Gülseren Aksu'nun Çetin Yayınları'ndan çıkan kitabı "Anılarla Abdullah Öcalan - Güneşin Sofrasında" İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılandı; yazar ve yayıncı beraat ederken kitabın basıldığı Berdan Matbaa'nın sahibi Sadık Daşdöğen 1 yıl hapse mahkum edildi.
Birgün gazetesine konuşan Daşdöğen, süreci şöyle anlattı: "21 Nisan 2010'da ifade vermeye gittim, daha sonra 489 lira para cezasına çarptırıldım. Cezayı ödeyip makbuzu mahkemeye sundum. Davanın düştüğünü zannederken bir süre sonra öğrendik ki dava düşmemiş. İddia makamı, terör örgütü propagandası yapmak suçundan beni suçlu bulmuş. Yazar ve yayınevi sahibi ceza almazken ben matbaa sahibi olarak cezalandırıldım. Dava düştü sandığım için Yargıtay'a da itiraz edemedim. Benim talebim sonucu aldığım ceza 6 ay ertelendi. 2 Kasım'da ise cezaevine gireceğim. Cezamın 4/1 i düşeceği için dokuz ay gibi bir süre hapis yatacağım. Gerçekten şaşkınım. Bu kitap bastığım ne ilk ne de son siyasi kitap. Matbaa olarak bizim işimiz kitap basmak. Verilen cezayı hala anlamış değilim."
Yargıtay'a başvuru yapma aşaması geride kalmış olduğundan, Daşdöğen eğer Adalet Bakanlığı davanın yeniden görülmesi için harekete geçmezse aldığı cezayı yatacak.
Türkiye Yayıncılar Birliği Yayımlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ragıp Zarakolu aşağıdaki açıklamayı yaptı:
"Bu olay birçok açıdan endişe verici. 1) Matbaa sahibinin yasal sorumluluğu yoktur. 2) Buna rağmen eğer peşin para cezasını kabul ederse, hakkında dava açılmayacağı kendisine söylenmiştir. 3) Bu parayı ödediği halde dava açılmıştır. 4) Yasal sorumluluk yazarda ve ikinci derecede yayıncıda iken (eğer yazarın kimliği bilinmiyorsa), onlar beraat ederken, matbaacı mahkum edilmiştir. 5) Burada matbaa, yazar ve yayıncı arasındaki temel farkların göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. 6) Bu unsurların dava sürecinde ayırt edilmemesi, dava dosyasının gayrıciddi biçimde incelendiği ve hasbelkader mahkûmiyet verildiği anlaşılmaktadır. 7) Eğer karar bilinçli olarak verildi ise, önyargı ile, yayıncı da lanetli bir yazarın kitabını basmasaydı deniliyorsa, bu yargıda önyargının hukuktan daha önde geldiği anlamına gelir. Madem 'terörist başı' ile ilgili kitap bastıysa, bu ona ders olsun denilmek istenmektedir. 8) Maznun Sadık Daşdöğen, yargıya güvenmiş, mahkûmiyet olduğunu düşünememiştir bile, karar karmaşık yazıldığı için Yargıtay'a gitme süresini de kaçırmış. Hakkındaki mahkumiyeti ancak hapse gitme çağrısı alınca, fark etmiştir. Kendisine işlerini ayarlaması için kısa bir süre tanınmıştır. 9) Bu skandalı giderecek, Adalet Bakanlığı dışında başka bir merci yoktur. Eğer böylesi açık hataları bile gidermiyor, bana ne matbaacıdan deniyorsa, adalet ve bakanlık ne işe yarar. 10) Adil yargılanma herkesin hakkıdır. 11) Bir gün sizin de buna ihtiyacınız olabilir." (ÖÖ)