ÇGD uygulamayı "yasadışı" olarak niteleyerek, "tutuma karşı bir hukuk duvarı oluşturacağını ve gazetecilerin haklarını işverenlere bu kadar rahatça çiğnetmeyeceğini" duyurdu.
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinin işine son verilmesine tepki gösteren TGS, "Doğan Grubu yöneticileri, başarılı gazeteci Ahmet Şık'ı sendikal faaliyetlerinden dolayı hedef almalarının sonuçlarına katlanacaktır" açıklaması yaptı.
Gazeteci Şık'ın işe iade edilmesi için dava açacağını bildiren Sendika, davanın da sonuna kadar takipçisi olacaklarını açıkladı.
ÇGD : Haklarını arayanlar için tehdit
Şık'ın işten çıkarılmasının tüm medya çalışanları için örtülü bir tehdit olduğunu savunan ÇGD, "İşveren, vergiden kaçınmak için eksik gösterilen maaşlar, fazla mesai ve ücretli izinler gibi yasal haklarını arayanları örtülü biçimde tehdit etmeye çalışıyor" dedi.
Açıklamada işverenin, TGS'nin yürüttüğü ve Bakanlar Kurulu'nda imzaya açtığı "teşmil"in hemen öncesinde Şık'ı işten çıkmasının gazetecilerin hak taleplerinin önünü kesmeyi amaçladığı savunuldu.
TGS : İşverenler yargıda hesap verecek
TGS'den yapılan açıklamada ise, "Bu uygulama, Doğan Grubu patronunun ve onun emrindeki 35 milyar lira ücretli üst düzey yöneticilerin; basın emekçilerinin yasal ve sendikal haklarına tahammülsüzlüğünün son örneğidir" denildi.
Doğan Grubu'nun yaklaşık 10-15 yıldır işyerlerine sendika sokmadığını bildiren TGS, "Grup yöneticilerinin, bu eskimiş zihniyetlerinden kurtulmuş olmalarını umardık" dedi.
Çalışanların günlük fazla mesai ücretlerini gasp etmek, bayram ve resmi tatil günlerindeki çalışmaları karşılığında fazla mesai ödemekten kaçınmak gibi yasa dışı uygulamalara dikkat çeken TGS, işverenlerin bu uygulamaları sürdürmenin hesabını yargı önünde mutlaka vereceklerini açıkladı.
Basın emekçilerinin yasal ve sendikal haklarının güvence altına alınması ve geliştirilmesi için yaptıkları "Teşmil" başvurusundan sonra; Doğan Grubu'nun, Sendikanın işkolu yetkisinin olmadığı iddiasıyla harekete geçtiği, diğer medya işverenlerini de seferber ederek topluca dava açtırdıklarını iddia eden TGS, "çalışanların hak taleplerine karşı bu kadar nefret duymalarını anlamakta güçlük çekiyoruz. Sendikal ve yasal haklara saygının olmadığı bir işyerinde çalışma barışından da söz edilemez" dedi. (EÖ/TK)