Serbest gazeteci Yıldırım'ın adları yolsuzluk iddialarına karışan asker-sivil kamu görevlileriyle ilgili, sansursuz.com adlı sitede yayımlanan "İş Bilenin Kılıç Kuşananın" başlıklı yazısı aleyhine Genelkurmay Başkanlığı'nın suç duyurusunda bulunması üzerine, "devletin askeri kuvvetlerini tahkir ve tezyif" suçundan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davaya Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
Aktivistler Yıldırım'a destek için duruşmasını izledi
Duruşmayı çok sayıda gazeteci, yazar, öğretim üyesi ve vatandaşın yanı sıra, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Doç.Dr. Doğan Tılıç, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Metin Türkyılmaz, Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (Haber-Sen) Genel Sekreteri Osman Köse, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Genel Sekreteri Üzeyir Yiğit de izlediler.
ÇHD Genel Başkanı Avukat Hüseyin Yüksel Biçen ise duruşmaya savunma avukatı olarak katıldı. Davada, Rahmi Yıldırım'ı çeşitli barolara kayıtlı 13 avukat savundu.
İddianamenin okunmasından sonra söz verilen Rahmi Yıldırım, soruşturma açılan yazının kendisine ait olduğunu, ancak yazı iddianameye aktırılırken tahrifat yapıldığını, cümlelerin bölündüğünü, noktalama işaretlerinin değiştirildiğini, bu durumda alıntının anlamının köklü değişikliğe uğradığını, bu yüzden tahkir ve tezyif suçuna dayanak yapılan alıntının kendisine ait olmaktan çıktığını söyledi.
Gazeteci iddianamenin reddedilmesini istedi
Bir yazının yazım kuralları ve noktalama işaretleriyle anlam kazandığını anlatan Yıldırım, "Oku da adam ol baban gibi eşek olma!" cümlesinin, noktalama işaretlerinin kullanımına göre yüzde yüz farklı iki ayrı anlama geldiğine dikkati çekti. Yıldırım, suça dayanak gösterilen alıntı kendisine ait olmaktan çıktığı için iddianamenin reddedilmesini ya da alıntının kendisine ait olmadığına karar verilmesini istedi.
İddianamenin eski TCK'ye göre düzenlendiğini, oysa eski TCK'nin 1 Haziran'da yürürlükten kalktığını anımsatan Yıldırım, yeni TCK'de "tahkir ve tezyif" suçundan söz edilmediğini, bunun yerine "aşağılama" ifadesinin kullanıldığını, ikisinin aynı suçu tanımlayıp tanımlamadığının belirsiz olduğunu vurguladı. Eski TCK'de bu tür davaların açılmasının Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlı olduğunu, oysa yeni TCK'de bu koşulun da kalktığını kaydeden Yıldırım, bu yüzden iddianamenin yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Söz alan savunma avukatlarından Mehmet Fatih Kayagil, Hüseyin Yüksel Biçen, Hüseyin Özcan, Ali Görkem, Faruk Köstel ve Eser Ceylan da iddianamenin yürürlükten kalkan eski TCK'ye göre hazırlandığını, yeni TCK'de tahkir ve tezyif suçunun düzenlenmediğini, bu durumda davanın dayanağının kalmadığını belirttiler.
"Yazı hakaret amacıyla yazılmadı"
Avukatlar, suçlanan yazının Türk Silahlı Kuvvetleri'ni değil, yolsuzluk tartışmalarında isimleri geçen asker sivil kamu görevlilerini eleştirdiğini, yazının eleştiri yazısı olduğunu ve hakaret içermediğini, bir dava açılması gerekiyorsa, Genelkurmay Başkanlığı'nın değil, yazıda isimleri geçen kişilerin açması gerektiğini anlattılar.
Avukatlar, yazarın eski subay olduğunu, hakaret amacıyla değil, yolsuzluk tartışmalarından duyduğu üzüntüyü vurgulamak için böyle bir yazı yazdığını kaydettiler. Avukatlar, yazıda "general" ifadesinin kullanılmadığını "paşalar"dan söz edildiğini, oysa "paşa" unvanının Devrim Kanunları ile kaldırıldığını da anımsatarak, beraat isteminde bulundular.
Tekrar söz verilen gazeteci Yıldırım esasa ilişkin ek savunma yapacağını söyleyince Yargıç Ahmet Zeki Durmuş, ek savunma için duruşmayı 4 Ekim'e erteledi. (EÖ)