Sarkis Çerkezyan'ı, nam-ı diğer "Sarkis Amca"yı tanımayanlarınız varsa, Ekim 2011'de tanışacak. Tanıyanlar onunla tekrar selamlaşacak. Yaşam Marangozu'nda, topu topu 100 dakikada, 93 yıllık hayatının müthiş bir hayatın hikâyesi var. Hem de yer yer Sarkis Amca'nın kendi sesiyle, kendi şarkılarıyla, hem Ermenice, hem Türkçe.
Dünya Hepimize Yeter adlı kitabında, "Ben hayattaki safımı iyi seçtiğime inanıyorum" demişti. İşte bu belgesel, Deniz Koçak'ın yönetmenliğinde safını iyi seçmiş yaşlı bir adamın dünyaya bıraktıklarını anlatıyor.
Ancak biraz yardıma ihtiyaçları var; bu yaşam öyküsünü DVD'leştirerek kalıcılaştırmak için ve Sarkis Çerkezyan'ın dilediği gibi Yaşam Marangozu'nun galasını Beyoğlu'nda bir sinemada yapabilmek için.
Siz Sarkis Çerkezyan için kimdiniz?
İki yıldır yanındaydım. Son öğrencisi olarak kabul ediyorum kendimi. Onu kaydettim; ne yapıyorsa, ne diyorsa, ne anlatıyorsa, her şeyi...
İzleyebildi mi?
Evet. Hastanedeydi; ölümünden kısa zaman önceydi. Ham bir kurgu yaptık alelacele, "Bitti" dedik "İzle usta. Galayı seninle yapacağız."
Ne tepki verdi?
O sevindiğinde bazı klasik mimikleri vardır, onları yapardı. Çok sevindiğinde de ağlardı; yanında kim olursa olsun... Belgeseli izlediğinde ağladı. "Gala, Taksim'de olsun isterim" dedi.
Nasıl tanışmıştınız?
Belge Kitabevi'nde tanıştık. O hep kitap alırdı çünkü evine gelen her insana bir kitap hediye ederdi. "Okusunlar" derdi. İşte o geliş gidişleri sırasında tanıdım onu. Sonra "Ustam" oldu. İlişkimiz baba oğul ilişkisine döndü. Yazları onun evinde kalıyordum; saatlerce soruyordum, anlatıyordu. Sohbet edip, yürüyüşlere çıkıyorduk.
Belgesel çekme fikri nerden geldi?
Onu tanıdıkça, "Genç neslin onu tanıması çok önemli" diye düşünmeye başladım. Çünkü o son kalanlardandı, daha doğrusu son bilenlerden. Canlı tarih gibi; tehciri anlatıyordu, 6-7 Eylül'ü yaşamıştı, Varlık Vergisi'ni görmüştü, eski TKP'nin efsanevi zamanlarının ortasındaydı. Düşünsenize, tartıştığımız, çözmeye çalıştığımız olaylara bizi döndürebilecek bir zaman makinesi gibi. Çekmeye başladım. Kurgu sırasında da dört kişilik bir ekiple çalıştım.
Çekimlere hangi yıl başladınız?
Öncesinde başlamıştı ama 2009'da hızlandı. Çünkü 2009'daki 1 Mayıs'a katılamadı "Gücüm kalmadı" dedi. Gençliğinden beri ilk defa katılmamış bir 1 Mayıs'a. Hatta 2008'de, zorlanacağını düşündüğümüz için götürmemiştik. O bizden habersiz kalkıp kendi gelmişti. Ama 2009'da kabul ettim ki, yaşlandı. O zaman çekimlere hız verdim. "İyi bir insan daha gidiyor" kaygısına kapıldım.
Öldüğünde ne hissettiniz?
Çok, çok üzüldüm ama o, artık direnmiyordu, bunun da farkındaydım. "Zamanı geldi" diyordu. İlaç vakti geldiğinde, elini sallıyordu, "boş versene" gibisinden.
Yaşam Marangozu'nun en ilginç bölümü neresi?
