130 milyonu aşkın kadın ve kız kadın sünnetine maruz kalıyor. Her yıl 15 ile 19 yaşlar arasında 14 milyon ergen doğum yapıyor.
Kız çocuklar ilk cinsel ilişkilerini ne kadar küçük yaşlarda kurarlarsa, bu ilişkiye zorlanmış olmaları olasılığı da o kadar yüksek. Kadınların HIV kapma riski erkeklere göre daha yüksek.
Her yıl yarım milyonu aşkın kadın gebelik ve doğumla ilgili komplikasyonlar sonucunda ölüyor. Bu her dakikada bir kadın ölümü demek.
Yaşlı kadınlar hem kadın olmaları hem de yaşları dolayısıyla çifte ayrımcılıkla karşılaşabiliyorlar. Çok sayıda yaşlı kadın, yaşamlarının en güç dönemlerinde yoksulluğa itiliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) her yıl sonunda yayınladığı rapor çocukların durumuyla ilgili tüm dünyadan verilerin yanı sıra belli bir konu üzerine değerlendirmeler içeriyor.
Dünya Çocuklarının Durumu 2007 raporunun üst başlığı "Kadınlar ve Çocuklar: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Sağlamanın Katlayan Etkisi".
Kadınların karar mekanizmalarına katılması, şiddetten ve ayrımcılıktan korunmasıyla çocukların refahının doğrudan bağlantılı olduğunun altı çizilen raporun toplumsal cinsiyet ayrımcılığının yaşamın tüm evrelerinde nasıl karşımıza çıktığının anlatıldığı bölüm şöyle:
Rahimdeki ve yeni doğan çocuğu öldürme
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı erken başlar. Gebelik dönemi teşhis yollarının gelişmesi sayesinde daha gebeliğin ilk evresinde rahimdeki çocuğun cinsiyetinin belirlenmesi mümkün hale geldi. Erkek çocuğun ekonomik veya kültürel nedenlerde açık biçimde tercih edildiği yerlerde bu tekniklerin istismar edilmesiyle, doğacak kız çocuklardan daha rahimdeyken kurtulma yolu seçilebiliyor.
Bu tür yasa dışı uygulamalara ilişkin elde kesin kanıt bulunmamakla birlikte, doğum tarihçeleri ve nüfus sayımı verileri, erkek çocuk doğum ve 5 yaşından küçük erkek çocuk sayısının Asya'da, özellikle de Çin ve Hindistan'da oransal olarak olağan dışı düzeylere ulaştığını gösteriyor. Bu da, söz konusu uygulamaları sona erdirme yolundaki girişimlere karşın, dünyanın bu en kalabalık iki ülkesinde cinsiyet tercihli çocuk (rahimdeki ve yeni doğan) çocuk öldürmeleri gerçekleştiğini akla getiriyor.
Aradaki yıllar
Çocukluk ve ergenlikte ara yılların başlıca odak noktası, çocukların kaliteli ilk ve ortaöğrenim imkanlarına ulaşabilmelerinin ve bu eğitimlerini tamamlamalarının sağlanması. Az sayıda istisna dışında, eğitimdeki dezavantajların zararına en fazla katlananlar hep kız çocuklar.
İlköğretim
Okula gitmeyen her 100 erkek çocuğa 115 kız çocuk düşüyor. Son birkaç on yıl içinde aradaki bu açık istikrarlı biçimde kapanmasına karşın, ilkokula kaydolan kabaca her üç kız çocuktan biri ilköğrenimini tamamlamadan okuldan ayrılıyor. Oysa bu durum erkek çocuklar söz konusu olduğunda yedide bir.
İlköğrenim şansını yitirme, bir kız çocuğun hemen her alanda kendi potansiyelini gerçekleştirme fırsatını da yitirmesi anlamına gelir. Yapılan araştırmalar, eğitimli kadınların doğum sırasında ölme olasılıklarının düşük, çocuklarını okula gönderme olasılıklarının ise yüksek olduğunu gösteriyor.
Eldeki kanıtlara göre, ilkokul eğitimi almış anneler söz konusu olduğunda beş yaşından küçükler ölüm oranında yaklaşık yarı yarıya bir azalma görülüyor.
Ortaöğretim
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNUICEF) son tahminleri, gelişmekte olan ülkelerde ilgili yaşlardaki kız çocukların ortalama olarak yüzde 43'ünün ortaöğretime devam ettiğini gösteriyor. Bu durumun çeşitli nedenleri var. Bir kere, bulundukları yerlerde, kız çocukların gidebilecekleri herhangi bir ortaöğretim kurumu olmayabilir. Gelişmekte olan ülkelerin çoğu ve donörler geleneksel olarak herkese ilköğretimin sağlanması üzerine odaklanmışlar ve bu arada ortaöğrenim düzeyi okullulaşma ve devamlılık için gerekli kaynakları ayırma işini ihmal etmişler.
