Okuldan Haber Odası 2015 (OHO) eğitiminin dördüncü gününde katılımcılar Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu Sosyal medya ve mobil habercilik ile ilgili bilgi verdi.
Yanardağoğlu yurttaş gazeteciliğinin internetin kullanıma girmesinden önce de var olduğunu ancak ilk kez 2005'teki tsunami faciası ve Londra, Madrid metro patlamalarının ardından medya kuruluşlarına gelen görüntü ve bilgilerle görünür olduğunu söyledi.
Oturumun ikinci bölümünde OHO 2015 katılımcılarına veri haberciliği ile ilgi veren Pınar Dağ, sayıları verirken iyi bir hikayenin de olması gerektiğini söyledi.
Gazetecinin araç sayısının artması ile bu alanın genişlediğini kaydeden Dağ, veri haberciliği için kullanılabilecek araçları anlatarak veri haberciliği örneklerini gösterdi.
Dağ: Artık veriler açık
Dağ sözlerini şöyle sürdürdü "Bu yeni araçları kullandığınız da artık etkileşimli haritalarla veriyi etkileşimli hale getirebiliyorsunuz. Açık veri kavramında Türkiye henüz o noktada olmayabilir. Artık devletler verilerini açık hale getiriyor ve bunu sürekli güncelliyor. Gazeteci de bundan faydalanıyor. Farklı meslek gruplarının bu alana dahil olması bu alanı daha fazla çekici kılıyor. Gazeteciliğin geleceği açısından da düşünürsek aslında veri her zaman haberin içindeydi ama şu anda daha hızlı daha etkin ve daha görsel bir konumda.
Etkileşimli haritalar
“Dünya nasıl bakıyor size bununla ilgili birkaç örnek göstermek istiyorum. Barrack Obama Nobel Barış Ödülü aldığı 2009 yılından bu yana ABD hava saldırılarında kaç çocuk öldüğü istatistiğini habere dönüştürerek etkileşimli bir haritaya yerleştiren örnek var. Bu haberi normal yazı olarak da verebilirdiniz ama veri gazeteciliğinin etkileşimi, size haberi harita olarak gösteriyor ve aynı zamanda basit bir yapısı var.
Başka bir çalışmada ABD'deki 6 milyon uçuş için hangi uçuş hızlı olduğunu gösteren yine etkileşimli bir haritayla desteklenmiş bir çalışma var. Bir diğer örnekte Avrupa'ya giden mültecilerin nerelerde öldükleri, hangi güzergahları kullandıkları, yolculuklarını veriler ve haritalar ile anlatan çalışma var.
Wikileaks ile başladı
Dağ, veri gazeteciliğinin nasıl başladığını da şöyle anlattı: “Veri gazeteciliği Wikileaks sızıntısı ve bir anda ortaya çıkan 60-70 bin datanın nasıl kullanılacağı süreciyle başladı. Örneğin HSBC bankası ile ilgili verilerin sızdırıldığı Swissleak örneğinde verileri inceleyen
Guardian 400-500 haber yaptı ve ayrı bir Swissleaks dosyası yaptı. HSBC 10 farklı soruşturmaya uğradı. Veri haberciliğinde süreç nasıl işliyor. Önce veriyi topluyorsunuz, işliyorsunuz, filtreliyorsunuz görselleştiriyorsunuz ve yayınlıyorsunuz. Araçlar olarak ise mesela 'Google refine' veriyi temizlemenizi sağlıyor. 'Open refine', 'importivo' gibi araçlar veriyi bir yerden sökmenizi çıkarmanızı sağlıyor. Yine veriyi görselleştirmek içinde farklı pek çok aracı çevirimiçi bulabiliyorsunuz. Mesela Irak'da ölen 60 bin askeri tek tek harita da bulabiliyorsunuz. Böyle bir rakam görselleştirilmiş.
Yanardağoğlu: Yurttaş gazeteciliği yeni değil
Dijital medya ile içerik üretiminin kolaylaştığını kaydeden Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu ise yeni medyanın mobil olmasının da hareket halinde iken paylaşıma olanak vermesi ile yeni bir alan açtığını söyledi.
