“Dünyayı Doğrultmak İçin (To Correct The World)” belgeseli, her zaman gördüğümüz temsillerden daha farklı bir yerde duruyor. Belgeselin yönetmeni Özlem Sarıyıldız, belgeselde bu sefer kamerayı Suriyeli sanatçı kadınlara çeviriyor. Sanatçı kadınlar, Suriye’den Türkiye’ye geliş öykülerini ve burada sanatla var olabilme hikâyelerini anlatıyorlar.
Belgeselin yönetmeni Özlem Sarıyıldız ile belgeselin oluşum hikâyesini konuştuk.
Suriyeli sanatçı kadınların hikâyelerini ve Türkiye'ye tutunma öykülerini izliyoruz. Belgeseli çekmeye nasıl karar verdiniz?
"Dünyayı 'Doğrultmak' İçin"in hikâyesi, aslında, Utopictures Kolektifi olarak gerçekleştirdiğimiz "Türkiye'ye Hoş Geldin" video-portre serisine dayanıyor. 2015'te yola çıkan Türkiye'ye Hoş Geldin boyunca, farklı alanlarda üretim gerçekleştiren Suriyeli yeni komşularımızın deneyimlerini kendi dillerinden dinlemeye odaklanan, gündelik hayatlarından kesitlerle örülen videolar üretmiş, bunları web sayfamızda (welcometoturkey.info) yayınlamış ve bu video-portreleri, portrelerdeki öznelerin de katılımıyla, çeşitli yüz yüze etkinliklerde göstermiştik. Yükselen yabancı düşmanlığına, ırkçılığa karşı kendi üretim aracımız vesilesiyle söz söyleme, bir arada yaşama koşullarını beraberce arama saikleriyle yola çıkmıştık. Temsil derdi gütmeden, ana dalgada temsil edilmeyene bakmasını ve kişisel tanıklığa ve tanıdıklığa vesile olmasını istiyorduk Türkiye'ye Hoş Geldin'in. Portrelerden bağımsız çoklu bir kısa video çekmeye de bu sürecin devamında karar verdim.
TIKLAYIN - Video Portre: Suriyeliler Anlatıyor
Hem kadın temsili açısından hem de Suriyeli kadınların hikâyelerini onlardan dinlemek açısından önemli. Kadınların hikâyelerine yer verme fikri nasıl ortaya çıktı?
Bu süreçte, özellikle kadınların direniş noktaları, yeni koşullarla baş etme yöntemleri ve yeni kentte varolma mücadeleleri çarpıcı ve öğretici gelmişti bana. Her hikâye hem birbirinden bambaşka idi hem de benzer kalıpları barındırıyordu. Türkiye'ye Hoş Geldin'in tüm tasarım aşamalarında bu biricikliği ve öznelerin bir arada duruşlarının barındırdığı kudreti vurgulamak istemiştik.
Tüm bunlar zihnimin bir yerinde asılı kaldı elbette ve bir arada duran tek tek videolardan yola çıkıp kadınların bir arada durduğu bir video yapmaya karar verdim böylece. Zaten daha önceden iletişimim olan videodaki arkadaşlarıma derdimi anlattım ve Journo'nun sağladığı üretim bursu vesilesiyle hikâyelerin iç içe geçtiği, birbirine dokunduğu, kendilerini anlatırken diğerini betimlediği, birinin sözünü diğerinin devralıp devam ettirdiği bir video yapmak için yola koyuldum. Böylece Dünyayı 'Doğrultmak' İçin ortaya çıktı.
“Ortak hissiyatlar etrafında buluştuk”
Belgeseli çekerken kadın sanatçıların anlatılarından hareketle ne hissettiniz? Belgeselde mücadele eden ve sanatla Türkiye'ye tutunan üç kadın izliyoruz aslında. Sizin çekim esnasında gözlemledikleriniz neler?
Dinlemeyi seviyorum. İnsanların deneyimlerini kendi sözleriyle, sesleriyle usulca dinlemek en öğretici, en harekete geçirici eylem benim için. Yaptığım işlerde, dinlediğim insanların başkalarınca da dinlenmelerine olanak açacak farklı formlar arıyorum. Maisa, Falak ve Sawsan’la yakınlıklar inşa ede ede birbirimizi dinledik. Daha tasarım aşamasındayken videonun kurucu öğesi olmasını istediğim geçişkenlik, çekimler sırasında kendini daha çok hissettirdi. Ayrı mekanlarda, başka zamanlarda, farklı kişilerle gerçekleşen çekimler birbirlerine eklene eklene ilerlediler. Montaja oturduğumda, kimin neyle nasıl iletişime gireceği, hangi imajın hangisiyle konuşacağı zaten büyük oranda belliydi böylece. Ortak hissiyatlar etrafında buluştuk da diyebilirim belki.