Ayrıca, kız çocuğun ana babası ortaöğrenim masraflarını karşılayamayacaklarını düşünebilirler veya geleneksel görüş çerçevesinde evliliğin kızlarının özlemlerinin son noktası olacağı yargısına varabilirler.
Oysa ortaöğrenim kadınlara ve çocuklara çok yönlü yararlar sağlar. Örneğin ortaöğrenim bir kadının ilk doğum yaptığı yaşın ertelenmesinde etkili olduğu gibi, hareket serbestisi ve anne sağlığı açısından da yararlar sağlayabilir. Kadının aile içindeki ağırlığını da artıran bu etmen ayrıca kadınların ekonomik ve siyasal katılımına ilişkin imkanlar açısından da son derece önemli.
Ergenlik
Ergenlerin gelişme süreçlerine yönelik en büyük tehditler istismar, sömürü ve şiddet, bunların yanı sıra HIV/AIDS dahil olmak üzere cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında yaşamsal önemdeki bilgilerden yoksunluk.
Kadın sünneti
Kadın sünneti, tıbbi olmayan, kültürel nedenlerle kadınların genital organlarının kısmen veya tamamen kesilmesi veya bunlara başka biçimde zarar verilmesi yönündeki uygulama. Bu uygulama en başta Sahra Güneyi Afrika, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ve Güneydoğu Asya'nın kimi yörelerinde görülüyor.
Tahminlere göre 130 milyonu aşkın kadın ve kız kadın sünnetine maruz kalıyor. Bu uygulama, rahatsızlıklar sonrasında iyileşememe, HIV enfeksiyonuna açıklığın artması, doğum komplikasyonları, iltihaplanma ve idrar yolları bozuklukları gibi önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Aşırı kanama ve enfeksiyon ölümle sonuçlanabilir.
Çocuk yaşta evlilik ve erken annelik
Çocuk veya erken yaşlarda evlenmeden kastedilen, çiftlerden birinin veya her ikisinin birden 18 yaşından küçük olduğu evlikler veya birliktelikler. Tüm dünyada halen 20-24 yaş grubunda olan kadınların yüzde 36'sı daha 18 yaşını doldurmadan evlenen veya birliktelik içine giren kişilerdir ve bu durum en yaygın biçimde Güney Asya ile Sahra Güneyi Afrika'da görülüyor.
Çocuk yaşta evlendirme halen uygulandığı bazı yerlerde çok eski bir gelenek ve buna karşı çıkılması bazı durumlarda neredeyse olanaksız. Ana babalar, ekonomik zorunluluklar nedeniyle çocuklarını erken yaşta evlendirdikleri gibi, kız çocukları evlilik dışı cinsel saldırı ve gebe kalma gibi durumlardan koruma, doğurganlık dönemini uzatma veya erkek tarafına itaatkar kılma gibi dürtülerle de hareket edebiliyor.
Çok erken yaşta gebelik ve annelik çocuk evliliklerinin kaçınılmaz sonucu. Tahminlere göre her yıl 15 ile 19 yaşlar arasında 14 milyon ergen doğum yapıyor. 15 yaşından küçük kızların gebelik ve doğum sırasında ölme olasılıkları 20'lerindeki kadınlara göre beş kat daha yüksek.
Bir anne 18 yaşından küçük ise, bu annenin bebeğinin daha ilk yıl içinde ölme olasılığı 19 yaşından büyük bir annenin bebeğine göre yüzde 60 daha yüksek. Doğan çocuk yaşasa bile, bu kez bu çocuğun düşük doğum ağırlığı, beslenme yetersizliği, gecikmeli fiziksel ve bilişsel gelişme gibi sorunlarla karşılaşma olasılığı artıyor.
Cinsel istismar, sömürü ve ticaret
Kız çocuklar ilk cinsel ilişkilerini ne kadar küçük yaşlarda kurarlarsa, bu ilişkiye zorlanmış olmaları olasılığı da o kadar yüksek. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2002 yılında 18 yaşından küçük 150 milyon kız ve 73 milyon erkek zorla cinsel ilişki veya fiziksel ve cinsel şiddetin diğer biçimlerini yaşamış. Cinsel ilişki ve evlenmede rıza ile ilgili asgari bir yaşın belirlenmemiş olması, kimi ülkelerde çocukları birlikte oldukları kişinin şiddet uygulamalarına maruz bırakıyor.
Tahminen 1.8 milyon çocuk ticari seks sektörünün içinde. Pek çoğu bu işe zorla itilmiş. Kimilerini son derece yoksul durumdaki aileleri çaresizlik içinde köle olarak satmış, kimileri de yoldan çıkarılıp genel evlere veya sömürücü başka ortamlara yönlendirilmiş. Seks ticaretine itilen çocuklar ihmale, cinsel şiddete, fiziksel ve psikolojik istismara maruz.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı
Korunmasız cinsel ilişki gebelik ve HIV dahil cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıklar riski taşıdığından, cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanındaki bilgiler gençlerin güvenliği açısından temel önem taşır. Tek başına bilgi kuşkusuz korunmayı sağlayamaz; ama bilgilenme hiç kuşkusuz atılacak ilk adımlardan biri. Durum böyle iken tüm dünyada ergen yaştakilerin üreme sağlığı konularındaki bilgisi halen yetersiz ve bu da onlar için bir risk oluşturuyor.