Yurttaş gazeteciliğinin internet ile gelen bir kavram olduğunun zannedildiğini belirten Yanardağoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Yurttaş gazeteciliği daha önce vardı. Aynı şekilde alternatif medya da zaten vardı. İnternet her iki kavramı da bizim için görünür kıldı. Yurttaş gazeteciliğinin alternatif medya ile bir şekilde bağı da söz konusu. Yurttaş gazeteciliği gökten zembille inmedi. 18-19 yüzyıllarda yurttaş gazetecilerin kendini aktivist olarak gördüğü bir dönem vardı ve onlar ana akımın görmediği ama yurttaşlar için önem arz eden konuları içerden anlatmayı görev edinen insanlardı. Örneğin hardnews yani güncel habercilik Erdoğan'ın söylediğini takip edip aktarır işte yurttaş gazetecinin -acaba bu sözler benim mahallemde nasıl yankılanıyor- diye düşünerek yaptıklarını örnek olarak düşünebiliriz. Bizim bunun tekrar farkına varmamız kullanıcı türevli içeriğin yani kullanıcı tarafından üretilen içeriğin dijital olanaklar nedeniyle kolaylaşması ile oldu. Hareket halinde iken çekip paylaşabildiğiniz için de farkına varılabilir oldu.”
Yanardağoğlu yurttaş gazeteciliği kavramının 1976'da Newyork Times'da kullanıldığı ancak 1990'lara kadar popülaritesini yitirdiğini belirtti.
“1990'lı yıllarda gazetelerin, büyük basın, medya kuruluşlarının kamuoyu ile ilişkilerini koptuğu düşünülüyordu. Public journalisim, halk gazeteciliği trendi ortaya çıkıyor. okuyucu ile bağların yeniden güçlendirilmesi için ortaya çıkıyor. Özellikle Amerika'da bir yenilik olarak ortaya çıkıyor. Asıl biz yurttaş gazeteciliğini nerede ve nasıl görmeye başladık dersek, kKarşımıza 2005 Noel'inde gerçekleşen tsunami faciası akabinde de Madrid ve Londra metro saldırıları çıkıyor. Her iki olayda insanlar fotoğraflar ve görüntü çekerek bunları medya kuruluşlarına ulaştırdılar. Dijital ve mobil cihazların etkisini orada gördük. Bir anda yurttaş gazetecilik ile karşılaştık. Guardian, BBC yurttaşlardan gelen görüntüleri kullandılar. Dolaysıyla 2000'lerin başında kullanıcı tarafından üretilen içeriğin yeniden farkına vardık.”
Haberciliğin iki formu
Yurttaş gazetecilik kavramının çoğunlukla gazetecilik eğitimi almamış gazetecilikten para kazanmayan kişilerin internet üzerindeki web tabanlı faaliyetleri olduğunu belirten Yanardağoğlu, temelde iki forma ayrıldığını belirterek şöyle konuştu:
“Birinci form profesyonel gazeteci olmayan yurttaşların geleneksel medyadaki içeriği yaptığı katkıları ifade ediyor. Örneğin metro bombaları ve tsunami görüntüleri. BBC ve CNN'e sürekli videolar, görüntüler yağıyor. BBC yurttaş gazetecilik masası açıyor ve iki editör görevlendiriyorlar ve sel gibi malzeme geliyor. İşin içinde profesyonel editörler olduğu için ve onların filtresinden geçtiği için de bu duruma katılımcı gazetecilik diyenlerde var.
“İkinci formda ise yurttaşlar ‘gazeteci’ rolü üstleniyor ve bu şekilde web sitesi, blog, micro blog, twitter, facebook hesapları açıyorlar. İkinci formda profesyonel gazetecilik çalışmalarının bildiğimiz kodlarını mı kullanmalılar? Bildiğimiz etik kodlarını mı yoksa başka bir etik mi kullanmalılar? Başka bir haber dili mi kullanıyorlar? Bu form ile ilgili tartışmalar hala devam ediyor. Bunun da örneklerini 1999'da Seatle'da, Mexico'da yaşanan sivil direniş ve o direnişin medyası olma durumu var. Buna yurttaş gazetecilik değil dijital aktivizim diyenler de var. Burada da tartışmalar devam ediyor. Yurttaş gazetecilerin ana akım ile kurdukları ilişkilerde başka bir tartışma. Örneğin 140journos gibi bazı yapılar haberleri ile ana akımı besledikleri zaman mutlu oluyor. -Ana akımın alternatifi olmak istiyorsan bu seni neden mutlu ediyor- gibi sorularla devam ediyor.
Yurttaş gazetecilik neyi değiştiriyor?
Yanardağoğlu yurttaş gazeteciliğinin neleri değiştirdiğini şöyle anlattı: “Gazetecilerin ulaşamadıkları noktalardan haber akışı sağlıyorlar. Mesela 140journos bir şekilde kendi içinde bir ağ kurmayı becermiş. Aşağıdan yukarıya örgütlenen gazetecilik konusunda da problemler devam ediyor. Tepeden aşağı örgütlenme devam ediyor. Yurttaş gazeteciliği o hiyerarşiyi kırmaya çalışıyor ya da kırmak istiyor.
