeplerin en önemlisi, verilen eğitimin yaşamdan kopuk olmasıydı. bu nedenle eğitim sisteminin içinde düşünme eğitimi ve halk kültürü gibi seçmeli dersler, sunum ve projeler, daha fazla satranç- spor-sanat etkinlikleri girdi.
Kağıt üzerinde yeterli ama altyapı yok
Ancak kağıt üzerinde yeterli görünen yeni müfredat, uygulamada altyapı yetersizliklerine takılıyor. Eğitim-Sen'in raporuna göre, yeni program yaratıcılığa dayalı ancak okullarda yeterli laboratuvar, CD, VCD, bilgisayar yok.
Proje ödevleri zor ve uzun. Proje malzemeleri kolay elde edilemiyor. Aileler ekonomik yönden de zorlanıyor. Birleştirilmiş sınıflarda, yaş gruplarına uygun etkinlik yapılamıyor sınıflar kalabalık. Oturma düzeni grup çalışmalarına uygun hale getirilemiyor.
İlköğretimde el yazısına geçildi ama ders kitapları temel dik harflerle basılı. Bu farklılık okula yeni başlayan öğrencilerin heceleri karıştırmasına yol açıyor, okuma hızını yavaşlatıyor.
Dil bilgisi konularını üst sınıflarda gören öğrenci, alt sınıflarda yazım kurallarını iyi öğrenemiyor. Matematikte dört işlem çalışmaları ve konulara ayrılan zaman yetersiz, konuların ünitelere dağılımı düzensiz. (KÖ)