“Moria Bölgesi’ne gittik bugün. Bazı göçmenler enkazın içindeki yanmış konteynerlerde yaşamaya çalışıyor. Küllerin içinde yaşam alanı kurmaya çalışanlar var.
“Polis, yangın sonrasındaki eylemleri bastırmak için biber gazı kullandı. Göçmenlerin ciğerleri zaten yangından çok kötü etkilenmişti. İnsanlar zaten günlerdir açtı. Bu aç insanların üzerine biber gazı sıkıldı. Yangınla birlikte bu kadar gözler önüne serilmiş bir sefaletin köklü bir dönüşüme vesile olmasını diliyorum.”
Midilli’de yaşayan Aktivist Nagehan Uskan, göçmenlerin yaşadığı Moria Kampı’nın yanmasının ardından Ada’daki son durumu böyle anlatıyor.
Yaklaşık 13 bin kişinin yaşadığı Yunanistan'ın en büyük göçmen kampı Moria’da 9 Eylül Çarşamba gece yarısı bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı; kamp yok oldu. Göçmenler, yol kenarlarında kendi imkanlarıyla yaşamaya başladı.
TIKLAYIN - Yangından kaçan göçmenler su ve yemekten de yoksun
Hak savunucuları ve Atina’daki Eleonas Kampı içerisinde çalışma yürüten Project Elea ve İsviçre merkezli One Happy Family (Bir Mutlu Aile) adlı kuruluşlar Yunan hükümetinin tutumunu eleştirirken göçmenlerin bir an önce Avrupa’ya geçişlerinin sağlanmasını talep etti.
Uskan da bu talebi sahipleniyor ve göçmenlerin “No kamp no Moria” dediğini hatırlatıyor. Moria’daki son durumu Uskan'dan dinliyoruz...
Moria’daki göçmen sayısı
Fotoğraf: Göçmenler
Moria Kampı’nı öncelikle anlatayım. Şu an kül oldu. Buna üzülen göçmenin olduğunu pek sanmıyorum. Normalde bir askeri alan. 3 bin kişiyi barındırabilmek için yapılmış. Çok ciddi altyapı sıkıntıları olan göçmenlerin beslenme ve hijyen koşullarının en sefil koşullara terk edildiği bir yerdi.
Bu kış 20 bin kişiye kadar çıkmıştı bu rakam. Şubat’taki verilerine göre yüzde 77 Afgan, en büyük çoğunluk. Yüzde 9, Suriye, yüzde 4 Somali, yüzde 10’da diğer ülkeler. Diğer ülkeler arasında Sudan, Afrika gibi ülkeler var. Pandemiden dolayı rakam düşmüştü yangın çıktığında 13 bin kişi kalıyordu.
İnsanlar aç diye şu an üzülüyoruz ama kamptayken de insanlar aç uyuyordu. Koşullar insanlıkdışıydı. Kamp içi şiddet çok yüksek düzeye ulaşmıştı. Özellikle Afrika ülkelerinden gelen topluluklar, kadınlar ve LGBTQ+’lar için iyice yaşanmaz hale gelmişti.
Son altı ayda pandemiden dolayı kampı tamamen kapalı hale dönüştürdüler. Hapishaneye dönmüştü orası. O koşullarda insanlar parasız pulsuz kalıp çaresizlikten birbirlerine zarar vermeye başlamıştı. Sadece cep telefonunu vermeyi kabul etmediği için kaybettiğimiz ya da ciddi biçimde yaralanan göçmenler oldu.
Yangının çıkış nedenleri üzerine
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Resmi bir açıklama yok. Bildiğimiz kadarıyla bir kavganın sonunda oldu. 2 Eylül’de kampta ilk korona vakası çıktı, bunun arkasından test yapmaya başladılar. 35 asemptomatik vaka çıktı ve onları kampın içinde bir alana kapattılar. İzolasyon alanında da çok zor koşullarda yaşıyorlarmış.
Kamp yönetimine kimse güvenmiyordu. Bu yüzden bu 35 kişinin hasta olmadığına, bunun göçmenleri daha çok kapatmak için hükümetin uydurduğu bir yalan olduğuna inanıyordu. Bizim aldığımız bilgiye göre, izolasyon alanındaki kişilerin akrabaları ve arkadaşları protesto etmeye ve bu bölgeye zarar vermeye başlamış.
