Yeni yasa, 5953 sayılı Basın İş Kanunu'na (212 sayılı yasaya) tabi gazetecileri de belli koşullarda iş güvencesi kapsamına aldı. Bu yasa, aynı zamanda gazete, radyo ve televizyonlarda doğrudan doğruya İş Kanunu'na tabi çalışan basın çalışanlarını ve matbaa işçilerini de kapsamında bulunduruyor.
212 sayılı yasaya tabi gazeteciler için de geçerli olan yeni yasanın iş güvencesiyle ilgili hükümleri özetle şöyle:
a) 30 ve daha fazla işçi (gazeteci) çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi bulunan işçinin (gazetecinin) sözleşmesini fesheden işveren geçerli bir nedene dayanmak zorunda olacaktır.
b) Sendika üyeliği, işyeri sendika temsilciliği, sözleşmeden doğan hakların izlenmesi için işveren aleyhine idari ve adli makamlara başvurmak, hastalık ve kaza nedeniyle işe geçici devamsızlık, hâmilelik, dini, siyasi görüş gibi nedenler, işten çıkarma için geçerli bir neden oluşturmayacaktır.
c) İşten çıkarılan gazeteci için işverence geçerli bir neden gösterilmediği ya da gösterilen nedenin geçerli olmadığının mahkemece belirlenmesi durumunda, işveren gazeteciyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda kalacaktır. İşe iade kararını yerine getirmeyen işveren, işçiye (gazeteciye) en az dört ay, en fazla sekiz aylık ücreti tutarında bir tazminat ödemekle yükümlü bulunacaktır.
d) İşverenin fesih bildirimini yazılı olarak yapması ve fesih sebebini açıkça belirtmesi gerekiyor. Feshin geçerli bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü de işverene ait bulunuyor.
Sendikalı olmanın yararları
Yasa bu güvenceleri getirmekle birlikte, işçinin (gazetecinin) yeterliliğinden veya davranışlarından ya da teknolojik gelişme veya zarar etmesi gibi işletmenin gereklerinden kaynaklanan bir sebeple işveren gazetecinin işine son verebiliyor. Bu durumda iş aktinin feshi, diğer bir deyişle basın çalışanlarının işten çıkarılması geçerli bir neden oluşturabiliyor.
4857 sayılı yeni yasa, esnek çalışmaya olanak sağlayan hükümleriyle çalışanlar aleyhine bazı düzenlemeler getirse de iş güvencesi ve özellikle sendikal örgütlenmeye imkan sağlaması açısından olumlu hükümlere sahiptir. Sendikalı olmanın birçok yararları bulunmaktadır.
Örneğin Anadolu Ajansı ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) arasında yapılan son toplu iş sözleşmesine göre, basın çalışanları haftada iki gün izin yapabilmekte, yüzde 50 zamlı fazla mesai ücreti alabilmekte, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılması halinde yüzde 75 zamlı ücret ödenmekte, kıdem tazminatı her yıl için 50 gün olarak hesaplanmakta, önemli bir madde olarak istifa halinde gazeteciye kıdem tazminatı ödenmekte, bu arada çocuk, kreş, yakacak, bayram yardımı gibi ek ödemeler de söz konusu olabilmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun gazeteciler açısından getirdiği diğer bir yenilik de şudur: Eskiden, teknik hukuk açısından Basın İş Kanunu'nda hüküm bulunmayan hallerde başvurulacak kanun Borçlar Kanunu oluyordu. Şimdi ise, Basın İş Kanunu'nda hüküm bulunmayan hallerde 4857 sayılı yeni İş Kanunu'na gönderme yapılabilecektir.
Bu durumda Basın İş Kanunu'nda hüküm bulunmaması halinde, geçici iş ilişkisi, çağrı üzerine çalışma, part - time çalışma gibi atipik istihdam biçimlerini öngören yeni İş Kanunu'nun uygulanması söz konusu olabilecektir.
Kimi medya işverenleri, gazeteciler için yeni düzenleyecekleri sözleşmelerde gazetecilerin haklarını kısıtlayan ve çeşitli "tuzaklarla" dolu bu tür uygulamalara imkan sağlayan hükümlere yer verebilirler. O nedenle basın örgütlerinin ve gazetecilerin yeni düzenlenecek bireysel sözleşmelerde daha dikkatli ve duyarlı olması gerekiyor.
4857 sayılı İş Yasası'ndan alıntı: "Gebe veya çocuk emziren kadınlar için yönetmelik MADDE 88. - Gebe veya çocuk emziren kadınların hangi dönemlerde ne gibi işlerde çalıştırılmalarının yasak olduğu ve bunların çalışmalarında sakınca olmayan işlerde hangi şartlar ve usullere uyacakları, ne suretle emzirme odaları veya çocuk bakım yurdu (kreş) kurulması gerektiği Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir" demektedir.
Bu madde uyarınca çıkarılan, "bebekli ve emzikli kadınların hakları ve çocuk yurtları (kreş)" ile ilgili tüzüğün 7. maddesine göre, "100-150 kadın olan iş yerlerinde emzirme odaları, 150'den fazla kadın ulunan iş yerlerinde ise çocuk bakım yurtları (yani KREŞ) bulundurmak zorunludur. Söz konusu kreş iş yerine 250 metreden fazla uzaklıkta olmamalı, bu mesafeyi aşması halinde ise servis konulmalıdır" deniyor.
Bu zorunluluk aynı kurum içerisinde olmasına karşın personelini değişik şirketlerde çalıştırılıyor gösteren şirketleri de kapsamaktadır. (BB/YS)