“Alternatif medya daha eski olmasına rağmen ile yurttaş gazetecilik ile ilişkileri var. Mesela Çapul TV ve Ekşi Sözlük gibi örnekler hem yurttaş gazetecilik hem de alternatif medya örnekleri. bianet en uzun yaşayan altenatif medya örneği.
“Yurttaş gazeteciliği dünyada internetle çıkmadı Türkiye'de de Gezi ile çıkmadı. Gezi ile daha çok bunların farkında olduk. Yurttaş gazeteciliğim bir takım riskleri de söz konusu bunlardan bir tanesi doğrulanmamış bilgi bombardımanı. Haber merkezinde olduğunuz zaman bilgileri nasıl doğrulayacağınız sorusu ortaya çıkıyor. Etik kuralların hiçe sayılması dikkate alınmaması tehlikesi doğuyor. İsimleri alternatif medya olduğu için ana akımda görülen sorunlar görünmez diyemeyiz. Onu da sorgulamamız gerekiyor.
Önemli sorular
“Size düşünmeniz için bazı sorular da sormak istiyorum. Bu soruları üç başlıkta toplayabiliriz. İlki, blogları ve yurttaş gazetecilik girişimlerini güvenilir ve inanılır buluyor musunuz? İkincisi, yurttaş gazeteciler gazeteciliğin geleceğinde nasıl bir rol üstlenecek ve sosyal medya platformlarının, kullanıcı türevli içeriklerin etkisi ne olacak? Üçüncüsü ise yeni gazetecilikte tarafsız ve objektif olmak 'out' katılımcı ve ilişkili olmak 'in' deniyor; ne düşünüyorsunuz?
Alternatif medya nasıl haber yapmalı?
“Yeni medyanın olanaklarından yararlanarak oluşturulacak bir alternatif medya sitesi nasıl gazetecilik yapmalı (alternatif medya sitesi mevcut medya düzeninde eleştirel bağımsız olmayı nasıl başarabilir). Bu sorulara verdiğiniz cevaplar ile siz de tartışmaya katılmış oluyorsunuz.
“Alternatif medya konusunda ise temel de üç yaklaşım var; onlar da bu şekilde kategoriye ayrılıyor. Bunlardan ilki belirli bir kesime (cemaat) yayın yapanlar, ikincisi ana akımın alternatifi olduğunu iddia eden ama aynı kodları kullananlar, üçüncüsü ise Sendika org. Çapul TV gibi yurttaş gazeteciliği yapan, kodları ve etik kuralları farklı yaklaşımlar. Bu üç yaklaşımın dışında rhizome (kök sap) denilen ve belirli bir misyonu olan ve bu misyon bitince sona eren yaklaşımlar var. Bu duruma örnek olarak Gezi sürecinde yayın yapan sonra susan örnekleri verebiliriz. (ZY/HK)
Pınar Dağ kimdir? |
Dağ Medya ve www.verigazeteciligi.com kurucu üyesi, Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya Bölümü’nde veri gazeteciliği dersleri veriyor, San Francisco merkezli Grassroots araştırma kurumunda iş verileri üzerine araştırmacı olarak görev yapıyor. Britanya'da London School of Journalism'de gazetecilik okudu, John Hopkins Üniversitesi'nde Veri Bilimi (Data Science) üzerine eğitim aldı. 2012’den bu yana veri gazeteciliği (Data Journalism) alanında atölyeler düzenliyor. 13 dile çevrilen açık kaynak Veri Gazeteciliği El Kitabını (Data Journalism Handbook) gönüllü çevirmen ekibiyle Türkçeye kazandırdı. Düzenli olarak güncellenen İşçi Ölümleri Açık Veritabanı projesi, Global Editors Network’ün (GEN) üç yıldır düzenlediği 2015 Veri Gazeteciliği Ödülleri yarışmasında açık veri kategorisinde final projeleri arasında yer aldı. |
Eylem Yanardağoğlu kimdir? |
Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi (Yrd. Doç. Dr.). Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ve Londra City University Gazecilik bölümünden iki ayrı yüksek lisans derecesi aldı. Doktorasını 2008’de Londra City University Sosyoloji Bölümü’nde tamamladı. Vatandaşlık- medya ilişkisi ve uluslararası iletişim alanlarında çalışıyor. |