İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 21 yıl önce bir örgüt adına silahlı soyguna karıştığı iddiasıyla 10 Ağustos'ta Türkiye'ye giriş yaptığında yakalanan yazar Erdoğan Akhanlı'nın müebbet hapisle yargılanması için iddianame düzenledi.
Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayar'ın kaleme aldığı 25 Ağustos 2010 tarihli iddianamede, bir aydır Tekirdağ 2 No'lu F tipi cezaevinde bulunan Akhanlı'nın eski Ceza Yasası'nın (TCK) 146/1 maddesi uyarınca cezalandırılması isteniyor.
Buna göre, "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkum olur". Akhanlı, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak.
Akhanlı, 23 Ekim 1989'da Eminönü Tahtakale'deki bir döviz bürosunun soyulması olayının sorumlularından biri olarak gösteriliyor. İddianamede, olayda öldürülen büro sahibi İbrahim Yaşar Tutum'un oğulları Ünay ve Mustafa Tutum ise mağdur olarak yer alıyor.
"Muhtemelen", "tahmin", "şüphe" ile dava
İddianamede, ifadesi alınan Mehmet Fatih Çalışkan'ın Hamza Kopal'ın "Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Yeniden Kuruluş Birliği-Halk Kurtuluş Güçleri" isimli örgüte üye olduğu ve eylemin "muhtemelen İbrahim Yaşar Tutum'un öldürülmesi eylemini de Hamza Kopal ve arkadaşlarınca yapıldığını tahmini"ne ilişkin iddialara dayanıyor.
İddianamede, "Kopal'ın tutum ve davranışlarından yasadışı işlerle uğraşabileceği şüphesine kapıldığı, kendisinden korktuğu ve kendisine soru soramadığı" da yer alıyor.
Kopal, 17 Aralık 1992'de alınan ifadesinde Akhanlı'nın kendisini örgütte faaliyet gösterdiğini bildiği kişiyle tanıştırdığı ve kendisinden Çalışkan'ın çalıştığı işyeriyle ilgili bilgi toplamasını istediğini, bu bilgileri toplayarak Çalışkan'a ilettiğini, onun da bilgileri Akhanlı'ya ilettiğini iddia ediyor.
Erol: İşkence var, parmak izi araştırması yok
Bu ifadelerle ilgili Akhanlı'nın avukatı Haydar Erol, "Hamza Kopal bir buçuk ay işkence gördüğü için yurtdışına kaçtığını bildiği Erdoğan Akhanlı'nın adını verdi. Soruşturmada inanılmaz hatalar var. Çantalarda parmak izi çalışması dahi yapılmamış" diyor.
Avukat, müvekkilinin mağdur Mustafa Tutum'un 17 Aralık 1992'de verdiği Fotoğraf teşhis tutanağından hareketle 18 yıl sonra tutuklanmasını eleştiriyor; bu kişinin 27 Ağustos 2010'da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyaya konulmak üzere, Akhanlı'nın fotoğrafını kastederek, "O tarihte tarafıma dosyadaki fotoğraf gösterilmemiştir. Bu fotoğrafı 13 Ağustos 2010'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde ilk defa gördüm. O tarihlerde bu resimdeki kişinin soygun yapan kişilerden biri olmadığını net olarak söyledim. Bana gösterilen fotoğraflardaki kişilerle 20 Ekim 1989'da olaya karışan kişiler arasında hiçbir benzerlik yoktur" yazılı bir dilekçe sunduğunu söylüyor.
Mahkeme, Türkiye'ye giriş yaparken 10 Ağustos'ta tutuklanan Akhanlı'yı tahliye etmeyi reddetmişti. (EÖ)