Gazeteci-yazar ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan, 30 Ekim 2008-4 Kasım 2009 arasında telefonlarının dinlendiği iddiası hakkında bianet'e şunları söyledi:
"Ne yazıyorsam onu söylüyorum, ne söylüyorsam onu yazıyorum. Telefonlarımın neden dinlendiğini hiçbir şekilde anlayamadım."
Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu'nun elde ettiği iddia edilen belgeler çerçevesinde Prof. Dr. Mehmet Altan'ın yanı sıra Taraf gazetesi Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Yayın Yönetmeni Yardımcısı Yasemin Çongar, Yayın Koordinatörü Markar Esayan ve Habertürk gazetesi yazarı Amberin Zaman'ın 30 Ekim 2008-4 Kasım 2009 arası telefonlarının dinlendiği tespit edildi.
"Mahkeme kim bunlar diye sormamış"
Taraf gazetesinde yer alan iddiaya göre, mahkeme kararlarında teknik takibin amacı olarak "terörist faaliyetlerin önlenmesi"ni ileri sürülüyordu.
Bu amaç doğrultusunda telefonlarının dinlenmesini anlayamadığını söyleyen Prof. Dr. Mehmet Altan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan dilekçelerde gerçek isimlerinin kullanılmaması, kod adı ve sahte isimlerle haklarında teknik takip kararı alınmasını "dehşet verici" olarak değerlendirdi.
"Sahte isimlerle dinleme kararı aldırılması dehşet verici. Hakkımda herhangi bir iddia ve belge varsa mahkemeye verirsin. Ya da dinleme izni alınırken açıkça adımı, soyadımı ver.
"Bunların hiçbiri yapılmıyor, uydurma isimlerle dinleme izni isteniyor ve mahkeme bunu kabul ediyor. Bu açıdan mahkemenin tutumu da beni dehşete düşürdü. Mahkeme kimdir bunlar diye sormuyor."
"Gerçek devlette olmaması gereken bir rezalet"
Prof. Dr. Altan, dinleme yapıldığının iddia edildiği 2008-2009 döneminde MİT İstanbul temsilcisinin kimliğinin de önemli olduğu görüşünde.
Bu dönem Bedrettin Dalan'a yurtdışına kaçmasının söylendiğini hatırlatan Altan, 2008-2009 dönemindeki soru işaretlerine dikkat çekiyor.
MİT'in sahte isimler kullanarak kendilerini dinlettiğini, bu açıdan mahkemeyi kandırdığını söyleyen Altan, "Ama mahkeme bu kadar çabuk kanar mı, kanmaya bu kadar gönüllü olur mu, o da ayrı bir soru." diyor.
Altan, yasal olarak özgürlüğünün gasp edildiğini, ağır suçlarla suçlandığını, mağdur duruma düştüğünü ve bu nedenle yargıya başvurduğunu ifade ediyor:
"Hukuksal olarak burada bir skandal var, gerçek bir devlette olmaması gereken bir rezalet var. Ama yine de sanki karşımdaki bir devletmiş gibi yargıya başvurdum ve haklarımın gasp edilmesinin yargıda sorgulanmasını istiyorum." (EKN)