28 Mart'ta (Cumartesi) yapılan panelde, Topuz, "Mütareke basınındaki işbirlikçi, mandacı zihniyeti bugün de görüyoruz"; Özbilgen, "Türk medyasında bir 'güçten yana olanlar', bir de 'adaletten yana olanlar var"; Duran, "Türk medyasının bir bölümü, Amerikan medyasının yerli versiyonu gibi"; Cangöz, "Türk basını Irak'ı yok sayıyor" dedi.
Dağtaş, "'Beyaz-Türklük' övgüsü yapanlar savaşın acısını, yıkımını ve sefaletini yansıtamaz" diye konuşurken, Akdemir ve Orhon "alternatif basının önemine" dikkat çekti.
Topuz: Mandacı zihniyet yine sahnede
Oturumun Başkanlığını yapan İLAD Başkanı Hıfzı Topuz, panelin amacını "medyanın savaş yanlılarıyla işbirlikçi tutumuna karşı tavır sergilemek" olarak özetledi.
Milli mücadele döneminde İngiliz yanlısı bazı basın kuruluşlarının İngiliz himayesini savunan işbirlikçi yazılar yayımladığını hatırlatan Topuz, bugün de aynı işbirlikçi zihniyetin örneklerinin görüldüğünü belirtti.
Irak'ın ülkesinin petrollerine ve topraklarına göz diken işgalci güçlere karşı bir bağımsızlık savaşı verdiğine dikkat çeken Topuz, "Bu savaş bizim savaşımız değildir, onun için biz bu savaşa 'hayır' diyoruz" dedi.
Özbilgen: Güçten ya da adaletten yana olanlar
Panelin ilk konuşmacısı gazeteci Füsun Özbilgen'di. Özbilgen, Türk medyasında uzun bir süre boyunca hakim olan sağcı-solcu ve laik-anti-laik ayrışmasının yerini bugün savaş karşıtı ve savaş yanlısı ayrışmasının aldığını vurguladı.
Türk medyasında "savaşa evet" diyenlerin sesinin daha çok çıktığını belirten Özbilgen, "yanı sıra, halkı aydınlatan, barış yanlısı yazılar da medyada yer buluyor" dedi.
Türk medyasında "güçten" ve "adaletten" yana olanların iki ayrı grup oluşturduğunu vurgulayan Özbilgen, "Sorun ne Amerika'dan ne de Irak'tan yana olmaktır. Sorun insanlıktan, barıştan yana olmaktır" diye konuştu.
Duran: Bağımsız medya adacıkları
Gazeteci Ragıp Duran ise, Türkiye'de bazı gazetelerin "Tamgaz Bağdat" ve "Good Bye Mardin" manşetleri attığını hatırlatarak, "Toplumun, kamunun çıkarını savunmayan medya, kaçınılmaz olarak savaştan yana tavır alacaktır. Barış zamanında bile 'apoletli' olan Türk medyasının, savaş zamanında savaş karşıtı olmasını beklemek abestir" diye konuştu.
Türk medyasının savaş konusunda sicilinin çok bozuk olduğunu söyleyen Duran, "Türk medyası son 50 yılda tüm savaşlarda savaştan yana ve savaşta saldırgan taraftan yana olmuştur" dedi. Duran, Türk medyasının büyük sermayeye ve silahlı kuvvetlere dayandığı için geleneksel olarak en güçlüden yana tutum sergilediğini söyledi.
Şiddetin insanlık dışı, akıl dışı ve olağan üstü bir şey olduğunu söyleyen Duran, "Bu nedenle şiddet, gayri ihtiyarı dikkat çeken bir şeydir. Övülen ve kışkırtılan şiddet reyting getirmektedir" dedi.
Duran, Türkiye'de yaygın medyayı "Amerikan medyasının yerli versiyonu gibi çalışıyor olmakla" eleştirdi.
Oturumun sonunda, büyük sermayenin elindeki medya gücünün karşısında, alternatif medya oluşturulmasının önemini vurgulayan Duran, iletişim kuramcısı Noam Chomsky'nin "bağımsız medya adacıkları" önerisini anlattı.
Duran sürekli, kalıcı ve daimi bir muhalefet örgütlemek ve kamu çıkarının yanında yer almanın alternatif medya kuruluşları için temel bir gereklilik olduğunu vurguladı.
Cangöz: Türk basını Irak'ı yok sayıyor
Yard.Doç.Dr. İncilay Cangöz ise Türkiye'de basının "Irak'ı 'ötekileştiren', hatta yok sayan, Amerika'yı ise merkeze alan bir söyleme sahip olduğunu" belirtti.
Gerçek olayların bile basında, gazetelerin savaşla ilgili tutumlarına bağlı olarak yer alabildiğini belirten Cangöz, özellikle Hürriyet gazetesindeki haber ve yorumlarda savaş karşıtlığının eleştirel bir şekilde sunulduğunu vurguladı.
Dağtaş: 'Beyaz-Türklük' övgüsü yapanlar savaşı yansıtamaz
"Savaş yanlısı medya profesyonellerinin" 90'lı yıllarda yazdıkları yazılarından örnekler veren Yrd. Doç. Dr. Banu Dağtaş ise, tüketim kültürünü yerleştirmeyi amaçlayan, sürekli üst sınıflara hitap eden "medya profesyonellerinin" savaşı anlatamayacağını söyledi.
Dağtaş, "Küresel sermayenin can damarı olan tüketim kültürünü yerleştiren, 'Beyaz Türklük'e övgüde bulunan ve sürekli olarak üst sınıflara hitap eden yazılar yazan medya profesyonellerinin savaş döneminde acıyı, yıkımı ve sefaleti yansıtması zaten mümkün değildir" diye konuştu.
Akdemir: Amerikan medyasına karşı alternatif medyalar
Yrd. Doç. Dr. Semra Akdemir, Amerikan medyası ve alternatif haber kaynakları hakkında bilgi verdi.
Savaş sürecinde Amerikan medyasının gücünü zayıflatan en önemli gücün Avrupa medyası olduğun belirten Akdemir, alternatif medyaya uluslar arası alanda öncülük edecek önemli bölgesel yapılanmalar oluştuğuna da dikkat çekti.
Dünya medyasının savaş konusundaki tavrının genellikle hükümet politikalarıyla örtüştüğünü anlatan Akdemir, Alman ve Fransız medyasının hükümet politikalarıyla uyum içerisinde savaş karşıtı bir tavır izlediğini söyledi.
Orhon: Alternatif medya güçlendirilmeli
Haberi hazırlayan kişi ve kurumların da haber üzerinde belirleyici olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Nezih Orhon ise, "Savaş uçağı motoru üreten büyük bir şirketin aynı zamanda bir haber kanalı ve haber ağına sahip olması, haberi olumsuz etkiliyor" dedi.
Büyük ve güçlü haber ağlarının yanı sıra, alternatif medyanın da güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Orhon, "yerel basının örgütlendirilmesi ve güçlendirilmesi, anahtar çözümlerden bir olarak görülmelidir" diye konuştu. (BB/NK)