Kasım 1999'daki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu'nda önerilen Uluslararası Anadil Günü, Şubat 2000'den bu yana kutlanıyor.
Her yıl 21 Şubat'taki kutlamalarla, dilde ve kültürde çeşitlilik ile çok dilliliğin geliştirilmesi amaçlanıyor.
Kürtçe yayına ilgi duyan yerel kuruluşlardan "Gün TV" "Uluslararası Anadil Günü"nün uluslararası çapta kutlanmaya başladığı yıl Kürtçe'nin Kırmançi lehçesinde yayın için yaptığı başvurusunun sonuçlanması için hala bekliyor.
Türkiye, Kürt dilinin öğrenimine ilişkin yasaları, Kürtçe radyo-televizyon yayınına oranla daha kısa sürede geçirmişti. Ama, yayınla ilgili yasaların uygulama kapsamını daraltarak Kürtçe konuşulan bölgelerde yayını teşvik etmek yerine sınırlamaya yöneldi.
Özel Kürtçe dil öğretiminin başarısızlığa uğradığını ifade eden Kürt Enstitüsü Yönetim Kurulu üyesi ve Dil Bölümü Başkanı Zana Farqini, "Varlığını sürdürmesi için Kürtçe tıpkı Türkçe gibi devlet eliyle öğretilmeli" diyor.
Doğan: Altı yıldır Kürtçe yayın bekliyoruz
24 Ocak 2004'te "Türkçe dışında dil ve lehçelerde yayına ilişkin yönetmeliğin" yayınlanmasından sonra ilk olarak 23 Mart 2004'te Kürtçe yayın için müracaat eden Gün TV, Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun yayın izni vermesini bekliyor.
Yerel ve bölgesel radyo ve televizyonları uzunca bir süre yönetmelikteki "yayın yapılan bölgede dinleyici-izleyici profil çalışması" için bekleten RTÜK, ardından, başvuru yapan onu aşkın yayın kuruluşuna "belgeleriniz eksik" gerekçesiyle izin vermedi.
Ağustos 2005'te "Kürt sorununda çözüm" için girişimde bulunan Yurttaş Heyeti'nin Başbakan Erdoğan'ı ziyaret ettikleri sırada bu konuda uyarması üzerine RTÜK'ten, önce Ocak 2005'te, ardından da Şubat'ta "anadilde yayına geçilebileceği" açıklaması yapıldı. Şimdilerdeyse, Mart'tan söz ediliyor.
RTÜK'ün sonunda "imza sirküleri dışında evraklarınız tamam" yanıtı verdiği Gün TV Yayın Yönetmeni Cemal Doğan, bianet'e yaptığı değerlendirmede, 45 dakikalık bir yayın için bu kadar süre bekletilmelerini, soruna bu kadar kuşku ile bakılmasını anlamakta güçlük çektiklerini belirtti :
"Anadil Günümüzü kendi dilimizde kutlayamadığımız için üzüntülüyüz. Dünyadaki tüm meslektaşlarımız gibi, bizler de Anadilimizde yayına geçmek istiyoruz."
Ocak olmadı, Şubat olmadı, yeni süre Mart...
Son gelişmelerle ilgili bilgi de veren Doğan, Gün TV Yönetim Kurulu Başkanvekili Osman Özsat'ın dün (Pazartesi) RTÜK Yayın İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'nda bir saat süren bir toplantı yaptığını, RTÜK'ün eksik olduğunu söylediği imza sirkülerinin aynı gün (dün) Kurula gönderildiğini bildirdi.
Dünkü toplantıya Diyarbakır "Söz Radyo-TV" , Batman "Kanal 72" ve Ağrı "Patnos FM" temsilcilerinin de çağrıldığını ancak sadece "Söz TV" temsilcisinin katıldığını bildiren Doğan, RTÜK'ten kendilerine, Mart başında çağrılarak taahhütname imzalayacaklarının, hemen ardından da yayına geçebileceklerinin ifade edildiğini söyledi.
Doğan, "Gelişme olursa Kürtçe haber programları da yapmak istiyoruz. Her insanın kendi ana dilinde haber almak ve program izlemek en doğal hakkı. Umarız bu konudaki sıkıntılar kısa sürede aşılarak bir adım atılmış olur" dedi.
2000'den beri özellikle Kürtçe müzik yayını konusunda ciddi sıkıntılar yaşadıklarını açıklayan Doğan, bu süre içinde haklarında 20'ye yakın dava açıldığını hatırlattı.
Farqini: Kürtçe eğitim ve öğretim Devlet eliyle olmalı
Uluslararası Anadil Günü'nün varlığının Türkiye'de farkında olunmadığını söyleyen bildiren Kürt Enstitüsü'nden Farqini, bianet'e yaptığı açıklamada "Ulusal medyaya baktığınızda onların gündeminde böyle bir konu zaten yok. Dil hakları olması gerektiği şekilde zaten tanınmıyor" dedi.
Kürtçe'nin basın yayın alanında kullanılması ve Kürtçe öğrenim hakkı konusunda birtakım önemli yasal düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Farqini, Kürtçe öğreniminin özel dil kursları yoluyla yapılmasına atfen, "Kürtler'in kendi dillerini para ödeyerek mi öğrenmeleri gerekiyor?" diye sordu.
Öğrenim hakkının özel dershanelerde ve yetişkinlere yönelik olması gibi birçok kıstasa göre verildiğini hatırlatan Farqini, bir dilin yaşayabilmesi, kendini üretebilmesi ve geliştirebilmesi için dilin yeni kuşaklara da açık olması gerektiğini söyledi ve ekledi :
"Bunun yolu da özel dershaneler değil devlet okullarıdır. Yani öğretim hakkı yetmez, bu dilin eğitimi de öğretimi de devlet eliyle olmalı."
Kürt Enstitüsü yetkilisi, Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti'nin birer vatandaşı olarak "ben devlete karşı görev ve sorumluluklarımı yerine getiriyorum. Öyleyse, ben de kendi dilime Türkçe'ye yaklaşıldığı gibi yaklaşılmasını istiyorum" diye düşündüklerini söyledi.
"Türkiye, imzaladığı uluslararası antlaşmaların gereğini yapmıyor"
Geçmişte İstanbul, Adana, Batman, Diyarbakır ve Urfa gibi merkezlerde yedinin üzerinde Kürtçe özel öğretim kursu açıldığını hatırlatan Farqini, dershanelerin mali sorunlardan ötürü kapandığını söyleyerek, Türkiye'de bu alanda eşitsizlik bulunduğunu savundu :
"Bugün Avrupa ülkelerinde göçmen konumundaki insanlara, o ülkenin vatandaşı olup olmadıklarına bakılmadan, seçmeli ders olarak veya başka sistemler altında kendi dilleriyle eğitim ve öğretim olanağı sağlanıyor. Türkiye'de en yetkili kişilerce bile Kürtlerin bu ülkenin asli birer vatandaşı olduğu söyleniyor. Asli vatandaşına reva görülen dil politikası bu mu olmalı?."
Dil öğretiminin "külfetli bir iş" olduğunu belirten Farqini, Türkiye'yi, birçok uluslararası anlaşmaya taraf olduğu veya imza koyduğu halde gereklerini yerine getirmemekle eleştirdi. (EÖ/EK)