Örneklerine özellikle Güney Amerika'da sıklıkla rastlanan komün yerleşimlerin Türkiye'deki ilk örneğini Viranşehir'de hayata geçirmeye çalışan projenin öncülerinden Metin Yeğin, uygulamanın kadınların ev hizmetleriyle ilgili rollerini yeniden üreteceği eleştirilerine karşı çıkıyor.
Yapılacak evlerin mülkiyetinin kooperatifte, kullanım hakkının ise kadınlarda olduğunu vurgulayan Yeğin, "Nasıl bir çevrede yaşamak istediklerini bu evlerde yaşayacak ailelere sorduk. Erkeklerle birlikte tüm kadınlar ve altı yaşından büyük çocuklar da toplantılarımıza katıldı. Kadınlar 10 kadının koordinatörlüğünde toplanıp taleplerini belirledi" diyor.
Yeğin, yapılacak evlerde mutfakla salonun birleştirilmesinin kadınların mutfak ve çocuk bakımıyla ilgili rollerini pekiştireceği görüşünde değil ancak kadınların hayatlarını kolaylaştıracağını düşünüyor.
"Evlerin mimarisine biz değil bu evlerin gerçek sahipleri yani kadınlar karar verdi" diyen Yeğin'e göre, buna müdahale etmek, her şeyden önce o evlerde yaşayacak kadınların taleplerine saygısızlık olurdu.
"Evlerin mülkiyeti kooperatifte, kullanım hakkı kadınlarda"
bianet'in sorularını yanıtlayan Yeğin, şunları şöyledi:
* Viranşehir'deki evlerin mülkiyeti ailelerde değil bir kooperatifte; kullanım hakkı ise kadınlarda. Orada yaşayan aileler evlerini satamıyor, kiraya veremiyor. Bir aile oradan ayrıldığında, boşalan evi kimin kullanacağına geri kalan 69 aile birlikte karar veriyor. Projenin tek bir yanını ön plana çıkartıp diğer tarafları yok saymak hem projeye hem de ailelerin, kadınların taleplerine saygısızlık olur.
* Biz Viranşehir'de bir mimari biçim uyguluyoruz. Yeni mimari modelimizde, apartman imajını yıkıyor, organik bir kent imajı yerleştiriyoruz. Ekolojik evler gerçekleştiriyoruz. Kışın ısıtma, yazın soğutma için en az enerjiyi harcamayı hedefliyoruz. Mutfak ve salonu rüzgar koridorlarının ucunda konumlandırıyoruz. Kışın en sıcak, yazın en soğuk yerler olmasını planlıyoruz.
* Bu ailelerin daha önce yaşadıkları evlerde mutfak genellikle yaşam alanlarının dışında inşa edilmiş bir briket kulübeden ibaretti. Kışın en soğukta, yazın en sıcakta kadınlar çalışmak zorunda kalıyordu. Proje toplantılarına katıldılar, taleplerini dile getirdiler. Mutfağın evin içinde olmasını, mutfak dolapları istediler. Biz de kadınlara 'Siz mutfaktan çıkın', erkeklere de 'Hadi mutfağa girin' demek yerine bu talepleri yerine getirmeye çalıştık.
* Mutfağı ayrı inşa etsek kadınlar yemek yapmaktan vaz mı geçecekti? Binlerce yıllık yerleşik düzende kadınlar çıkıp 'Ben artık yemek yapmayacağım' demiyor. Genel toplumsal talepler içindeler. Mutfak dolabı istiyorlar. Elbette mutfaktan kadının çıkmasına dair beklentimiz de var ama onların talepleri de bunlar. Biz de toplumsal durumu elimizden geldiğince dönüştürmeye, özgürlükçü bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. (BB)