Yatağan'da hava kirliliği haberlerinin dönem dönem gündeme gelmesinin ardında, rüzgarın esmemesi ve gazın kente çökmesi gibi kirliliğin olumsuz etkisini pekiştirecek somut sebepler bulunurken "bacalara filtre takılması ile yapılacak arıtma" çözümmüş gibi sunuluyor.
Ancak Greenpeace Akdeniz'den Enerji Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı, "Fosil yakıt yakılarak yapılan üretimde bacaya takılacak hiçbir filtre zararı ve kirliliği engellemez" dedi.
Greenpeace: Santral iklim değişikliğini tetikliyor
Muğla, Yatağan Termik Santrali 1982'den beri kömür yakarak elektrik üretiyor. Santralde elektrik üretmek için yakılan kömürün içinde bulunan yüzde 4 oranındaki kükürtün yüzde 1.3'ü bacalardan salınıyor.
Buna göre, santral bugüne dek bölgeye 300 bin tonun üzerine kükürt dioksit yaydı.
Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası sorumlusu Atıcı "Kömür ne kadar filtre edilse de karbondioksit salınımı yapacaktır" dedi.
Sırasıyla linyit kömürü, taş kömürü, petrol ve doğalgaz en çok karbondioksit üreten fosil yakıtlar ve iklim değişikliğini birebir etkiliyor.
Tek çözüm santralin kapatılması
Termik santralin akışkan yataklı teknolojiyle çalıştığını söyleyen Atıcı bir başka tehlikeye dikkat çekiyor:
"Bu teknolojide kömür daha yakılmadan önce bünyesindeki kükürtten ayrıştırılır. Sağlıklı bir ayrıştırma olsa bile yine de yayılan gazın iklim değişikliğine olan etkisini engellemez. Kaldı ki Türkiye'de kömür yoğun şekilde kükürt içerir."
Atıcı'ya göre tek çözüm santralin kapatılması.
Yatağan'da en çok tartışılan konu ise baca gazı arıtma sistemi. Çevreci eylemler ve Yatağanlıların tepkileri üzerine 1996'da baca gazı arıtma sistemi ihaleye çıkarıldı. 1997'de sonuçlanan ihaleyi Almanyalı BİSCHOFF ve Türkiyeli ortağı GÜRİŞ kazandı. Tesis 2001'in ilk aylarında deneme çalışmalarına başlayabildi. Ama deneme çalışmalarında sistem arıza yaptı. Sistemin geçici kabulünü yapmayan Enerji Bakanlığı firmaya yaklaşık 15 milyon avro ceza kesti. Ayrıca, sistemi tam olarak bitirip teslim etmediği için başta yatırdığı 15 milyon avroyu vermedi.
Alman firma 2001'de kendilerine ceza kesilmesi ve parayı alamaması üzerine Yatağan'dan ayrılarak, durumu uluslararası tahkime götürdü. Bu sırada ismini değiştirerek, LURGİ LENTJES adını aldı. Firma 30 milyon avro almakta ısrar ederken, Enerji Bakanlığı'nın, geçen yıl, "Ya gelip tamamlarsız ya da kaldığı yerden başka bir firmaya ihale ederiz" demesinin üzerine firma Yatağan'a geri döndü.
Yatağanlılara ekonomik yararı yok, zararı çok
Santral, Haziran 2000 tarihi itibariyle 865 işçi ve 87 memur kadrosu ile üretimini sürdürüyor. Santral canlı yaşamını ölümle tehdit etmesine karşın ciddi bir iş kaynağı olarak da görülüyor.
Ancak Atıcı, santralin sanıldığının aksine, ekonomik zararının yararından çok olduğunu söylüyor: "İnsanlar kazandıkları parayı ciddi sağlık sorunlarının çözümüne yatırıyorlar.Yine tarımda ve hayvancılıkta gerileme de ekonominin tıkanmasını sağlayan etkenler."
Atıcı "Zaten sağlık ekonomik çıkarlardan önce gelir. Termik santralden vazgeçilmesi, enerji verimliliğine odaklanılması ve yenilebilir enerjinin önünün açılması kaçınılmaz" dedi.
Muğla merkezde hastaların yüzde 13.8'i solunum sistemi rahatsızlıklarından tedavi görürken, bu oran Yatağan'da yüzde 28.2.
Yargı kararları işlemiyor
Yatağan ile birlikte Yeniköy ve Gökova termik santralleri için yargı, 1996'da "yerel kirliliğe" neden olduğu gerekçesiyle kapatma kararı aldı.
Santral kapanmayınca da devreye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Temmuz 2005'de kapatma kararını uygulamayan Türkiye'yi toplam 10 bin avro tazminata mahkum etti.
Santralin külleri de çimento fabrikalarına satılıyor. İki çimento fabrikası da Yatağan'a yapmayı planlıyorlar. Çimento fabrikalarının çevre sağlığına verdiği zararsa iyi bilinen bir gerçek. (EZÖ/AÖ)