Sarkis Usta, fazla konuşan bir insan değildi. Öyle çok şey anlatmazdı, ayıp sayardı. Ama belgeselde anlattı. Yakınları bile onun partiye (Türkiye Komünist Partisi-TKP) nasıl girdiğini bilmez. Hastanede izlerken bazı kısımlarda, "Bunu da mı koydunuz? Bunu da mı anlattım?" dedi.
Eski bir TKP'li olarak yeni TKP'ye nasıl bakıyordu?
Şimdiki TKP'yi pek onayladığını söyleyemem. Onun için 1921 TKP'si kendini hiçbir zaman feshetmedi. "Yapmam gerekenleri yaptım. Yapmam gerekirse yine yaparım" derdi.
Türkiye'ye dair umudu var mıydı yoksa ummayı bırakmış mıydı artık?
Hrant (Dink)'ten sonra olanları gördüğünde sonunda umutlanmıştı. Türk dostları daha sık gelmeye başlamıştı ziyaretine, tüm gelişmeleri ilgiyle izliyordu. En nihayetinde bir şeylerin değişmeye başlayacağına inanıyordu. "Cumhuriyet tarihi önce tehcirle, sonra varlık vergisiyle, 1944'teki 20 Kur'a askerlikle, 6-7 Eylül'le, 1964 mübadelesiyle ve diğer haksızlıklarla yüzleşecek" derdi.
Hangi dönemden başlıyor hikâye?
Belgesele doğumu öncesi dönemden başladık. Annesi ve babasının tanışma hikâyesinden, 2009'a kadar geliyor.
Soru cevap şeklinde mi?
Soru cevap var, arkadaşlarının, onu tanıyanların anlattıkları var. Kendi sesinden Türkçe Ermenice şiirler, türküler var. 1 saat 40 dakikalık belgesel yani 100 dakika ama akıcı ilerliyor.
Belgeselle ilgili her şey tamam mı? Nelere ihtiyacınız var?
Ekim sonunda galayı yapmak istiyoruz. Ama bazı eksikler var. Taksim'de bir sinema salonu ayarlamak gerekiyor ki istediğimiz kapasitede bir salonu ayarlamak zor. DVD yapılması gerekiyor, bunun için maddi destek gerekiyor. Birçok zorluk var ama en önemlisi DVD konusu.
Siz üç yıl gibi bir zaman geçirdiniz Sarkis Çerkezyan'la. Onu nasıl anlatırsınız?
Kitaplarda kahramanlar vardır ya, "Böyle bir insan nasıl olur? Bu kadar da olmaz, gerçek hayatta olmaz" diyerek okursunuz; Sarkis Çerkezyan benim kitabımın gerçek kahramanıydı. Anadolu bilgesiydi. Fikir aldığımız birçok kişi gelip ona danışırdı zaten. Kızınca kızardı. Sevmeyince sevmezdi. Ne yapsan sevdiremezdin, sevdiğini de severdi. İyiydi. "İnsan"dı işte, katıksız.
Ölmeden önce üzerinde çalıştığı bir belge vardı. Osmanlı İmparatorluğu'nda var olan Ermeni okullarındaki öğrencilerle ilgili. Ne oldu o belgelere?
1900'lerin başında ve tehcir sırasında Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermeni okullarındaki öğrencilerin dökümleriyle ilgili belgelerdi. O liste, Ermeni Patrikhanesinin zamanında çöpe attığı çok değerli bir liste. Sarkis Usta, bir bölümünü bulmuştu. Bir kısmını Ermenistan'a götürmüştü çünkü bildiğimiz kadarıyla Ermenistan arşiv konusunda iyi bir toparlayıcı.
Marangozluğunu yaptığı masalar, bulunamayan gizli bölmeleriyle ünlü. Siz hiç gördünüz mü o masalardan?
Evet. Tam beş kişi, onun tasarladığı bir masanın zulasını yarım saat arayıp bulamamıştık. Telefonda anlatmıştı yerini, ancak öyle bulmuştuk. Sarkis Usta sıradan bir marangoz değildi. O zulalı, gizli saklı bölümleri olan eşyalar yapardı. Birçok kişi baskınlardan onun masaları sayesinde kurtuldu. Yaptığı masalar hayat kurtaran kaç marangoz vardır ki? (IC)
Sarkis Çerkezyan'ın portresi için buraya yönlenebilirsiniz.