Eski 5680 sayılı Basın Yasası daha önce on beş kez değişikliğe uğratılmıştı. Basın Yasası üzerinde en son iki yıl önce 15.05.2002 kabul tarihli 4756 sayılı, 03.08.2002 tarihli 4771 ve 02.01.2003 kabul tarihli 4778 sayılı yasalarla değişiklikler yapılmıştı.
Hatta 4756 ve 4771 sayılı Yasa ile değiştirilen 5680 sayılı Basın yasası değişiklikleri hakkında Anayasa Mahkemesine iptal istemiyle Cumhurbaşkanı ve bazı milletvekilleri tarafından başvurulmuştu.
Başvuruların yapıldığı 21.05.2002 ve 09.08.2002 tarihlerinden itibaren günümüze kadar geçen sürede iptal istemleri hakkındaki "incelemesini" Anayasa Mahkemesi tamamlamamıştır. Sadece 14.06.2002 tarihli Resmi Gazetede "yürürlüğün durdurulması" istemleri hakkındaki 12.06.2002 tarihli kararı yayınlanmıştır.
Basın Yasası hakkındaki "yasa tasarısı" çalışmaları ise 2000 yılına kadar gider ve çok eskidir. Hazırlanmış olan ilk taslak 57 Hükümet döneminde 2001 yılı Mart ayında açıklanmıştı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 28 Mart 2001 tarihinde Ankara'da basından sorumlu Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'i ziyaret ettiğinde Basın Yasası Taslağı kamuoyuna açıklanarak tartışmaya açılmıştı.
17.07.2003 günü Mecliste yaptığı basın toplantısı ile bu yasanın tasarı taslağını da basından sorumlu Devlet Bakanı Beşir Atalay tanıtmıştı. Daha sonrada bu taslak Bakanlar Kurulunda "yasa tasarısı" olarak kabul edilerek 24 Mart 2004 tarihinde Meclise gönderilmişti.
5187 sayılı Yasanın birinci maddesinde "amaç ve kapsamı" gösterilmiş. Bu yasanın amacı basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemek. Demek ki amaç, basın özgürlüğüdür. Ayrıca bu yasa "basılmış eserlerin basımı ve yayımını" kapsamaktadır.
"Basılmış eser" kavramı eski 5680 sayılı Basın Kanunun ikinci maddesine göre "Bu kanun hükümlerine göre basılmış eserlerden maksat neşredilmek üzere tabı âletleriyle basılan veya sair her türlü vasıtalarla çoğaltılan yazılar ve resimler gibi eserlerdir." Erman Özek'e göre "basılmış eser" deyimi hem süreli hem de süresiz yayınları kapsamına alır (Erman- Özek, Açıklamalı Basın Kanunu ve İzahlı Mevzuat, Alfa Yayınevi, İstanbul, 2000).
Herhangi bir yazının veya resmin "basılmış eser" sayılması için çoğaltılması yeterli değildir. Ayrıca bu "çoğaltma" işinin "yayın amacıyla", neşir için yapılmış olması gerekir. Bir başka deyişle basılmış eser olması için ortada düşünsel bir ürün olmalıdır. Bu ürün fikri bir takım unsurları barındırmalıdır. Harflerin ya da sayıların anlamsız biçimde bir araya getirilmesi halinde basılmış eserden söz edilemez (Kayıhan İçel, Kitle Haberleşme Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul, 2001).
5187 sayılı yeni Basın Kanununun 2 inci maddesi yasada geçen basılmış eser dahil diğer kavramların ne anlama geldiğini açıklıyor. "Tanımlar" üst başlığını taşıyan 2 inci maddeye göre bu kanunun uygulanmasında;
a) Basılmış eser: Yayımlanmak üzere her türlü basım araçları ile basılan veya diğer araçlarla çoğaltılan yazı, resim ve benzeri eserler ile haber ajansı yayınlarını,
b) Yayım: Basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulmasını,
c) Süreli yayın: Belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile haber ajanslarını,
d) Yaygın süreli yayın: Tek bir basın-yayın kuruluşu tarafından basılan ve her coğrafi bölgede en az bir ilde olmak üzere, ülkenin en az yüzde yetmişinde yayımlanan süreli yayın ile haber ajanslarının yayınlarını,
e) Bölgesel süreli yayın: Tek bir basın-yayın kuruluşu tarafından basılan ve en az üç komşu ilde veya en az bir coğrafi bölgede yayımlanan süreli yayını,
f) Yerel süreli yayın: Tek bir yerleşim biriminde yayımlanan süreli yayınlar ile haftada bir veya daha uzun aralıklarla yayımlanan yaygın ve bölgesel yayınları,
g) Yayın türü: Süreli yayınların yaygın, bölgesel ve yerel yayın türlerinden hangisinin kapsamında olduğunu,
h) Süresiz yayın: Belli aralıklarla yayımlanmayan kitap, armağan gibi basılmış eserleri,
ı) Eser sahibi: Süreli veya süresiz yayının içeriğini oluşturan yazıyı veya haberi yazanı, çevireni veya resmi ya da karikatürü yapanı,
j) Yayımcı: Bir eseri basılmış eser durumuna getirip yayımlayan gerçek veya tüzel kişiyi,
k) Basımcı: Bir eseri basım araçları ile basan veya diğer araçlarla çoğaltan gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Tüzel kişi temsilcisi: Yayın sahibi veya yayımcının tüzel kişi olması halinde bu tüzel kişiliğin yetkili organı tarafından, yöneticiler arasından belirlenen gerçek kişiyi veya kamu kurum ve kuruluşlarınca belirlenen gerçek kişiyi, ifade eder.
Yasanın neler getirdiği üzerinde durmak gerekiyor. Ancak şimdilik sadece hemen yapılması gereken ilk işin ne olduğunu söylemekle yetinelim.
Görüleceği üzere, ilk önemli değişiklik olarak karşımıza "tanımlar" çıkmaktadır. Bu başlık altında süreli yayın/yaygın süreli yayın/bölgesel süreli yayın/yerel süreli yayın tanımları yapılmaktadır.
Ayrıca yasa koyucu geçici bir madde ile süreli yayınların sahibine ve sorumlu müdürüne bu yasanın yürürlüğe girdiği 26.06.2004 tarihinden itibaren 30 gün içinde, -26 Temmuz 2004 Pazartesi günü akşamına kadar- "yayın türünü" yani, yaygın/bölgesel veya yerel olup olmadığını Cumhuriyet Başsavcılığına bildirme yükümlülüğü getirmiştir.
Aksi takdirde 500 milyon liradan 20 milyar liraya kadar ağır para cezası vardır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda 2 milyar, yaygın süreli yayınlarda ise 5 milyar liradan az olamayacaktır. Gazete ve dergi sahipleriyle, sorumlu müdürlerin ilk yapması gereken işlerden birisi budur. (Fİ/BA)