" zorla alınmış bir çingene tefiyle ne söylenir ki? / ne söylenir ülkemde ülkesiz kanıyorsa iklim gülleri?"
Tersiz bir keder / Yılmaz Odabaşı
Fotoğraf, bütün sanat dallarından farklılığını hemen hissettiren bir sanat. Sanatla ilgili olsun ya da olmasın, bir çoğumuz yaşantımızın herhangi bir evresinde bir fotoğraf makinesine sahip olmak istemiş ve an'ı ebedileştirmeye çalışmışızdır. "O an" dediğimiz kare, ne kadar ebedileşmiş, ne kadar çok sonralara kalmış, ya da ne kadar anında unutulanlar arasına katılmış! İşte bunlar belki de fotoğraf dediğimizdir...
Bende derin izler bırakan fotoğraflardan biri Halepçe Katliamından hemen sonra kucağında çocuğu (ya da torunu) ile Saddam'ın kimyasal yıkımından kurtulamayıp zehirlenerek ölenin fotoğrafıydı. Yıllar sonra Ramazan Öztürk'ün içinde o Halepçe fotoğrafının da yer aldığı bir slayt gösterisini İstanbul'da bir Newroz resepsiyonunda izlemiş ama o çarpıcı fotoğrafın etkisini hiçbir zaman unutamamıştım. Halen de Saddam, Irak ve o coğrafyaya ait yaşananlar, politikalar gündeme geldiğinde o fotoğrafın ölüp giden 5000 candaki simgesel duruşu bakışımda etkili olur dersem yanlış olmaz. Benim için Saddam o insanları o fotoğrafa yansıdığı gibi acımadan katledendir. İşte fotoğraf demek ki böyle bir şey...
"Bombaların, silahların patladığı, kan ve gözyaşının hakim olduğu dönemlerde başladım mesleğe" diyor gazeteci Mürsel Acay. 16 yıldır Güneydoğu'da, Diyarbakır'da gazeteci Acay. Hemen her etkinlikte, boynunda fotoğraf makinesi ve gülen yüzü ile görürüm Mürsel Acay'ı. Bu kez elinde "Yaşamın Renkleri-Ağlayan Gelin" * kitabıyla çıkageldi.
"Tarih boyunca hep olaylı, son 16 yılını ise en kanlı yaşadığı bölgede, dünyanın projektörleri altında, zorlu bir yaşamın içinde gazetecilik yaparken; acı ve az da olsa tatlı tebessüm eden görüntülerle karşınıza çıkayım istedim" diyor sevgili Acay.
Çocuklar, kadınlar, erkekler, savaşanlar, savaşmayanlar, savaştan kaçanlar, evlenenler, eğlenenler, hayatla boğuşanlar, gülenler, ağlayanlar, hüzünlenenler ve doğa; kısacası hayatın bizatihi kendisi fotoğraf olmuş Mürsel Acay'ın karelerinde.
Kimi kez "Bir oyun değil savaştan kaçış" diye binek bir otomobilin arka bagajına doluşmuş çocukların gözlerindeki belirsizliğe, hüzne dokunuş olmuş. Bazen "Evimize bomba düştü, yüreğimize keder" kabilinden yıkıntılar arasında bizden sonra ne olacak diye düşüneduran çocuk bakışları.
Ya da 1991'deki körfez savaşında bizim de Diyarbakır'da Saddam bandı, Saddam naylonu (ambalaj bandı ve şeffaf naylona halk arasında o tarihlerde verilen isim) diye sokak satıcılarının bire beş, bire on fahiş fiyatla sattığı kimyasal bombalara karşı duruş olmuş "Kimyasala karşı naylon kalkan".
6'sı çalışma yaptığı Kuzey Irak'tan kendi görüntülerinin karelere yansıdığı toplam 52 fotoğrafla merhaba diyor Mürsel Acay Yaşamın Renklerinde. 16 yıllık gazetecilik yaşamında 1987, 1999 ve 2001 yıllarında Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinin haber dalında ödüller alan Acay; 2002 yılında da Foto Muhabirleri Derneğinin Yılın Basın Fotoğrafları ödülünü almış.
1991 ve 2003 Irak Savaşlarında da görev yapan Acay'ın mesleki kariyerinde önemli bir köşe taşı olacağına inandığım foto albüm tarzındaki kitabının son sözünü sevgili dostum, arkadaşım yazar Dêrsîm'in sesi soluğu Yaşar Seyman yazmış: "Onun fotoğrafları, yaşamın renklerini yansıtan birer görsel çiçek. Asmin, Kardelen, Sûsen, Beybun ve Lavize...Onun fotoğraflarının dili sessizlerin dili...Dicle akar, o yaşamlara akar. Sanki fotoğraflarıyla insanlar arası dostluk ve barış köprüleri kurmaya yeminlidir. Fotoğraf sanatçısının çağına tanıklığını sınırları aşarak karelere sığdırır."
Gazeteci ve foto muhabiri Mürsel Acay'ın Yaşamın Renkleri-Ağlayan Gelin kitabı, savaş günlerinden hayatın canlı tanıklığına, gülen gülümseyen yüzüne dair yaşamın kareleri... (ŞD/YS)
* Mürsel Acay, Yaşamın Renkleri-Ağlayan Gelin. Kendi Yayını. 2004.
Yazarla İletişim : 0 532 657 21 08