Engin Çeber'in işkenceyle ölmesine dair soruşturmada getirilen yayın yasağına, Halkın Hukuk Bürosu avukatları Taylan Tanay ve Naciye Demir itiraz etti.
Avuktlar, dün (28 Ekim) yasak kararını veren Bakırköy 9. Sulh ceza Mahkemesi'ne verdikleri dilekçede, yasağın basın özgürlüğüne, haber alma hakkına aykırı olduğunu yazdı ve kaldırılmasını istedi.
Tanay ve Demir, yasağın soruşturmayla ilgili hiçbir çıkarı korumadığı gibi, kamuoyunun bu soruşturmayı ve sorumluların cezalandırılması takip etmesini engellediğini de savundu.
bianet'in görüştüğü Tanay, soruşturmayla ilgili gizlilik kararı nedeniyle yalnızca okuyabildiği, ama kopyasın alamadığı yayın yasağı kararında somut bir gerekçe bulunmadığını, ayrıca kararda ne kadar süreyle hangi yayınlara ve ne tür yayınlara sınırlama getirdiğine dair kapsamının da belirtilmediğini söyledi.
Gazeteciler haber yapmayı sürdürecek
bianet, Çeber'in ölümüyle ilgili haberler yapan Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz ve Taraf gazetesi muhabiri Tuncer Köseoğlu'yla da konuştu. İki gazeteci kararı görmediklerini söyledi. NTV haber müdürü Mete Çubukçu da kararın haber merkezine ulaşmadığını bildirdi.
Saymaz, "Yasak getirilse de, muhabir olarak, yasağın değil, haberin kamuya yararı olduğunu düşünüyorum. Kamunun çıkarı sansürden değil, haberden yana. Muhabir olarak bu konuda haber yapmayı sürdürmeyi düşünüyorum" diye konuştu.
Köseoğlu da "Yasak olsa da bu haberleri yapmaya devam ederim. Sonuçta işkenceler duyulmasın mı? Yoksa niye gazetecilik yapalım ki..." dedi.
Çubukçu, sınırlamanın kapsamını bilmemenin işlerini zorlaştırdığını, soruşturmanın içeriğine yönelik bir haber çıkarsa, "göz kararıyla ilerlemek" durumunda kaldıklarını söyledi. Yasağı ihlal etmeden, ama insan hakları ihlallerini de bir şekilde göstererek haber yapmaya çalıştıklarını ifade etti.
İlkiz: İşkence yayın yasağıyla önlenemez
bianet'in görüşünü aldığı Avukat Fikret İlkiz de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde işkence yasağını anımsatarak "İşkence yasak diyorsak; işkence konusunda kitle iletişim araçları dünyanın herhangi bir yerinde 'işkence' veya 'gayri insani muamele' ya da 'onur kırıcı davranış' varsa haber haline getirmek zorundadır. Böylece halkın sadece haber alma hakkı değil, gerçekleri öğrenme hakkı da sağlanmış olur" dedi ve devam etti:
"Nerede işkence varsa, hangi ülkede kim bu suçu işliyorsa, herkes bunu bilmek isteyecektir. Böylece dünya üzerinde işkence 'minimum' düzeye indirilmiş olur. O nedenle; bu konuda haber yapılması ve bu tür haberlerin yayınlanması gazetecilerin görevidir ve sorumluluğudur.
"Buna karşılık işkence suçunun kim tarafından işlendiği ve neden işlendiği konusu halkın haber alma hakkı olduğuna göre, demokratik toplum düzeni içinde bunun haber haline gelmesini önlemek ifade özgürlüğüne aykırıdır. Böyle bir durum, haber alma hakkına getirilen sınırlandırma olur ve böyle bir sınırlandırma 'gerekli' değildir. Varlığı Adalet Bakanlığı tarafından kabul edilen ve devlet adına özür dilenen, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun doğrudan soruşturduğu bir işkence olayının kimin tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkmalı ve bu konuda kamuoyu aydınlatılmalıdır. Sonuç olarak, işkence; yayın yasağı konarak önlenemez." (TK)