ODTÜ'de hafta başında yaşanan ve bir öğrencinin beyin kanaması geçirmesiyle sonuçlanan olayların ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı açıklamayı ve bugünkü gözaltıları Eğitim-Sen ODTÜ Temsilciliği'nden Mehmet Mutlu ve Galatasaray Hukuk Fakültesi Ceza Muhakemeleri Anabilim Dalı'ndan Dr. Güçlü Akyürek ile konuştuk.
Mutlu "ODTÜ'de yaşananların tek sorumlusu polis" derken, Akyürek polisin üniversiteye sadece eğitim ve öğretim özgürlüğünün sağlanması amacıyla girebileceğini vurguladı.
"Anlık gelişen protestolar yasaya aykırı değildir"
ODTÜ'de yaşanan olaylarla bağlantılı 12 öğrenci bugün ev baskınları sonucu gözaltına alındı.
Türkiye'de toplantı ve gösteri yürüyüşü yasası yanlış yorumlandığını belirten Akyürek şöyle konuştu:
"Yasaya göre bir protesto yürüyüşü yapacağınızda valiliğe bildirimde bulunursunuz ki bu bir izin alma değil, sadece bildirimdir. Ama biri üniversiteye geliyor ve öğrenciler bunu protesto etmek istiyor. Bu tamamen ifade özgürlüğü kapsamında bir eylemdir.
"Öğrencilerin o anda gidip valiliğe bildirimde bulunmasını, yedi kişilik düzenleme komitesi oluşturup eylemi de bir hafta sonra yapması gibi bir şey söz konusu olamaz.
"Yargıtay'ın 'bu anlık gelişen bir protestodur, dolayısıyla Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na göre suç oluşturmaz' dediği çok sayıda kararı da vardır. Dolayısıyla polisin doğrudan bu kişilere müdahale edip, ardından gözaltına alıp soruşturma yürütmesi işin usulüne uygun değildir, hukuki de değildir."
Mutlu ise bugünkü gözaltıları "Bu bir restleşmeye dönüştü olay. Bir çeşit cadı avı yürütülüyor ama ortada cadı değil öğrenciler var. Bu öğrencilerin de haklı talepleri var" diye değerlendirdi.
"Bir laf vardır, yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış. Burada da yavuz polis üniversiteyi bastırmaya çalışıyor" dedi.
"Bazukayla sinek avlayamazsınız"
Emniyet açıklamasında polisin ODTÜ'de orantılı gaz ve su kullandığı söylenirken, Mutlu polisin grubu dağıtmaya yönelik değil, doğrudan öğrencileri gaz bombalarıyla hedef alarak hareket ettiğini, dört-beş saat boyunca her 20 saniyede bir gaz bombalarıyla müdahale edildiğini söyledi.
Polisin üniversiteye sadece eğitim ve öğretim özgürlüğünün sağlanması amacıyla girebileceğini vurgulayan Akyürek ise polisin çoğu zaman toplumsal olaylarda kolayca biber gazıyla müdahalede bulunduğunu anlattı:
"Yasal düzenlemeye baktığımızda, polisin üçlü bir güç kullanım sıralaması vardır. İlk önce bedeni gücünü kullanır, bu örneğin kalkanları dizerek arkasında beklemesidir. Bunun yeterli olmaması halinde maddi güç (gaz bombası-cop gibi) kullanılır. Üçüncüsü ise silah kullanımıdır. Ama tabi ki bu ölçülü bir şekilde olmalıdır. Yani bazukayla sinek avlayamazsınız."
Emniyet'ten youtube videosu
Emniyet'in açıklamasının altında, polis kamerasıyla çekilen görüntülerin oluşturduğu ve öğrencilerin yüzlerinin açıkça görüldüğü sekiz dakikalık bir video ve televizyon kanallarından alınmış onlarca fotoğraf yayınlandı.
Mutlu, bu görüntülerin ham halinin paylaşılması yerine kurgulanmış bir şekilde dolaşıma sokulmasının vahim olduğunu söylerken, "Biz o görüntülerden, polisin öğrencileri, akademik personeli, derslikleri hedef alarak her 20 saniyede bir gaz bombası attığını elbette görmüyoruz. Dava süreçlerinde de hiçbir zaman bu görüntülerin tamamı mahkemeye sunulmuyor" diye konuştu.
Akyürek ise "Polisin birilerini hedef gösterirmişçesine bu görüntüleri yayınlaması kabul edilebilir bir şey değil. Polisin kendi iç işleyişi için kamera kaydı alması düşünülebilir, belki tutarlı olabilir çünkü bu konuda AİHM kararları da vardır. Ama bunun youtube'a yüklenmesi, internette ifşa edilmesi kabul edilebilir bir durum değil" dedi.
Diğer üniversitelerden öğrencilerin ODTÜ'ye girmesi
Emniyet'ten yapılan açıklamada müdahalenin nedeni anlatılırken "söz konusu şiddet içerikli eyleme katılmak üzere başka üniversitelerden çok sayıda öğrencinin" ODTÜ kampüsüne girdiği belirtildi.
Mutlu, diğer üniversitelerden öğrencilerin kampüse girmesinin yasak olmadığını, kütüphane ve diğer olanaklardan yararlanabilmeleri gerektiğini söylerken, üniversite kampüslerinin polis dışında herkese açık olması gerektiğini ifade etti:
"Kampüsün herkesin rahat hareket edebildiği, fikir ürettiği, tartışmalar yürüttüğü bir alan olması gerekir. Bu nedenle sadece öğrencilere değil, herkese açık olmalıdır.
"Tabi istisnalar yok değil. Örneğin üniversitenin özerkliğini, özgürlüklerini tehdit eden polisin kampüse girememesi gerekir. Polisin bu özgürlükleri nasıl tehdit ettiğini iki gün önce gördük."
Akyürek ise öğrencilerin diğer üniversite kampüslerine girmesiyle ilgili açık bir düzenleme olmadığını söylerken, uygulamanın yönetimin tercihine bağlı olduğunu söyledi. "İçerideki güvenliğin sağlanması için belli önlemlerin alınması gerekiyor ancak diğer öğrencilerin akademik kaynaklardan yararlanmasını sağlayacak düzenlemelerin de mutlaka olması gerekiyor" dedi.
"Üst araması özel hayata ve vücut bütünlüğüne müdahaledir"
Emniyet'in açıklamasında dikkat çeken bir diğer şey, öğrencilerin "üstleri aranmadan kampüse girdiklerinin tespit edildiğinin" söylenmesi.
Akyürek, üst aramasının hem kişinin özel hayatına hem de vücut bütünlüğüne müdahale, yani temel hak ve özgürlüklerin ihlali olduğunu söyledi. Ancak Türkiye'de aramalar konusunda yazılı hukukla uygulamanın çok çelişkili gittiğini belirtti.
Mutlu da ODTÜ'de şimdiye kadar hiç üst araması yapılmadığını söylerken, "Özel güvenliğin oradaki varlığı ve konumu bile meşru değilken, üniversiteye üst aramasıyla girilmesini kabul edecek değiliz" diye konuştu. (ÇT)