Burada kararın 2005'te görüşmelere başlanması biçiminde alınacağından hareketle bazı şeyler söylemek istiyorum. Konu Türkiye'deki gelişmelerin hangi genel çerçeveye oturtulması gerektiği ile doğrudan ilgili... Karar olumlu çıkmasa bile önereceğim çerçevenin geçerli olacağını düşünüyorum.
Eğer Türkiye'deki gelişmeleri doğru anlamak istiyorsak, onun bir "geçiş süreci" içinde olduğunu kabul etmek gerekiyor. Geçilen yer, otoriter-bürokratik bir yapıdan, eli-yüzü düzgün demokratik bir yapıdır. Burada "demokratiklik" ölçüsüne olumlu veya olumsuz özel bir değer yüklemediğimi eklemek isterim. Kastım, Türkiye'nin, Avrupa'daki standart demokratik sistemlerden bir tanesi olmaya yaklaştığıdır, o kadar.
Benzeri geçiş sürecinde olan toplumlarda gözlenen bir olgu Türkiye'de de gözlenecektir. Yeni bir yapıya kavuşurken rejim kendi geçmişi ile ilişkisini nasıl kuracaktır? Geçmiş ile hesaplaşma ne kadar, hangi boyutlarda ve hangi biçimlerde yapılacaktır?
Bu konuda elimizde son derece bol deney var. Avrupa'da İspanya - Portekiz - Yunanistan üçlüsü, Latin Amerika'da askeri diktatörlüklerden çıkış, Afrika'da özellikle Güney Afrika son derece zengin deneyler sunuyor. Her bir ülkede, diktatörlük veya otoriter yapılar çözüldükçe, geçmişte işlenmiş suçlar gün ışığına çıkmış ve toplum bir şekilde bunun üzerine konuşmuş.
United States Institute of Peace (Barış Enstitüsü), 1995 yılında, Nelson Mandela'nın önsözünü yazdığı 3 ciltlik bir derleme yayınladı. Transitional Justice (geçiş adaleti) adlı bu derlemelerde 20'nin üzerinde ülkedeki geçiş süreci sorunları, özellikle eski rejimden kalan sorunlarla nasıl uğraşıldığı, ayrıntılarıyla ele alındı.
Eğer çok genel bir şey söylemek gerekirse, eldeki deneylerin iki aşırı uç arasında değişen bir yelpazeyi oluşturduklarını söyleyebiliriz. Yelpazenin bir ucunda İspanya deneyi var. Bu deney, özetle "amnezi- bellek yitimi" olarak tanımlanabilir. Franco'nun 20 Kasım 1975'de ölümünden sonra, bizdekine benzer demokratik reformlar yapılmaya başlandı, ilk olarak yerel dillerin kullanılmasına izin verilmesi benzerlik bakımından önemli.
Fakat geçiş sürecinde Franco dönemi ile herhangi bir hesaplaşmaya girilmekten kaçınıldı. 1976'da (1977'de parlamentoda onaylanan) geçmişe ilişkin genel bir af çıkarılarak her şeyin üzerine sünger çekildi. Sağdan ve soldan tüm politik partiler, geçmiş üzerine konuşmama üzerine anlaştılar, İspanya'da demokrasi, tarih üzerine sünger çekerek yerleşti demek yanlış olmayacaktır. Gerçi Franco döneminin bazı bürokratları görevlerinden oldular, bazı değişimler oldu ama bu herhangi bir hesaplaşma olarak yaşanmadı.
Diğer uç ise Almanya'dır. Geçiş büyük temizlik olarak yaşandı. Bu her iki Almanya için de geçerli. Hem Nazizm'den 1945 sonrası çıkışta hem de 1990 sonrası Doğu Almanya'nın yıkılması sonrası geçmişle çok geniş bir hesaplaşma yaşandı. Eski rejim suçluları yargılandılar. Bürokraside, (özellikle hukuk alanında bazı istisnalar dışında) eğitim sistemini de içine alacak şekilde son derece geniş temizlikler yapıldı. Geçmiş hem enine boyuna tartışıldı hem de suçlulardan hesap soruldu.
Bu iki uç örneğin ortasında duran ise, Güney Afrika'nın Hakikat ve Barış Komisyonu deneyidir. Tam ortadadır çünkü, İspanya örneğinden, geçmiş üzerine susmak değil, ayrıntılı konuşmak ve hesap sormak boyutuyla ayrılmaktadır. Komisyon yüzlerce insanı dinlemiş, yüzlerce olayı aydınlatmış ve komisyonun soruşturmaları televizyon ve radyodan canlı olarak yayınlanmıştır. Tam ortada bir deneydir çünkü, Almanya'dan farklı olarak herhangi bir cezai yaptırıma gidilmemiştir. Eski rejim sorumluları, Komisyon önünde suçlarını açıkça itiraf etmeleri koşuluyla affedilmişlerdir. Ama tüm bir Güney Afrika aylarca geçmişi üzerine konuşarak yaralarını sarma yoluna gitmiştir.
Yaşanan tüm örneklerde cevabı verilmeye çalışılan sorular hep aynı olmuştur. Eski rejim tarafından işlenmiş suçlar konusunda ne yapılacaktır? Kovuşturma yapılacak, sorumlulara ceza verilecek midir? Mağdurlara ne yapılacaktır? Zararları ne kadar ve nasıl telafi edilecektir?
Geçiş rejimlerini bu sorulara verdikleri cevaplara göre tasnif etmek mümkün. Öncelikle, toplumların geçmişlerine ilişkin şöyle veya böyle karar almalarına neden olan ana faktörler nelerdir sorusuna açıklık getirmek gerekiyor. Önümüzdeki hafta bu cevapların neler olduğu konusu üzerinde durmak istiyorum. (TA/BB)