"Yeni fakültelerle Boğaziçi'nin yapısını bozmak istiyorlar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2 Ocak’ta Boğaziçi Üniversitesi’ne atadığı rektör Melih Bulu’nun istifası için akademisyen ve öğrencilerin yaptığı eylemler bir ayı geride bıraktı.

“Bulu, görevi bırakır mı, süreç nereye evrilir” tartışmaları sürerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Şubat Cumartesi gecesi Boğaziçi Üniversitesi’ne Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesi açılması kararı aldı.

Tartışmalar devam ederken Cumhurbaşkanının aldığı karara Boğaziçili akademisyenler de tepkiliydi. Akademisyenler bugün yaptıkları eylemde yeni bir programın ancak şeffaf müzakereler sonucunu açılabileceğini söylediler. Yeni fakültelerle ilgili kararın iptalini ve bir kez daha Bulu'nun istifasını istediler. 

Peki,  iki fakültenin açılmasındaki amaç nedir? Kararın hayata geçirilmesi mümkün mü? Türkiye’de halihazırda 66 iletişim fakültesi varken bir yenisine ihtiyaç var mıydı?

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman İrvan, Boğaziçi Üniversitesi’ne İletişim Fakültesi açılması kararını bianet’e yorumladı.

İrvan, normal şartlar fakülte açma talebinin üniversiteler tarafından yapıldığını hatırlattı ve Boğaziçi Üniversitesi’nden böyle bir talebin gitmesi halinde bu durumun normal karşılanacağını söyledi.

TIKLAYIN-Boğaziçi'nde hukuk ve iletişim fakülteleri açılıyor

"Bugüne kadar böyle bir yola gidilmedi"

Ancak son dönemlerde üniversitede yaşanan olaylar nedeniyle talebin üniversiteden olacağına ihtimal vermediğini belirten İrvan şöyle konuştu: “Anladığım kadarıyla talep üniversiteden gitmemiş, zaten rektör yeni atandı.

"Cumhurbaşkanı kararnamesiyle üniversitelere artık fakülte açılabiliyor. Ancak YÖK yasasına bakıldığında Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi kullanması mümkün görünmüyor, YÖK’ten böyle bir öneri gitmiş olabilir.

“Bunun da temel gerekçesi, üniversiteden rektöre yardımcılar ve çalışacak ekip çıkmadığı için, iki yeni fakülte açarak rektöre yardımcı olacak akademisyen istihdamının önünü açmış oluyorlar. Bu çok kötü bir geleneği başlatmış oluyor, bugüne kadar üniversitelerde böyle bir yola gidilmedi. İlk kez böyle bir şey yapılmış olacak.”

"İşlemeyecek bir proje"

Kararı “Boğaziçi Üniversitesi’nin var olan yapısının bozmaya yönelik bir hamle” olarak nitelendiren İrvan, şunları söyledi: “Buraya kadro alabilmek için bile ilan çıkması gerekiyor. İlanın senatodan geçmesi gerekiyor, üniversitenin yönetim kurulundan geçmesi gerekiyor, bu nasıl olacak, üniversite yönetim kurulundan böyle bir karar geçmeyebilir.

“İlana nasıl çıkacaklar, çıkabilecekler mi, çıkarlarsa nasıl akademisyen alacaklar? Çünkü jüri kurmaları gerekiyor, jürinin kurulabilmesi için üniversite yönetim kurulunun onay vermesi gerekiyor, onay vermeyebilirler. Yani işlemeyecek bir proje gibi görünüyor. Ayrıca talebin nereden gittiğini YÖK de açıklamıyor, Melih Bulu’nun da haberi yok gibiydi, bizimle beraber öğrenmiş gibiydi.”

"Üniversiteye kötülük yapılıyor"

İrvan, Boğaziçi Üniversitesi’nin uluslarası sıralamalarda Türkiye’nin en iyi üniversitesi olduğunun altını çizdi ve alınan kararla üniversiteye kötülük yapıldığını söyledi: “Seçimi kaldırıldı ama hiç olmazsa o üniversitenin içinden üniversiteyi yönetecek biri gelmeliydi. Türkiye’nin en eski en iyi üniversitesinde üniversiteyi yönetecek bir profesör bulamıyorsanız kapatın gitsin. 

“Üniversitenin içinden olsaydı bu kadar tartışma olmayacaktı. Daha önceki rektör de atama ile geldi, tepkiler oldu ama bu kadar değildi. Sadece Boğaziçi Üniversitesi’ne değil Anadolu’daki herhangi bir üniversiteye bile dışarıdan rektör atanmasını doğru bulmuyorum.

“Üniversiteler kendi kendini yönetecek bir akademisyene sahip değillerse zaten orası üniversite değildir. Dışarıdan atanan birinin başarılı olması mümkün değil. Birincisi içeriden direnç olur, ikincisi de üniversiteyi tanıyana kadar zaman geçer, dolayısıyla doğru olan üniversiteyi bilen birinin rektör olmasıdır.”

"Medyada istihdam çok düşük"

İrvan, son olarak İletişim Fakültesi açılması kararının mesleğe yansımasına değindi ve şöyle dedi: “60'ın üstünde İletişim Fakültesi ve binlerce mezun var ve mezunlar işsiz kalıyor.

"Ayrıca Türkiye’deki medyayı batı ile karşılaştırdığımızda çok düşük bir istihdam var. Bir medya kuruluşunda 15-20 muhabir bulunması gerekirken bizde 2-3 gazeteciyle iş yapmaya çalışıyorlar. Hem yerel medyada hem ulusal medyada muhabir yok.”

(RT)