Yangına dair farkı görüşler var. Göçmenler ilk ateşi attı diyenler var; faşistler attı diyenler var. Kampın içindeki otoritelerin ofislerine karşı bir başkaldırı haberi geldi. Aslında her an patlamaya hazır bir başkaldırı potansiyeli vardı tüm bu korkunç koşullarda ve bunun altındaki nedenleri düşünmek gerekiyor. Göçmenlerin yeni kampa girmeyi reddetmeleri ve günlerdir devam eden eylemler de aynı biçimde patlama noktasının çoktan gerçekleştiğini gösteriyor.
Yunan hükümetini tavrı
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Yunan hükümetinin ilk söylediği şey şu oldu: “Kimeyi ana karaya göndermiyoruz. Bize şantaj yaparak istediklerini elde edemeyecekler.” Ana karaya refakatsiz 400 çocuk gönderildi. Bunun ardından adaya, asker, çevik kuvvet polis, TOMA gönderildi. Ada’ya binlerce güvenlik gücü gönderildi ama insani yardım yeterli oranda ulaşmadı. Ulaşan yardımsa koordineli biçimde dağıtılamadı. Göçmenler artık “Biz yemek, su istemiyoruz, özgürlük istiyoruz” diye eylemler yaptı.
Göçmenler ne diyor?
Fotoğraf: Göçmenler
Çok kısa zamanda Karatepe bölgesindeki askeri alana yeni bir kamp yaptılar. Daha düşük kapasiteli. İnsanlar artık “No kamp” diyor. Göçmenler artık, “Kamp istemiyoruz. Bu ülkeden Almanya mı neresiyse oraya gitmek istiyoruz. Yunanistan’ da kalmak istemiyoruz” diyor.
Göçmenlerden başarabilenler adadaki farklı evlere sığındılar. Bu yangının sonunda Göç Bürosu’nun da arşivinde büyük kayıplar olduğu söyleniyor. Geri gönderme merkezinde aylardır tutuklu tutulan 200 kadar göçmen de özgürlüğüne kavuştu. Şu an ciddi bir kaos hakim. Günlerdir kadınların, çocukların ve farklı ülkelerden tüm Moria kampı sakinlerinin katıldığı eylemler gerçekleştiriliyor.
Bu eylemlerde “Yemek değil, özgürlük istiyoruz”, “Hasta değiliz”, “Merkel bizi gör”, “Özgürlük istiyoruz” mesajları vardı. Biz bir kampa girersek yine Moria gibi olacak, “yine kapatılacağız”, yine oradaki gibi yokluk içinde yaşayacağız gibi düşünüyorlar.
Bu durumla baş edebilmek için ciddi dayanışmalar gelişti fakat bu girişimlerin arasında hala koordinasyon gelişemedi. Gerek gıda dağıtımı gerek hijyen paketleri dağıtımında STK’ların yanısıra bağımsız aktivist gruplar ciddi emek sarf ediyor. Buna rağmen bazı göçmenlere yine günlerdir yemek ulaşmadığını duyuyoruz.
"Yeni bir kampı kabul edeceklerini sanmıyorum"
Günlerdir devam eden eylemler bu ateşin kolay kolay sonlanmayacağını söylüyor. Hiçbir şeyin eski haline dönemeyeciğini düşünüyorum. Otoritelerin iktidarı ciddi biçimde sarsıntıya uğradı. Günlerdir bu felaketi yönetmeyi başaramadılar. 4 ay olağanüstü hal ilan edildi.
Göçmenleri kampa sokmak için otoritelerin şiddette ne kadar ileri gidebileceğini kestiremiyorum. Ama göçmenlerin direnmeye devam edeceğini ve yeni bir kampı kolay kolay kabul etmeyeceklerini düşünüyorum.
Çözüm
Göçmenler tekrar kampa girmek istemiyor. Çünkü koşulları çok kötü. Bir an önce buradan gitmek istiyorlar. “Yemek istemiyoruz, su istemiyoruz, özgürlüğümüzü istiyoruz” diyorlar. Burada çözüm adalardaki hotspot uygulamasından bir an önce vazgeçilip göçmenleri yeni bir kampla cezalandırmak yerine derhal adadan dışarı çıkarmaktır.
“Kamp yandı sefalet açığa çıktı”
Ordu yemek dağıtamadı ve buradaki sivil toplum örgütlerinden destek istediler. Moria’nın duvarı yıkıldı ve oradaki sefalet açığa çıktı. 13 bin kişi dışardayken 5 bin kişilik bir kamp asla bunun çözümü değil. Yangınla birlikte bu kadar gözler önüne serilmiş bir sefaletin köklü bir dönüşüme vesile olmasını diliyorum. Günlerdir Avrupa’da bu amaçla yüzden fazla eylem yapıldı. Tüm bu hareketlilik bir şeylerin değişebileceğine dair umut veriyor. (EMK)