"Taşeronlaşmaya karşı asıl talepler, çalışma saatlerinin düşmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve iş güvencesi olmalıdır, sadece ücret üzerinden yapılan bir değerlendirme eksik ve yanlış olur."
Eski Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Uzmanı ve Dünya gazetesinden Erhan Bilgin, bianet'e 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın Türkiye'deki anlamını ve emekçilerin sorunlarını değerlendirdi. Bilgin2in konuşmasından satırbaşları şöyle:
* Emekçilerin en büyük sorunu, iş güvencesizliği ve işsizlik. Her ikisi de örgütlenmeyle yakından ilgili.
* Bu sorunları hükümetin politikalarına, neoliberal politika uygulamalarına bağlamak eksik bir değerlendirme olur. Türkiye'de bu çok yaygın bir anlayış, hemen işin kolayına giderek AKP iktidarı eleştiriliyor hatta suçlanıyor.
* Hâlbuki hiçbir burjuva hükümeti hele hele parlamentonun işlediği bir burjuva hükümeti işsizliğe kayıtsız kalamaz, işsizliği çözmek ister. Ama esas sorun evrensel düzeyde kapitalizmin rekabet yasalarının işlemesi ve sendikalı örgütlülük ile solda işçi tabanına dayanan siyasetin eksikliği nedeniyle, bu rekabetin yasalarının getirdiği saldırıya karşı konulamaması. Bu bütün dünyada geçerli.
* İki temel eğilim var, birincisi müthiş bir proleterleşme yaşanıyor. Örneğin Çin'de 20-30 milyon kişi her yıl proleterleşiyor. İkincisi müthiş bir yoksulluk var ama bunlara karşı işçi hareketi henüz yeni bir "sentez" geliştirebilmiş değil.
"Türkiye solu işçiye öncülük edemedi"
* Türkiye'de 1 Mayıs'ın anlamı, siyasal özgürlükler ve örgütlenmedeki yetersizlikler nedeniyle diğer ülkelerden her zaman daha büyük oldu.
* Buna sol grupların 1 Mayıs'ı aşırı derecede "fetiş" haline getirmelerinin de etkisi var. Türkiye solu hiçbir zaman işçilerin fabrikada şalterleri indirip 1 Mayıs'ta 1 Mayıs alanına taşınmasına öncülük yapamadı.
* Bunu yine en iyi sendikal örgütlenme becerdi. Sendika bürokrasisinin bütün oyalamalarına ve engellemelerine rağmen, örgütlü işçiler, her zaman 1 Mayıs'ın en tutarlı ve en istikrarlı savunucuları ve katılımcıları oldular.
* 1 Mayıs İşçi Bayramı, uzun mücadelelerden sonra yasal bir kazanım haline geldi. Şimdi yeni bir 1 Mayıs mücadelesini başlatmak gerekiyor.
* 1 Mayıs yılda bir defa kutlanan bir festival olmamalı. Günde ortalama 10-11 saat çalışan, örgütsüz, düşük ücretli işçi sınıfının, bu sorunları yendiğini simgeleyen bir gün haline gelmesi için vakit kaybetmeden mücadeleyi yükseltmek lazım.
"İş güvencesinin zemini sendikal örgütlenmedir"
* Taşeronlaşma, kapitalizmin Türkiye versiyonunun özgün katkılarla geliştirip yaygınlaştırdığı bir uygulama. Kapitalizmin uluslararası rekabetinde Türkiye sermayesinde en avantajlı olduğu konu, sömürünün aşırı yüksek olması.
* Taşeronlaşma; Korkut Boratav ve Erinç Yeldan gibi burjuva sosyalist ve iktisatçıların iddia ettiği gibi, işçilik maliyetlerini düşürmek gibi yanlış bir değerlendirmeyle açıklanamaz.
* Taşeron uygulaması bir taraftan çalışma saatlerini aşırı uzatarak mutlak artı değeri artırıyor, diğer yandan birim zamanda daha fazla ürün elde edilmesine yol açarak Nisbi artık değeri görülmemiş biçimde artırıyor. İşçi ise aylık eline geçen ücrete bakıyor. Sendikalar da bu aylık ücretle ilgileniyor.
* Taşeronun verdiği aylık ücret, asgari ücretle kıyaslanıyor ve ücretin düşük veya yüksek olduğuna karar veriliyor. Dolayısıyla burjuva sosyalisti iktisatçılar ve sendika bürokratları sömürüyü gizleyici bir işlev görüyorlar. Asıl mesele, çalışma saatlerinin düşmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve iş güvencesidir. Taşeronlar için ana talepler bunlardır. İş güvencesinin temel zemini de sendikal örgütlenmedir. (AS-BB)