Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) başkanı Orhan Erinç, 1982 Anayasası'ndaki gibi yeni Anayasa taslağında da, gazete kapatma ve toplatma gibi konularda mahkeme dışında "kanunla yetkili kılınacak mercii" tanımının korunmasının sakıncalı olduğunu açıkladı.
Erinç, "Bunun sakıncalarını geçtiğimiz dönemde sıkça rastlanılan uygulamalarla gördük. Beklenirdi ki, demokratikleşme kavramı kapsamında bu tanım da Anayasa metninden çıkarılmış olsun" dedi.
"Yeni taslakla Anayasa arasında fazla fark yok"
Anayasada basın yayın ve ifade özgürlüğüne ilişkin hükümleri uzmanına incelettiklerini açıklayan Erinç, tam metne ulaşılamamasının ve o metnin gerçek olup olmadığı tartışmalarının da çalışmalarını yavaşlattığını aktardı.
İnternet sitelerinden ulaşılan metne göre bianet'e görüşlerini aktaran Erinç, Anayasanın 28. maddesinde geçen "Gizli Bilgi" kavramının çıkarılması dışında, ifade özgürlüğü açısından Anayasa taslağında herhangi bir yenilik bulunmadığını söyledi.
"Yayın gereçlerinde radyo ve TV'ler yine güvencesiz"
İfade özgürlüğü ve yayın organları yönünden taslakta, "basın-yayın organlarıyla radyo ve televizyonlar arasındaki güvence farkının sürdürüldüğünü" belirten Erinç şöyle konuştu:
"Anayasa taslağında, basın yayın faaliyetlerinde kullanılan araç ve gereçlerin yani matbaa ve eklentilerinin, suç işlenmesi halinde dahi, çalışmaktan alıkonulamayacağını ve müsadere edilemeyeceğini öngörüyor. Ancak bu güvence eski Anayasada olduğu gibi radyo ve televizyonlardan esirgenmiş."
27. maddede yer verilen "Cevap ve düzeltme" konusunda bir değişiklik bulunmadığını açıklayan Erinç, yeni Anayasa taslağında 82 Anayasası gibi, doğru haberlerin de düzeltmesine olanak sağlanması gibi sakıncalı bir yön bulunduğunu belirterek, "O zaman doğru haber yazmanın anlamı kalmıyor. Çünkü taslakta da bu özellik korunuyor" diye konuştu.
"Yeni Anayasa görüşmeleri 301 süresine dönmesin"
Anayasanın tüm yurttaşları ilgilendiren bir hukuk metni olduğunu, çalışmaların kapalı kapılar ardından yapılmasının "demokrasi adına önemli bir eksiklik" olduğunu ifade eden Erinç, bu sorunu hükümetin sivil toplum örgütleriyle 301. maddeyle ilgili yürüttüğü ilişkiye benzetti:
"Kuşkular geçmişte yaşananlarla da yoğunlaşıyor. Anımsanacağı gibi 301. maddenin değiştirileceği iktidarca gündeme getirildi ve öneri toplandı. Ancak bu öneriler ele alınarak hukuka en uygun olanı gerçekleştirilmesi gerekirken Başbakan 'aynı görüşte birleşip de gelin' çağrısı yaptı. O zaman da tek seçenek de yürürlükteki madde oldu."
Anayasada her meslek, örgüt veya yurttaşın kendi görüşüne göre bir öneride bulunmasının ve bunların örtüşmemesinin de doğal olduğunu kaydeden Erinç, "O zaman tek seçenek olarak AKPlilerin üzerinde anlaşacağı metin tek seçenek olarak ortaya çıkacak. Bu yaklaşımın da demokrasiyle bağdaşması da mümkün değil" dedi. (EÖ)