HIV/AIDS
2005 yılında HIV'li toplam 39 milyon insanın neredeyse yarısını kadınlar oluşturuyordu. Afrika ve Karayipler'in bazı yörelerinde genç kadınların (15-24 yaşlarında) enfeksiyon kapma riskleri aynı yaşlardaki erkeklere göre zaman zaman altı kat daha artıyor. Kadınların HIV kapma riski erkeklere göre daha yüksek.
Bu durumu açıklayan önemli faktörlerden biri psikolojik, cinsel ilişki sırasında kadınların HIV kapma riski erkeklere göre iki kat daha fazla. Son derece önemli ve tersine çevrilebilir bir diğer faktör ise toplumsal: toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, enfeksiyon riskini azaltma çabasındaki kadının karşı tarafa göre gücünü zayıflatıyor.
Kadınlar arasında okumaz yazmazlığın daha yaygın olması sonucunda, HIV enfeksiyon riski ve bundan nasıl korunulabileceği konusunda az şey biliyorlar. Sahra Güneyi Afrika'da 24 ülkeyi kapsayan bir araştırmaya göre, genç kadınların üçte ikisinden fazlası HIV hakkında kapsamlı bilgilerden yoksun.
Kadınlar arasında enfeksiyonun çarpıcı biçimde yaygınlaşması çocuklar arasında enfeksiyon riskini de artırıyor. Küçük çocuklar enfeksiyonu ana rahmindeyken, doğum sırasında veya emerken annelerinden kapıyor. 2005 yılında 14 ve daha küçük yaşlardaki HIV'li çocuk sayısı 2 milyonu aşıyor.
Annelik ve yaşlılık
Birçok kadının yaşamında gerek yoksulluğun gerekse eşitsizliğin olumsuz sonuçlarının bir araya gelebileceği iki temel dönem annelik ve yaşlılık dönemleri.
Anne ölümleri
Yapılan tahminlere göre her yıl yarım milyonu aşkın kadın gebelik ve doğumla ilgili komplikasyonlar sonucunda ölüyor. Bu her dakikada bir kadın ölümü demek. Bütün anne ölümlerinin yaklaşık yüzde 99'u gelişmekte olan ülkelerde meydana geliyor ve Afrika ile Asya'daki anne ölümleri bu toplamda yüzde 90 paya sahip.
2000 yılında meydana gelen anne ölümlerinin üçte ikisi dünyanın en yoksul 13 ülkesinde görülmüş. Gene aynı yılda, bütün anne ölümlerinin dörtte biri Hindistan'da meydana gelmiş. Sahra Güneyi Afrika'da yaşayan her 16 kadından biri gebelik veya doğum sırasında ölüyor. Oysa, sanayileşmiş ülkelerde bu nedenler yüzünden ölen kadın sayısı 4 binde bir. Dahası, annelerini yitiren yeni doğanların ölme olasılıkları da anneleri hayatta olan yeni doğanlara göre 3 ila 10 kat daha fazla.
Oysa, temel sağlık hizmetlerine erişim olanaklarının bulunması halinde bu kadınların çoğunun yaşamı kurtarılabilir. Söz konusu hizmetler, bütün doğumlara eğitilmiş görevlilerin eşlik etmesi ve komplikasyonlar karşısında acil doğum bakım yardımlarının sağlanması.
İleri yaşlarında kadınlar
Yaşlı kadınlar hem kadın olmaları hem de yaşları dolayısıyla çifte ayrımcılıkla karşılaşabiliyorlar. Kadınlar genel olarak erkeklerden daha uzun ömürlüdürler, ailelerinin elindeki kaynaklar üzerinde herhangi bir sözleri olmayabilir ve miras ve mülkiyet hukuku açısından ayrımcılıkla karşılaşabilirler. Esasen çok sayıda yaşlı kadın, yaşamlarının en güç dönemlerinde yoksulluğa itiliyor.
Yaşlılara prim gerektirmeyen veya özel duruma göre yapılan yardımlar anlamında güvenlik ağlarına sahip gelişmekte olan ülke sayısı çok az.
Özellikle büyük anneler ana-çocuk sağlığı ve bakımı alanında önemli bilgi ve deneyime sahip. Birçok ailede, ana baba çalışırken çocuklara bakanlar onlar.
Deneyimler, çocuklara ve ailelere yardıma yönelik programlarda yaşlı kadınlar da kapsandığında çocuk hakları açısından da yarar sağladığını gösteriyor. (KÖ)
* Kemal Özmen bu metni, UNICEF Türkiye'nin Türkçeleştirdiği "Dünya Çocuklarının Durumu 2007 Raporu"ndan yararlanarak hazırladı.