Kamerayla birini dinlemeye gitmenin önüme serdiği binbir olanak var aslında. Bir gündelik hayat detayının imajı kendi başına dinlenecek bir söz oluveriyor bir videoda. Bu videoyu üretirken de akışa müdahale etmeden, videoların öznelerini usulca takip etmeye çalıştım. Kamerayı tutan olarak bana anlattıklarını, ekran karşısında duran izleyici de dinlesin istedim. Denge ve istikrar arayışlarını ifade etmelerindeki billurluk, zincirlerini kırıp uçmalarını anlatırkenki cesaretleri, yazıyla, sözle, dumanla, renkle, ateşle, sesle, müzikle, illa ki sabırla ve beraberce, çeşit çeşit direnişleri, yaşama dair bir neşe, bir haz verdi bana. Çekimlerin ürettiği bu haz, montajda katmerlendi üstelik. Zaten güçlü olan sözleri, montaj sırasında onları dinledikçe, jestlerini izledikçe güçlendi. Gözlerini kapattıklarında hatırladıkları Suriye'yi betimlediklerinde, hafızanın yıkıma direnişinin kudretini, savaşın neyi çalamayacağını fark etmemi sağladılar. Fark etmemi sağladılar.
“Kadın, hayatta kalmamız için tek şans”
Sawsan Witty
"Dünyayı doğrultmak" ismi bir yandan değişimi çağrıştırıyor. Belgesel aslında bir bakıma değişimin kadın eliyle yapılabileceği hissini de oluşturuyor gibi. Belgeseli "umut" duygusuyla bitirmenizi nasıl anlatırsınız?
Bu kadınların varlığı, üretimleriyle var olmak için verdikleri mücadele hepimiz için bir olanağı işaret ediyor bana kalırsa. Yoksa kaç bin yıldır olup bitenin katlanılırlığı olmazdı. Maisa'nın dediği gibi insanları ayırmanın binbir yolu olsa da birleştirmenin de binbir yolu icat edilebilir ve deneyimlenebilir.
Ya da Sawsan'ın da dediği gibi 'doğrultulması' gereken yığınla şey var ve yeni bir dünyayı Falak gibi dünyaya vereceklerim var diye yola çıkan kadınlar inşa edecek. Videodaki kadınlar, aklı felce uğratacak olayları, rafine edilmiş, sapsade sorularla ortaya koyuyorlar bana kalırsa ve utanç duygusu çöküp kalıyor bu sorular bir kere telaffuz edilince. Tüm dünya, tüm ülkeler silahlarıyla Suriye'ye ellerini kollarını sallayarak girerken, nasıl oluyor da Suriyeliler ülkelerinden kaçarken ölmek zorunda kalıyorlar, mesela? Bu basit soruyu sorup bizi birer siyasal özne olarak sorumluluk almaya çağırıyorlar ve kadının hayatta kalmamız için tek şans olduğunu bağırıyorlar. Yankı... Belki soruda umut diye formüle ettiğin şey aslında bu yankıdır, sözlerin, direniş noktalarının birbiri içinde yankımalarıdır.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu videoyu yaparken bana eşlik ettikleri için Maisa'ya, Falak'a ve Sawsan'a şükran duyuyorum. Bir kapı açtılar, kapılar açıyorlar. İçtenlikle, aracısızca anlattıklarının aracısı oldu sadece kameram. Onlarla tanıştığım, başkalarının da onlarla tanışmasına vesile olduğum için mutluyum.
Özlem Sarıyıldız kimdir?ODTÜ’de Endüstri Ürünleri Tasarımı okudu. Ardından yine ODTÜ’de Medya ve Kültürel Çalışmalar bölümünde yüksek lisansını tamamladı. İstanbul Makamı, Kıyı Kıyı, Tuz Su Un, İşte Böyle, Ağdalı Bir Film, Dilsizleştirilme, Annem Hakkında Bir Şey belgesellerinin yönetmenliğini yaptı. |
Dünyayı Doğrultmak İçin (To Correct The World) belgeseli 2017’de Journo’nun desteği ile çekildi. Belgeselde Maisa Alhafez, Falak Al Ghazzi ve Sawsan Witty Türkiye’de yaşamlarını sanatla var edebilme hikâyelerini anlatıyor.
EVİN ARSLAN'IN YAZI DİZİSİ: DÜNYAYI DOĞRULTAN KADINLAR
Yaşamı Sanatla İnşa Eden Suriyeli Kadınların Hikâyesi - 6 Mart 2019
Falak Al Ghazzi: "İnsanların Kalbinde Bir İz Bırakmaya Çalışıyorum" - 7 Mart 2019
Maisa Alhafez: "Savaş Yıkıcıdır, Sanat ise İyileştirir" - 8 Mart 2019